Ne kadar korksak ta bir gerçek var. Bulunduğumuz coğrafya fay hatlarıyla örülmüş bir dantel gibi. 6 Şubat'ta Gaziantep'te olan depremin üzerinden bir yıl geçti. 17 Ağustos depreminden de 24 yıl geçti 25'inci yıla girmek üzereyiz. Deprem uzmanlarının ortak kanısı her 30 yılda bir Sakarya havzasını etkileyen bir deprem olacağı yönündeydi.

17 Ağustos’ta çok korktuk. Gecenin karanlığında kıyametin koptuğunu, ve artık dünyanın sonunun geldiğini düşündük. O güne kadar deprem hiç kimsenin aklının ucundan dahi geçmiyordu. Geçse idi kullanır mıydı bu kadar çürük malzeme yaptığı binalarda. Deprem olacağını bilseydi kesermiydi oturduğu binanın kolonlarını.  Can havliyle attık hepimiz kendimizi sokağa. Gün ağarana kadar ayağımızın altındaki toprak binlerce kez titredi. Ayakta duramadık pek çoğunda, düşmemek için çömeldik, oturduk kaldırım taşlarına. Hala farkında değiliz ne olduğunun, güneşin ilk ışıkları yıkılmış binaların üzerine vurana kadar.  Sadece binalar değil, elektrik direkleri de yıkılmış, yollarda derin çatlaklar vardı. Yıkılmayan binalar ise ya sola yatmış, ya sağa eğilmiş, ya da olduğu yerde toprağa batmıştı. Her enkazın başında feryat eden birini görmemek mümkün değildi o gün. Ölmeyip sağ kalanlar nereye , kime yardım edeceğini bilmeden elleriyle enkazlarda birilerini aradılar. O sabah ne Akut vardı ne de enkazları kaldıracak alet, araç. İnsanlar ellerine ne geçtiyse kazma, kürek, demir parçası, tahta parçası. Hatta en çok da elleriyle eşelediler enkazları bir cana ulaşabilmek için. Günler haftalar geçti şehri bir koku kapladı. Tarif edilemez, çok ağır. Hala enkazlar yerinde. İnsanlar artık çadırlarda, aşevlerinin kuyruklarında. Umutlar da bitmiş, yabancı arama kurtarma birlikleri şehri terketmeye başlamış.

6 Şubat'ta Gaziantep'te değildim ama 17 Ağustos geldi aklıma, tekrar  o korku içimi ürpertti, o kokuyu duydum burnumda. An be an takip ettik, o gece hiç uyku uğramadı gözlerimize. Ama bu sefer farklıydı, devleti gördüm hissettim ilk defa. 17 Ağustos gibi değildi hiçbir şey.

Çok az süremiz kaldı, her an burada da olabilir deprem. Artık vaktimiz kalmadı. Çok korkuyorum. Ve ben bu şehrin hazır olduğunu düşünmüyorum.