Günleri bir poşete koydu. Saatlerden birkaçını cebine sıkıştırdı. Cebi zamanla doldu taştı. Çıkmadan önce son kez duvarın yansımasında kendine baktı. Dışarıya çıktı hafif sisli bir hava olduğunu gördü, kokusunu içine çekti. Genzini yaktı. Sağ elini cebinden çıkartıp gökyüzüne doğru kaldırdı ve bir sağa bir de sola sallayarak sisi dağıttı. Güneşli, çok sıcak olmayan ve maviliğin göründüğü bir hava oluşmuştu. Ay’ın gündüz görünümü dikkatini çekti. Ay’ı yanına almak istedi ama poşetinde ve ceplerinde yer kalmamıştı. ‘’Artık başka sefere’’ diyerek, zıplayarak yoluna devam etti.

Gideceği yere vardığında arkadaşını gördü. Arkadaşının elinde de bir poşet vardı ve ceplerinden aşk ve mutluluk sarkıyordu. Gülerek ona sarıldı.

‘’Nasılsın?’’

‘’İyiyim, teşekkürler. Sen nasılsın?’’
‘’Ben de iyiyim teşekkürler. Ceplerini doldurmuşsun yine. Ne yapacaksın o kadar aşkla?’’

‘’Bilmem. Böyle mutlu olacağımı düşündüm. Senin ceplerinde de zaman dolu. Buna ne diyeceksin?’’

‘’Bir zamanlar ben de senin gibi ceplerimi aşkla doldurmuştum. Hatta poşetime bile aşk koyuyordum. Fakat daha sonra bunun bir fayda getirmediğini gördüm. Kendimi ve çevremdekileri tanıyabileceğim bir şey almak istedim. Kendimi de, etrafımdakileri de ancak zamanla tanırım diye düşündüğümden her yerime zaman doldurdum. Poşetime de günleri koydum. Bir günü bir güne uymayanları da öyle tanıyorum.’’

‘’İlginç bir düşünce olmuş. Ben senin kadar umutsuz değilim. Hâlâ içimde bir umut olduğu için aşktan vazgeçmiyorum. O kadar uzun zaman kendimi ve insanları tanımak istemiyorum. Anlık mutluluklar bana yetiyor.’’

‘’Tabii ki kendin bilirsin. Cepler de senin poşet de senin. İstediğini doldurabilirsin. Yalnız anlayamadığım şey kendi havanı neden bulutlu yaptın?’’

‘’Kapalı günlerde daha mutlu oluyorum. Hafif yağmurlu olunca romantizm katıyor işe böylelikle aşk daha da bir anlam kazanıyor. Herkes ‘’Hava güzel’’ denilince güneşli bir hava düşünür ama ‘’Hava güzel’’ denilince benim için serin ve yağmurlu hava geliyor aklıma. Bilirsin herkesin görüşü ve sevdikleri farklıdır.’’

‘’İlginç bir seçim olmuş. ’’

Arkadaşıyla ayrıldıktan sonra gideceği yere doğru yürümeye devam etti. Yolda gündüz parlayan birkaç yıldızı gördü içini bir mutluluk sardı. Torbadaki zamanı çıkartıp yıldıza doğru tuttu. Yıldızın ne zaman patladığını ve ışığın ne kadar zaman önce geldiğini öğrendi. Zamanı tekrar torbasına koydu ve yoluna devam etti.

Arkadaşının söylediklerini düşündü. Eski zamanları aklına geldi ne büyük hevesle, iyiliği, mutluluğu ve sevgiyi torbasına, ceplerine doldurup çıkıyordu dışarıya. Çok sonradan öğrendi ki bunların sadece etrafındakilere faydası olduğunu, kendisine ise zarar olduğunu çok sonradan öğrenmişti. Eski günlerin burukluğu içini kaplasa da hızlı bir şekilde kendisini düzeltti. Eski acıları, hüzünleri ve duyguları istemiyordu. Onlara ne torbasında ne de cebinde yer yoktu. Mavi gökyüzüne bakarak eliyle bir gökkuşağı çizdi. Cebindeki bütün zamanları ve saatleri çıkardı. Hepsini gökkuşağına doğru fırlattı. Zamanın sonsuz olmasını ve hiç bitmemesini umarak.