Birinci dünya savaşına sokuldu memleket, göz dikmişti medeniyet vatan dediğimiz bu topraklara. Kolumuz kanadımız kırılmıştı daha önce Balkanlarda, Kafkaslarda. Ağızlarından salyalar aka aka dayandılar Çanakkale kapılarına. Kendilerinden emin, güçlü kudretli. Ama hiç hesaba katmadıkları bir şey vardı. Kolu kanadı olmasa da göğsünü siper edecek bir ecdat vardı.

Her 18 Mart’ta Çanakkale’deki şehitlerimize şükranlarımızı sunmaktan gayrı, Hatçe analarımızı anmaktan gayrı ne yazılabilir;

Kınalı Hasan

Yozgat ilinin Sarıkaya kazasına bağlı Kara Yakuplu köyünde bir genç yaşardı. Çanakkale’ye düşmanın dayandığını duyunca , yaşı küçük olmasına rağmen kendisi gibi onlarca arkadaşıyla birlikte gönüllü olarak günlerce yürüyerek geldikleri Çanakkale’de 64. Piyade Alayı 1. Tabur 2. Bölükte asker alınmışlar. 2. Bölük komutanı Yüzbaşı Sırrı beymiş. Yüzbaşı Sırrı bey Yeni gelen askerlerle bizzat kendisi ilgilenir, savaşa hazırlar ve sohbet ederek onların morallerini yükseltirmiş. Yüzbaşı Sırrı bey askerler arasında dolaşırken Hasan dikkatini çekmiş. Daha önce askerlerinin, ellerinde, parmaklarında hatta ayaklarında kına görmüştü ama ilk defa başında kına olan bir asker karşısına çıkmıştı. Hasan’ı yanına çağırmış sormuş başındaki kınanın manasını. Hasan da cevap verememiş, çünkü askere gelecekken anası yakmış o da sormamış niye yakıyorsun kınayı başıma diye.  Yüzbaşı Sırrı bey sorusuna cevap alamayınca Hasan’a, anana mektup yaz da öğren madem demiş. Hasan okuma yazma bilmediğini söylediğinde bölük yazıcısını görevlendirmiş. Birlikte mektup yazmışlar anasına. Anasına hal hatır selam ettikten sonra, “anacığım, kumandanım saçımdaki kınayı sordu, ben bilemedim. Arkadaşlarımın arasında mahcup oldum. Kınanın manası varsa bana bildir de kumandanıma söyleyeyim”

Mektubu göndermişler Hasan’ın anasına ama Çanakkale’de durum çok vahim her gün yüzlerce şehit verilmekte. Şavaş çetin.

Aradan iki ay geçmiş karargaha bir mektup gelir. Yozgat’ın Sarıkaya ilçesi Kara Yakuplu köyü katibi mektubu Hasan’ın anasına ulaştırmış ve anasının söylediklerini de yazıp cepheye yollamıştır.

Hasan mektubun ulaşmasından bir hafta önce Arıburnu’nda şehit düşer. Mektubu açan Yüzbaşı Sırrı bey okumaya başlar.

“ Yavrum, Hasanım, kınalı kuzum,

Mektubun geldi, sanki dünyalar benim oldu. Köy katibi okudu, ben ağladım. Kumandanını çok sevmişsin, ne güzel! O senin babanın yarısıdır. Sakın ola yavrum kumandanının emrinden çıkma, önünden aykırı geçme. Ateşe bas dese basasın yavrum. Kars’tan, Siirt’ten, Adana’dan, Uşak’tan arkadaşların olmuş. Birbirinizi çok sevip iyi geçinirmişsiniz. Elbette öylesi yakışır yavrum. Onlar senin dünya ahret hakiki kardeşlerindir. Sakın onları incitme yavrum. Sütümü sana helal etmem.

Kumandanın saçındaki kınayı sormuş. Bunda bilmeyecek ne varmış ki yavrum. Bizim burada Allah için kurban seçilen koçların başını kına ile süslerler. Ben de dört kardeşinin içinde en çok seni sevdiğim için seni vatan, millet ve Allah yolunda kurban olarak seçtim. O yüzden başını kınaladım.

Anan Hatçe “

Allah tüm şehitlerimizden ve onları doğuran analarımızdan razı olsun.