Yeni yapılan ve Kahramanmaraşspor maçıyla vizyona giren Sakarya Atatürk Stadı taraftarıyla muhteşem bir görüntü verirken Sakaryaspor burayı oynadığı 2 karşılaşmadan 6 puanı 4 golle alarak taçlandırdı.

   Başka bir deyimle Yeşil-Siyahlıların 12.gücü yeni statla birlikte daha güçlü daha randımanlı bir şekilde devreye girdi.

   İlk maçta rakip takımın oyuncuları kadar olmasa da ( Tecrübe yaşta değil baştadır desek bile gençleri bir yana bıraktık yaşlı oyunculardan dahi böyle bir seyirci önünde oynayan oyuncu sayısı hayli azdı.)  Sakaryaspor’lu oyuncular da 30 bine yakın taraftarların ateşinden etkisinden tesir altında kaldılar ve deyim yerindeyse ayakları titredi bir çoğunun.

   Ancak Nazilli Belediye müsabakasında Yeşil-Siyahlı oyuncuların bu stresi, bu heyecanı üzerlerinden attığı görülse de bir türlü takım akordunu  bulamadı. (Gerçi bu kadro sezon başından beri kendini arıyordu bulamıyordu.)

   Ta ki Osman Özdemir’in ikinci yarıda bulduğu kadro doğrusuna kadar…

    Bu doğru hem sahadaki oyuncuları şaha kaldırdı hem de Sakaryaspor taraftarlarına keyif verdi. ( Hem oynayanlar zevk aldı maçta hem de seyredenler) Rahat bir maç zevki verdi.

   Skor daha farklı da olabilirdi ama burada rakip takımın kalecisi Evren’in devleşmesi kadar Sakaryaspor’un gol ayaklarının son vuruşlarda beceriksizliği de etkiliydi..

***

       Beykan attığı gol dışında harika oynadı..

Fatih fırtına gibiydi, esti gürledi yıktı geçti rakibin solunu felç etti…

Tufan ve Yasir yükselen formlarıyla görevini fazlasıyla yaptı…

Coşkun zaten bu takımın gerçek golcüsü benim dedi…

Talha varlığını hissettirdi, risk aldı öne çıktı…

Ne zaman? Tabi ki Sakaryaspor doğru kadroyla sahada buluştuğu zaman olan karşılaşmanın ikinci yarısında.

Sormak lazım o zaman neden bu aynı oyuncular ilk yarıda SAKLAMBAÇ oynadı?

İşte işin PÜF noktası burada.. Bunun cevabını da verecek olan takımın tek teknik patronu Osman Özdemir…

Peki diğerleri bu maçta ne yaptı?

Kaleci Ercüment’e fazla iş düşmedi çıkışlarda güven vermedi ama gol de yemedi!

Ramazan Sal’ın yokluğunda Zafer sırıtmadı ancak yine attığı uzun paslarda isabet oranı düşüktü.

Bir türlü hala istediği yere gelemeyen kendine güveni yüksek olan Genç Burak yine bireysel hatalarla tribünlerin yüreğini hoplattı.

Panik atak saman alevi gibi sahada yer alan Ramazan Çevik ve Murat Akın ise haftalardır olduğu gibi hep saklandı risk almadı ortalıkta görünmemeye gayret etti.

Topla fazla sarmaş dolaş olan topu ayağına fazla dolaştıran Ramazan Civelek ise oyuna girdikten sonra ne koktu ne bulaştı…

***

    Nazilli Belediye karşısında Ferhat Yazgan ile Teknik Patron Osman Özdemir’e ise ayrı bir PARAGRAF açmak gerek..

    Nedeni ise bu ikilinin geçmiş maçlara göre kendilerinden çok farklı bir kimlik ve kişilikle Nazilli Belediye karşısında yer almaları..

    Ferhat Yazgan sahada Özdemir ise kulübede yaptıkları ile bu maçta herkesi şaşırttı…

    Ferhat son haftalarda yükselen grafiğini Nazilli karşısında zirvelere doğru tırmandırdı ve hem ilk yarıda hem de ikinci yarıda sahanın en iyilerinden olarak göze battı. Hem koştu hem oynadı hem de oynatmak için gayret sarf etti, kendi kalesine siper sürpriz forvet gibi rakip kale için de tehlike oldu.

    Ancak asıl değişimi bu maçta Teknik Sorumlu Osman Özdemir’de gördük.

    Sahada ki dizilişini oyun alanındaki yayılımını fazla değiştirmese yine klasik şablonla (Geldiği günden beri Özdemir 1-4-5-1 dizilişi ile sağa da yer alıyor ve orta sahayı 3’lü kontrole alırken hücumlarda kanatları kullanarak forvete destek oluyor) Nazilli Belediyesine karşı oyuncularını kullansa da ( Hangi bölgeden oyuncu çıkarıyorsa aynı özellikte bir başka oyuncuyu maça alıyordu) bu kez hem saha içi rotasyonda ( Ferhat Murat Akın çıkınca, Fatih sahaya gelince defansın önüne geldi, Ramazan Çevik kanattan orta alana kaydı. Coşkun oyuna girdiği an ise bu kez defansın önüne Talha’yı alan Özdemir Mahir’i de forvet arkası gibi 10 numara oynattı)hem de oyuncu değişikliklerin zamanlamasında doğru hamleler yaptı.

  90+ uzatmaları beklemedi ve daha ilk yarının bitiminde bu kez operasyon için ( Maçın sonucu ne olursa olsun her maç 90.dakikalarda yaptığı değişikliklerle tepki alıyordu ama bu kez bu alışkanlığın dışına çıktı)  müdahalesine başladı. Doğrudur yanlıştır ama demek ki bir şeyler yapması gerektiğine kendisi de sonunda inandı ve kazandı. Güven tazeledi aynı zamanda..

***

   Seyirci gözünde Özdemir’in kredisi arttı bu ikinci yarıdaki oyunu ve güzel oyunla gelen 3 puanla itibarı gelişti. Kazanan sadece kendisi değildi Özdemir’in..

   İlk kez bu kadar istekli arzulu hareketli bir takım seyreden Yeşil-Siyahlı taraftarların gelecek umutları da tavan yaptı.

   Bu demek değil ki hedefe oynayan bir takım her maç bu görüntüyü verecek.. Kötü oynayarak da kazanmak var bu uzun maratonda iyi oynarken kaybetmek de..

   Ama oynayanlarda oynatanlarda, taraftarlarda yönetenlerde doğruları yapmak zorunda..

   Futbol bir hata oyunudur deseler de “FUTBOL SADECE FUTBOL DEĞİLDİR” diyenleri de kale almak lazım bence..

  Yani maçı sadece sahada kazanamazsınız.. Saha dışı şartları iyi hazırlarsanız SAHADA KAZANMA ŞANSINIZ her zaman yüksektir.. ( Kurumlarda her alanda ORTAK AKIL önemlidir yoksa BEN BİLİRİM DEMEKLE, YÜKSEK EGOLARLA olmuyor  bu işler)

   O zaman Teknik heyet hata yapmayacak ancak YÖNETENLERDE ( Yönetici olacak idareci değil)  yapmayacak Tribünlerdeki taraftarlarda ( Kulübe ceza hatta söz getirecek hareketlerden uzak duracak, örnek olacak), kendini ULEMA ZANNEDEN BASIN MENSUPLARI VE KONTÖRLÜ YORUMCULARDA..

   Bizim ülkemizde hata yapanları bir yana koyduk da BİLEREK YANLIŞ YAPANLARI BAŞ TACI YAPIYORUZ.. İşte sorun burada galiba…