Çok önemli bir sınav haftasındayız. Yaklaşık 2 milyonun üzerinde insanın gireceği, adı normalleşme olan, içinde bulunduğumuz şu süreçte anormal sayılabilecek bir kararla 27 ve 28 haziran tarihlerinde yapılacak, iptali yönünde tüm yapıcı uyarılara rağmen üstüne bir ay erkene alınan önemli bir sınav ‘’ YKS’’ haftasındayız…

Gençlerin, yıllar süren eğitim öğretim hayatlarının meyvelerini toplayacakları, ekilenlerin hasadının yapılacağı bir sınav bu.

Çocuklarımızın hayallerine, hedeflerine ulaşmak için, çıkacakları merdivenlerin ilk basamağı olan, iki milyondan fazla kişinin geleceğinin temellerinin atılacağı sınav, bu sınav…

Sağlık bakanımızın “yakın mesafedeki iki kişiden, ikisi de maske takmış olsa, virüs maskeye rağmen birinden diğerine bulaşabilir” beyanına rağmen iptal edilmeyen ve ötelenmeyen bir sınav bu sınav…

……………………………………..

Şimdi gönül istiyor ki bu sınav iptal edilsin. Gönül istiyor ki yapmayalım çocuklarımıza bunu. Onlara endişe, kaygı, korku içerisinde geleceklerinin temellerini attırmayalım.

Çocuklarımızı hala içinde bulunduğumuz salgın günlerinde evden çıkarmadığımızı, sınav açısından en kritik günlerinde onları nasıl baskıladığımızı bir düşünelim.

Bu gençlerimize her mecrada salgın hastalık ve yayılma biçimini dinletip, izletmedik mi biz? Kapalı yerlerden uzak durun, kalabalığa karışmayın, gruplar oluşturmayın demedik mi? Sosyal mesafe kuralı, salgından korunmanın olmazsa olmazı’dırı beyinlerine sokmadık mı? Şimdi onlara bunu yapmayalım ne olur…Ezber bozmayalım.

Kapalı alanda, kalabalıklarla, onlara dağıtılan silgi ve kalemler, sınav kitapçıklarıyla, onları ölümcül bir virüsle sınava sokmayalım.

Her biri için standart sağlanamayan, koşulları değişen sınav yerleri ve salgın hastalık riski ile sınamayalım onları.

Korono virüs günlerinde evlerinde geçirdikleri zaman içerisindeki kötü koşullar belirlemesin kaderlerini. Yapmayalım bu sınavı…

Sınavda biri öksürse, biri hapşırsa bütün motivasyonlarının bozulacağı o anları yaşatmayalım çocuklarımıza.

Rüyalarında bile soru çözen adayların bu özel ve önemli günlerini kâbusa döndürmeyelim…

Hastalık geçirmiş ya da sevdiklerinden birini salgın yüzünden kaybetmiş sınava girecek çocukları,deprem bölgesindekileri düşünelim…

Aylardır virüs kapma korkusuyla yaşayan, sınava hazırlık sürecinde tek motivasyonu sosyalleşmek olan ve bundan da mahrum kalmış olan yaş grubunu bu ruh halleriyle sınava sokup değerlendirmeyelim ne olur… Onların kaderlerini bu şekilde biçimlendirmeyelim…

Uzaktan eğitimden yararlanamayan, evinde bilgisayarı ya da interneti olmayan, tek şansı dersi derste öğrenmek olan çocuklar vardı, onları düşünelim.

Kaynak kitap almaya ekonomik gücü yetmeyen, salgın olmasa da bir özel ders şansı olmayan okulundan, sınıfından ve öğretmenlerinden olabildiğince istifade edecek ama salgın yüzünden bu şansıda kaçırmış olan çocuklarımızı düşünelim.

Bir kere bu çocukların yarım dönem eksik eğitimleri, gidemedikleri etütleri, alamadıkları özel dersleri, yapamadıkları grup çalışmaları, giremedikleri deneme sınavları, henüz çözemedikleri bir sürü testleri , dağılmış dikkatleri, bozulmuş motivasyonları var. Düşünsenize, onlar rehber öğretmenleriyle görüşüp istişare yapamadılar, onlar seçecekleri bölüm, okul yada il ile ilgili tespit ve araştırmalarını tamamlamadılar. Zamanlaması bile adil olmayan bu sınavı yapmayalım ne olur?

Evinde ki koşulları covid 19 nedeniyle bozulan ya zorunlu kalabalıklaşan ya da zorunlu yalnız kalan, sırf bu sebeple hazırlık süreci heba olan çocukları düşünelim.

Bu sınavın ne kadar adaletsiz olacağını bir anlayalım ve yapmayalım…

Yetenek sınavlarını, bedensel aktivite gerektiren bölümlerin kapalı salonlarda yapılan hazırlık antrenmanlarını ve bu koşullarda yapılamadığını bir düşünelim lütfen! Yurt dışında eğitim isteyen çocukların bu belirsizlik ortamında ki kararsızlığını görelim ve iptal edelim sınavı.

Salgın sürecinde ki ekonomik belirsizliğin ailelere etkilerini düşünelim, covid 19 yüzünden işsiz kalmış yada ekonomisi bozulmuş ailelerin çocuklarının tercihlerinin, ne yazık ki üç ay öncesiyle aynı olmayacağını bir görelim artık. Onlara zaman tanıyalım ve bu ikilemi yaşatmayalım ne olur.

Sınava girecek kronik hastalığı olan çocukları ve engelli öğrencileri onları bekleyen hayati riskleri görelim…

Yeni vaka sayılarının korkutan artışını göz önünde bulunduralım. Normalleşme sürecinde ki ülkeleri uyaran dünya sağlık örgütüne kulak verelim. Bu sınavı yapmayalım!!!

…………………………………

Onlar bizim çocuklarımız, onlar bizim geleceğimiz onlar bizim her şeyimiz. Keşke bu süreçte onlar içinde bir kurul oluşturulsa, keşke onlara ve geleceklerini belirleyen bu önemli sınava dair tüm detayları düşünecek, ruh ve beden sağlığını koruyarak, süreci en iyi biçimde atlatmalarını sağlayacak birileri olsa. Ve keşke o birileri, korkulu kaygılı bir o kadar da riskli olacak bu sınavı iptal etse …

…………………………….

Ne sağlıkçıyım, ne eğitimci ne de siyasetçi ben bir ebeveyn, ben bir anneyim YKS sınavına girecek bir öğrenci velisiyim. Yapmayın, böyle bir süreçte bize bunları yaşatmayın. Geçmişte örnekleri olan ertelenmiş sınavlar var. Yine günümüzde farklı ülkelerde insanların sağlığı düşünülerek iptal edilmiş sınavlarda var.Lütfen değerlendirin bunları... Alınan kararların doğuracağı sonuçları düşünün . Er ya da geç ekonomi kalkınır. Ayrıca her yükün altından da kalkılır bir şekilde. Ama söz konusu olan can, söz konusu olan sağlık, söz konusu canlarımızın ve ülkemizin geleceği…Telafisi yok! VEBALİ var…

Çocuklarımızı dev dalgalarda yüzdürmeyelim, durgun sularda gösterecekleri performansla, dalgalı denizdekinin bir olmayacağını görelim. Onları, boğulma risklerini bile göre bu sulara atmayalım. Vebal almayalım!!!

Vebal almayın!!!

Vebal almasınlar!!!

NOT:VEBAL=Altindan kalkilamayacak kadar ağır ve günün birinde de altinda ezileceginiz vicdani yüktür.

OSMANLICA VEBAL =Günah. Zarar. Ziyan. Şiddet. Ağırlık. Azab. Doğru olmayan bir hareketin manevî mes'uliyeti.