Dünyanın hangi ülkesinde HÜCUM BAKANLIĞI var? Diye bu futbol ulamalarına sormak lazım öncelikle.

    Ancak her ülkenin bir SAVUNMA BAKANLIĞI mevcut tabi ki…

    Bu şehirde ve ülkemizde yıllardır hep iyi bir santrafor aranır ancak bir türlü bulunamaz ne yazık ki…

    Hatta bir ara moda olda 1 TUTAN 1de ATAN oldu mu? İşin halledildiğini zannedenler sorunun çözüldüğünü hayal edenler gazete manşetlerine bile damga vurdular…

    İşin aslı öylemi? Hiç de öyle değil.. Mesela alın size Arjantin Milli takımı….

    Kalecisi kim?

22 Şubat 1987 Bernardo de Irigoyen, Misiones, Arjantin doğumlu uzun adı Sergio German Romero.

 Kalecilik kariyeri de bir hayli fazla ve Arjantinli milli futbolcu. Manchester United takımında forma giymektedir. Yedekleri de öyle yabana atılacak isimler değil ve Mariano Andujar (Catania), Juan Pablo Carrizo (River Plate).

   Yani tutanda sorun var mı? Bence yok.

    Ya atanda hiç sorun yok.

     Çünkü dünya yıldızı değil yıldızları var rakip takımların korkulu rüyası olan golcülerden Milli takım kadrosunda.

    Hepsi bir yana Barcelona da tek başına takım gibi gözüken ( Aynı Messi Milli takımla bir türlü beklenen şampiyonluğu bırakın aynı performansı bile gösteremiyor. Demek ki yanındakiler önemli ve takım olmakta sorun var) Lionel Messi yıllardır Arjantin Milli takımında oynamıyor mu? Demek ki atanda da sorun yok…

  Lionel Messi hadi diyelim uyum sağlayamıyor ve yeterli gelmiyor diğer isimlere bir bakın bakalım kimler var? Gonzalo Higuain (Real Madrid), Carlos Tevez (Manchester City), Diego Milito (Inter Milan), Sergio Aguero (Atletico Madrid), Ezequiel Lavezzi (Napoli)

   Sonuç Arjantin dünya kupasında veya ulusal arenada ne yaptı bunca yıl kocaman bir hiç… Başarısı var mı? Takımın tabi ki yok ve Messi Milli takımdan geçen dünya kupası sonrası biliyorsunuz affını bile istemişti bu başarısız sonuçlar gelince..

 

****

    Gelelim ülkemize….

    Geçen sezon ve bu sezon Fenerbahçe neredeyse dünya karması bir takım yaparken kalesinde bir sorun var mı? Bence yine yok çünkü bu ülkenin en iyi kalecilerinden Volkan Demirel var takımda. Yani tutanı kaliteli hem de en iyilerinden…

   Peki atanda yani golcüde sorunu var mıydı? Ya da var mı? Bence yine KOCAMAN BİR HAYIR… Çünkü daha önce Bursa da gol kralı olmuş 27 Mart 1987; Rio de Janeiro, Brezilya doğumlu José Fernando Viana de Santana ya da kısaca Fernandão Sarı-Lacivertli takımın forvet hattında yer alıyor.

 Yetmedi 1983 Hollanda Rotterdam doğumlu yine bir dünya yıldızı Robin van Persie yok mu? Bu takımda. Kariyerleri tatmin etmiyor mu? Bizleri.. Eder de karşıya bile geçer..

   Hatta Alper Potuk, Emenike, Musa Sow oynamıyor mu? Bu Fenerbahçe kadrosunda..

 O zaman neden Fenerbahçe beklenen başarıyı bulamıyor? Sizce…

  O zaman ayrıntılara yani fotoğrafın tamamına iyi bakmak lazım… Yetmez..

 Görmek lazım görmek..

  Hep söyleriz ya 3 T doğru olmalı ki sonuç doğru olsun..

  Tespitiniz, teşhisiniz doğru değilse tedavinizden de bir hayır gelmez…

  Bunun içinde stajer değil, acemi değil EHİL olmak işi bilmek lazım…

 

****

 

Gelelim Sakaryaspor’a bu takımın en büyük sorunu önde değil aslında geride…

 Sizin defansınız her topu gelişi güzel ileri dan dun vuruyor orta sahayı ES geçiyorsa, geriden sakin ve huzurlu akılla çıkamıyor bir tane olgun atak başlatamıyor ve hatta önündeki ORTA SAHAYA doğru dürüst bir servis yapamıyorsa orta alandaki usta ayaklar ne yapsın?

 Bir de buna defans ile hücum hattındaki 50-60 metrelik bir mesafe eklenince ortada ne Murat Hacıoğlu gözüküyor ne de Talha Mayhoş… Hadi bunlar yaşlı diyelim ve kötü oynuyor ya Ferhat Yazgan’a ne demeli?

   O da mı? Yaşlı ve bitik batarya.. Hiç de öyle değil ve ilk haftalarda bu 3 isimde bu takımın öne çıkan oyuncularıydı. Serdar Ümit bile biraz forvete yakın oynayınca dikkat çekmeye başladı…

   Nedeni çok açık ve net. Çünkü takım o maçlarda daha çok pas trafiği yapıyor geriden tüm toplar orta alanda usta ayaklarla buluşuyordu. Dikkat ederseniz ilk iki haftada Adliye ve Bergama’ya 6 gol atan Sakaryaspor da ne gol atamayan Hakan Akman sorundu ne de diğer oyuncular.

   Çünkü orta sahadaki bugün eleştirilen ve kadro dışı kalan Talha da, Ferhat da oynamayı oynatmayı seven tipler olarak geriden iyi paslar alıp öndeki arkadaşlarına aktarırken fazla da efor sarf etmiyordu. 

    İlerleyen haftalarda sahadaki oyuncular bu takıma bir değil birkaç beden AZ GELEN İsmail Cem Cambaz’ı takmayıp kafasına göre oynamaya başlayınca, sahada ne oyun disiplini ne taktik tuktik kalınca, gençler ve kulübe ile birlikte tribünlerde nasıl olsa bu takım bu usta ayaklarla bu isimlerle her maçı öyle böyle alır diye düşününce TEHLİKE ÇANLARI çalmaya başladı..

  Hoca değişti Cambaz gitti Tuncay Şanlı geldi ancak görüntü değişmedi.

  Çünkü giden Cambaz bu takıma az geliyordu yetersizdi gelen Şanlı ise bırakın profesyonel takımı amatör takımda bile çalışmamış Antrenörlüğe yeni adım atan tecrübesiz ve acemiydi…

    Daha önce dediğimiz gibi futbolculuk başka teknik adamlık başka ve sahadaki oyuncular senin antrenman bilgine ve saha çalışmalarına dikkat eder.. Futbolcular acemi ve bilgisiz olduğunu görürse belki sesini çıkarmaz ancak rakip takımlar sahada seni çözünce önlem alınca puanlar gidince yavaş, yavaş sorunlar kendiliğinden su yüzüne çıkar.

  Hoca da bilgi ve birikim olmayınca futbolcuya ancak çıkın oynayın demekle yetinmek zorunda kalır bazen. Tıpkı Sakaryaspor da olduğu gibi…

  Durum böyle olunca da büyük paralarla kurulan bu takım ligi ancak üçüncü bitirebildi.

 

****

 Şimdi ise bakıyoruz da her kafadan bir ses çıkarken transfer politikasında bir uyum gözükmezken yine sezon başındaki gibi büyük paralarla yeni isimler yolda gibi gözöküyor. Transferde yine bu kulüp para saçan çok oyuncu alan bir görüntü verecek gibi duruyor.

  Daha da kötüsü bu kulübü idare edenler arka taraftaki sorunu çözmeden sadece golcü almakla bu takımın düzeleceğini zannediyorlar.

  Oyun bilmeyen kaideyi çok seçermiş..

  Sorunun büyüğü kulübün doğru planlama yapamamasından kaynaklandığını söylemek zorundayım. Bu planlama yanlışlığı hem seçimde acele kurulan yönetimle ilgili hem takımın teknik ve idari yapısı ile ilgili.

   Hem de yetki, sorumluluk ve sinsile hiyerarşi ile birlikte KADRO planlamasıyla ilgili.

   Yanlışı yanlışla düzeltmek zorunda kalınca bugünkü İsmail Gürses yönetimi iki yanlıştan doğruyu bulmaya çalışıyor ne yazık ki…

    Bulabilir mi? Zannetmiyorum…

     Şampiyon olabilir mi? Evet bu takım ŞAMPİYON olmalı olabilir de ama OLDUKÇA PAHALIYA PATLAR.. Zaten bu yıl Sakaryaspor şampiyon olamazsa bu takım bu ödenen ve ödenecek paralarla işi kötü ve mali tablo yine insanı ürkütüyor yani kulübün geleceği yine karanlık gözüküyor…

    Onun içindir ki transferde bir değil birkaç kez düşünmeli ve sezon başındaki yanlışlar bu ara dönemde yine yapılmamalı..

    Gelenler gidenlerden daha mı? Kaliteli olacak acaba desem de sen elindekinin kıymetini bilmez, oynatamazsan SÜPER LİGDEN adam alsan ne olur? Almasan ne olur?

    Yani araban son model veya en pahalısı olsa da şoförün acemi ya da ehliyetsizse ( Oğlun olsa bile bu durumda arabayı verir misiniz? bilmem ya) vah ki ne vah arabaya mı? Acırsın, yoldaki can güvenliğinin tehlikeye girmesine mi?

    Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmamalı bu arada…

   Ancak aşçında iyi olmalı işi bilmeli yoksa malzemenin kaliteli olup olması değildir sorun….

   Ne demiş atalarımız “ Yarım hoca dinden yarım doktor candan edermiş”.. Başkana ve hocasına baktığında ne demek istediğimi anlarsınız galiba.. Lafın tamamı aptala söylenir çünkü….