BİR BARDAK SUDA FIRTINA KOPARMAK!

Gündem olmadık yerlere savruldu yine…

Ben yine de hiç yorum yapmadan taraftarları konuşturup, olayın değerlendirmesini okurun sağduyusunu, vicdanına ve irfanına bırakacağım.

İYİ Partili Lütfü Türkkan, şehit yakını olduğu iddia edilen, daha öncede Akşener’e hakaret ettiği gerekçesiyle yargılanan ve o günde Akşener’e sataşan bir şahsı alandan uzaklaştırmak isterken küfür etti, malumunuz...

Haliyle koptu kıyamet…

Siyaset ayaklandı. Türkiye genelinde ve hatta ilimizde şehit, gazi yakınları ve sivil toplum kuruluşları sokaklara döküldü.

Miting ve yürüyüşler düzenlendi.

LÜTFÜ TÜRKKAN GEREĞİNİ YAPTI

Lütfü Türkkan tepkiler üzerine özür diledi.

“Bingöl'de daha önce Sayın Meral Akşener'e sosyal medya yoluyla hakaret ve küfür eden bir vatandaş karşımıza çıkarak, birtakım lafları söylemeye devam etti. Ben de onu o kalabalıktan uzaklaştırmak isterken ciddi küfürlere de maruz kaldım. Netice itibariyle gelinen o sinir gerginliği, o sıkıntılı durum sonucu hiç yapmamam gereken bir şey yapmışım. Bunlar doğru olmayan ve bana da hiç yakışmayan ifadeler. Ben o yüzden, burada başta bütün milletimizden, bir kadın olması nedeniyle Sayın Genel Başkanımız başta olmak üzere bütün kadınlardan, partililerimizden, arkadaşlarımdan da özür diliyorum” açıklamasının ardından parti grup başkanlığı görevinden istifa etti.

CUMHUR İTTİFAKI’NDAN TEPKİ YAĞDI

TBMM BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP;

“TBMM'de milleti temsil gibi kutsal bir görev için bulunan bir milletvekilinin vatandaşımıza kullandığı çirkin üslup asla kabul edilemez. Lütfü Türkkan vatandaşımızın şahsında milletimizden özür dilemelidir.”


AK Parti Sözcüsü Ömer ÇELİK;

Gazi Meclis'imizin üyesi bir milletvekilinin bir şehit ailesine hakaret etmesini ve küfretmesini şiddetle kınıyoruz. Bu asla affedilmeyecek bir çirkinliktir. Aziz şehitlerimizin emanetlerine hürmetsizlik edenler milletimize ve tüm değerlerimize saygısızlık ediyorlar. Bu değerli aileler bizlere aziz şehitlerimizin emanetidir. Şehit ailelerimiz başımızın tacıdır. Bu ailelerin acısı ile hemhal olmak, onları anlamak yerine ağza alınmayacak hakaretler savurmak saygısızlıktır.”

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY;

Bir muhalefet milletvekilinin, temsilcisi olduğu vatandaşına ağıza alınmayacak küfürler etmesi terbiye dışıdır, asla kabul edilemez, şiddetle kınıyorum. Hele ki kanlarıyla bu toprakları sulamış şehitlerimizin emanetine asla. Aziz milletimiz hiç şüphesiz bu çarpık zihniyete layık olduğu cevabı en net şekilde verecektir.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN;

“Gördüğünüz gibi neresinden tutsanız rezillik, neresinden tutsanız terbiyesizlik, neresinden tutsanız saygısızlık, neresinden tutsanız alçaklık olan bir skandalla karşı karşıyayız.

Kardeşinin gencecik bedeni, PKK tarafından paramparça edilen bir şehit yakınının feryadını, onun namusuna, bacısına en ağır hakaretleri, küfürleri yaparak bastırmaya çalışmak her şeyi bir kenara bıraktık, insanlığa sığmaz.

Şehitlik makamının değerini kavrayamamış olmanın ötesinde, insanlıktan da nasibini almamış bu siyasetçi müsveddesinin milletvekili sıfatına da o kutlu çatının altında bir dakika bile durmaya hakkı yoktur.

Kaldı ki başında bir bayan genel başkanın olduğu bu partide, bir şehidimizin bacısına küfür edilmesi karşısında genel başkan bayanın buna tahammül etmemesi ve kesinlikle bu zatı partisinden ihraç etmesi gerekir.

Bizim inancımızda ve kültürümüzde her birimizin annesi, bacısı, eşi, kız evladı herhangi bir birey olmanın ötesinde değere ve dokunulmazlığa sahiptir. İYİ Parti'nin başındaki hanımefendi şehitlik makamına, şehit yakınına, milli ve manevi değerlerimize kıymet vermiyorsa, hiç değilse kendi cinsiyetinden birisine yönelik bu ağır hakarete tepki göstermelidir.

Peki kadın STK'lar siz ne iş yapıyorsunuz? İlla, sizin örgütünüze ait bir bayana, bir kadına küfür edilirse, hakaret edilirse o zaman mı ayağa kalkacaksınız? Bir şehidimizin bacısına küfür edildiği zaman, hakaret edildiği zaman niçin sokaklara dökülmüyorsunuz?

Ana muhalefetin başı? Bu nedir bu? Şehidimizin bacısına yapılan bu saldırıyı acaba siz nereye kadar görmezlikten geleceksiniz? Hani sen kadın haklarını savunuyordun?

Bingöl'deki edepsizliğin sonuna kadar takipçisi olacak, bu şahsın milletvekilliğinin sonlandırılması dahil en ağır bedelleri ödemesi için siyasi ve hukuki tüm imkanları kullanacağız.”

MHP LİDERİ DEVLET BAHÇELİ;

“Açık açık söylüyorum, bir şehidimizin bacısına küfür etmek soysuzluktur, şerefsizliktir, düşman dilidir. Bu edepsizlik, bu ahlaksızlık, bu kansızlık; içinde insan sevgisi, şehit saygısı, millete bağlılık ve ilahi adalet hissi olan hepimizin yüreğini dağlamıştır.”

SÖZ SAVUNMANIN;

YAVUZ AĞIRALİOĞLU

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu, gereğinin yapıldığını söyledi;
“Meral Akşener başta kendi şahsiyeti, namusu, ırzı, iffeti siyasi tartışmalar içerisinde mevzu edilen itham edilen bu ithamlar altında siyasi iradesi gölgelenmeye çalışılan bir tarafı temsil ediyor. Dolayısıyla, İYİ Parti aslında hakarete uğradığı halde hakaret etmemeyi, rencide edildiği halde kabalık etmemeyi, adaletsizlik zulüm gördüğü halde hiç kimseye adaletsizlik ve merhametsizlik göstermemeyi kendisi için şiar edinmiş bir partidir.

Hiçbir gerekçe Lütfü Türkkan’ın söylediği sözü hiçbir gerekçe meşrulaştırmaz.

Meral Akşener, hizmetine talip olduğu milletin hizmetini göreceği devletin, süreci içerisinde hiç kimsenin kendisine, şahsiyetine, ırzına, iffetine hakaret edilmeyeceği bir ülke vadetmektedir.

Biz hata yaptıkça hatasıyla yüzleşebilen hatasının sorumluluğunu taşıyabilen hatasının bedelini ödeyebilen bir partiyiz. Siyasette de yanlış yapılınca bir bedeli olması gerektiğini dillendiren partiyiz.

Bu vesileyle yanlışlarıyla yüzleşebilen, özür diyebilen ve bu yanlıştan dolayı bu yanlışı yapan arkadaşını temsil makamından geri çekebilen bir partiyiz.

Bununla aslında şunu hatırlatıyoruz siyasete, bazen böyle kabahatler yaşanabilir ama bu kabahatlerden sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmak siyaset kurumunu saygınlığıyla aşındırır.

İYİ Parti, yanlış yapınca yanlışta hesap vermeyi, İYİ Parti yanlışı yapanı temsil makamında geri çekebilmeyi de temsil ediyor.

İktidar kanadından bu mevzuyla ilgili açıklama geldi. Bu hassasiyetlerin şehide hakikatle hürmeti hatırlatan taraflarına hiç kimse itiraz edemez. Ama AK Parti şunu unutmamalıdır, biz hesap veren devleti hesap veren siyaseti temsil ediyor ve hata yapanları geri çekebiliyoruz. AK Parti bize eleştirinin dozunu bu kadar yükseltirken şunun hesabını vermek zorunda olan partidir.

Biz hata yapanlarımızı makamlarından el çektiriyoruz. Siz hata yapanlarınızı makamlarınızda yükseltiyorsunuz.

Eğer Lütfü Türkkan, AK Parti milletvekili olsaydı milletine hakaret etseydi zengin, Karun kadar zengin bir müteahhit Mehmet Cengiz gibi, eğer inancına hakaret etseydi Egemen Bağış gibi büyükelçi yapılacaktı.

Yani İYİ Parti milletvekili olur hata yaparsanız temsilde kabahat kusur gösterirseniz bunun İYİ Parti’de bir uygulaması var. Görevden temsilden geri plana alınırsınız. Ama AK Parti’de hata yaptığınız zaman yıllardır gözümüzün önünde oldu, AK Parti’de hata ödüllendirilen bir mekanizmaya döndü ayrıca.

Bugün iktidar kanadından bize yapılan yanlışa hatırlatma yapan kurmaylara dönüp bu memlekette şehitlikte bir makamdır ve bu makamı yakınlıkla taşımak zorunda olanların taşımak zorunda oldukları bir ahlak vardır. Yani şehide yakın olmak kan bağıyla değildir. Şehide yakın olmak ruhla, ahlakla, imanladır. Dolayısıyla ‘bir adam şehide yakınım, şehidin yakınıyım’ diyorsa şehitlik makamının yakınlığına uygun bir ahlak taşımalıdır.

Genel başkanımıza ağza alınmayacak kadar galiz yani en az Lütfü Türkkan’ın dediği kadar galiz laflarla hakaret eden birisi aslında ‘şehidin yakınıyım’ değil ‘şehidin uzağıyım’ demektedir.

Siyasetin aslında dönüp bu siyasi tartışmaların ötesinde bu kadar aşınan ve değer kaybeden alan ilke hatırlatması gerekir.

Ben çok arzu ederdim ki dönüp Sayın Cumhurbaşkanı’nın Lütfü Türkkan Bey’e yaptığı hatadan dolayı söylediklerine ilaveten dönüp Cumhurun başı olarak bu memleketteki her değeri korumak zorunda olan insan olarak ‘şehitlik kavramı budur, şehide yakınlık şudur, şehide yakın olanın taşımak zorunda olduğu ahlakta budur’ diye aslında bir kavram inşa etmesi gerekirdi yeniden. Kavrama saygı inşa etmesi gerekirdi.

Siz Müberra dinimize galiz laflarla hakaret edenlere hiçbir şey yapmayıp böyle avantaj kollar gibi böyle şeylere heves ettiniz mi siyasetin mücadele alanını ilkesizleştirirsiniz.

Hata yapanlarını taltif eden, ödüllendiren, onların makamını yükselten bize ilke hatırlatamaz.

MERAL AKŞENER’İN TEPKİSİ

Olay ilk duyulduğunda Meral Akşener;

“Bu olayı tasvip etmemiz mümkün değil. Vatandaşla diyaloglarınızda soğukkanlılığınızı koruyun, öfkenize mağlup olmayın. Gündemi değiştirmelerine müsaade etmeyeceğiz. Bizi sahadan çekmek istiyorlar. Vatandaşın gündemini konuşmaya devam edeceğiz.

İYİ Parti yükselişte. Bu nedenle operasyonlara maruz kalıyoruz. İktidar, 20 yıllık iktidarını kaybettiği için ‘gergin’. Bu nedenle bundan sonra sahada daha çok gerginliklerle, provokasyonlarla karşılaşmamız olası. Bizi sahadan çekmek istiyorlar. Biz ise daha çok sahada yer alacağız. AKP’ye kızdığımız işleri yapmayacağız. AKP tahammülsüzlüğü, biz tahammülü, AKP sabırsızlığı, biz sabrı, AKP empati duymamayı, biz ise empati duymayı savunuyoruz” demişti.

Ardından Grup Toplantısında daha ayrıntılı konuştu;

“Biz sakin olmaya, akıllı davranmaya mecburuz. Bizim siyasetimizin merkezinde kavga ve ayrıştırma yerine birlik, beraberlik ve kardeşlik vardır. Karşımızda tüm değerlerimizi ayaklar altına almış kirli bir zihniyet var. Her kim ki bu değerlerden koparsa yapamayacağı çirkinlik yoktur. Tam da bu nedenle bu durumu hatırlatıp, uyarmıştım. Milletimizin ayağına gitmemizden, memleketimizi karış karış dolaşmamızdan rahatsızlar. Bunu iktidarları için tehlike olarak görüyorlar. Bunun için her türlü çirkinliği yapacaklar. Ama yolumuza devam edeceğiz.

AK Parti’nin provokasyonu üzerine talihsiz bir olay yaşadık. Lütfü Bey bir hata yaptı. Sinirlerine hakim olması gerekirdi. Ama hislerine yenik düştü. Bu hatayı maruz görecek değiliz.

Asıl dikkatimi çeken, başta Sayın Erdoğan olmak üzere AK Parti mensuplarının kadın ve şehit hassasiyetlerini keşfetmeleri oldu. Kendi eliyle rafa kaldırdığı İstanbul Sözleşmesi’ni hatırladı.

Bu ülkede Atatürk’ün annesine “genelevde çalışıyor” diyenler sarayda kabul edildiler. Rize Belediye Başkanı, “Her birimiz ikinci eş olarak Kürt kadınlarını alalım” dedi, kınamaya bile uğramadı. Ahlak şövalyesi Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının şehitlerimize olan muhabbeti, kadınlara olan hassasiyeti neresinden tutsanız saygısızlıkla karşı karşıyayız.

Ellerinde şehitlerin kanı olan teröristleri devletin televizyonuna çıkaranlar, şehit ailelerine TOKİ’den ev verilsin teklifimizi reddedenler bize ahkam kesemez. Şehide kelle diyen şuursuzlar bize ahkam kesemez. Çadır mahkemelerinde teröristler rahatsız olmasın diye Türk bayrağı indirenlerin bize söyleyecek sözü olamaz. Bu ülkede kadınlar öldürülürken sesini çıkarmayanların, “bir kereden bir şey olmaz” diyenlerin bize söyleyecek sözü olamaz.

İYİ Parti’yi İYİ Parti yapan yapılan hata değil, hata karşısında gösterilen olgunluktur.

AK Parti hatalarında üste çıkmaya çalışır, biz hatamız olduğunda sorumluluğumuzu alırız. Onlar hatalarına tüy dikerler, biz hatalarımızı telafi ederiz.

Lütfü Bey’in hatasından rant devşirmeye çalışacağına, gel atılması gereken bazı adımları at. Milletimize küfreden Mehmet Cengiz’in aldığı ihaleleri iptal edip, küfürden sonra sildiğin vergi borçlarını tahsil et. Dini değerlerimizle dalga geçen Egemen Bağış’ı görevden hemen al. Daha önce kelle olarak andığın şehitlerimizin ailelerinden özür dile.”

KEMAL KILIÇDAROĞLU

Türkkan’ın şehit yakınına küfür etmesine tepki gösteren ve bu davranışı onaylamanın mümkün olmadığını vurguladı ve yaşanan olayı ise provokasyon olarak değerlendirerek partilileri uyardı.

Türkkan’a tepki gösteren vatandaşın İzmir’de yaşadığının tespit edildiğini ve Meral Akşener’e tepki göstermek için özel olarak Bingöl’e geldiğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, daha önce Rize’de Akşener’e yönelik provokasyon girişimini de hatırlattı. Ankara’nın Çubuk ilçesinde kendisine yönelik linç girişimini de hatırlatan ve Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu linç girişiminin görüntülerini grup toplantısında izlettirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, “AKP bu saldırıyı sahiplendi. Saray yönetimi, ekonomik sorunlar arttıkça dikkatleri başka yöne çekmek için çaba harcıyor. Bingöl’de yaşanan olay AKP’nin bu tür provokasyonlara daha sık başvuracağını gösteriyor” dedi.

CHP SÖZCÜSÜ FAİK ÖZTRAK;

“Aynı provokasyon Erdoğan’a karşı yapılmış olsaydı ne olurdu?
Saray da şürekası da şimdi dört koldan istifa diye bağırıyorlar. İnsan merak ediyor Erdoğan terörist başına sayın, şehitlerimize kelle, şehit babasına karakteri bozuk derken, kendisini eleştiren şehit anasını 4 yıl hapis istemiyle yargılatırken, çiftçimize ananı da al git derken neden bu duyarlılığı görmedik?”

YANDAŞ/MUHALİF BASINDAN YANSIYANLAR

HİLAL KAPLAN/SABAH;

Bir Kürt evladı çıktı ve...
Anası Türkçe bilmeyen, anadili Kürtçe olan bir şehidin abisi...
Sözde Kürtlerin temsilcisi HDP ile sözde Türk milliyetçilerinin temsilcisi İYİ Parti'nin PR kahvaltılarında bir araya gelme sözlerine kızdı.
Milliyetçi sandığı partinin vekiline de bunu anlattı.
Feryadına "Benim kardeşim paramparça oldu, ayaklarını aradık günlerce" cümlesi de dahildi. Yası dündü ama öfkesi bugüne aitti.
Ve "HDPKK ile yakınlaşmayın" diyerek sözde milliyetçilerin partisinin sırçalarını döken de bir Kürt evladı oldu.
Hiçbir küfrünüz bu hakikati örtmeye yetmez. Bu da size dert olsun.

TAMER KORKMAZ/YENİ ŞAFAK;

Meral Hanım’a göre, bu hadise AK Parti’nin düzenlediği bir provokasyon!

-O malum küfrü savuran İP’in Grup Başkan Vekiliydi, yahu…

Olsun: “Tut şunun ucunu, koruyalım abi!”

ZİLLET KARDEŞLİĞİ

İP’in Zillet’teki ortağı CHP’den de Küfürbaz Lütfü’ye tık yok…

Kılıçdaroğlu da, Akşener gibi düşünüyor:

“AKP’nin bu tür provokasyonları artabilir. Çok daha dikkatli olmalıyız” demiş, partisinin MYK toplantısında…

Nedir: “Lütfü’ye küfretmek serbest!”

MEHMET YAKUP YILMAZ/T24

Öte yandan, hukukumuzda “şehit yakını” olmak, insanlara diğer vatandaşlardan farklı bir konum kazandırmıyor.

Elbette yaşadıkları acıyı milletçe paylaşıyoruz, o çocukları ölüme sürükleyen politikaları ve terörü şiddetle kınıyor, eleştiriyoruz ancak bu “şehit yakınlarına” diğer vatandaşlardan daha farklı bir hukuki pozisyon sağlamıyor.

Cumhurbaşkanı, canı her istediğinde bazen genel olarak, bazen de isim vererek bazı T.C vatandaşlarına hakaret edebiliyor.

O vatandaşların, şehit yakınlarından farkı nedir? Kanunlar nezdinde herkes eşit değil mi?

Bütün bunların hiçbir önemi yok çünkü AKP Genel Başkanı’nın hedefi hakarete uğrayan bir vatandaşın haklarını korumak filan değil.

Onun derdi, partisinden ve MHP’den uzaklaşan bir kısım seçmenin yöneldiği bir adresi ortadan kaldırmanın çaresini bulmak.

Ortaya çıktı ki tuzak aslında Meral Akşener’e kurulmuş, ancak içine Lütfü Türkkan düşmüş.

Akşener’e HDP ile ilgili soruyu soran “şehit yakını” İzmir’den Bingöl’e bu amaçla getirilmiş.

Gazete Pencere’de dün yayınlanan habere göre, aHaber muhabiri Fırat Öztürk’ün kalabalıkta bir kişiye “Sen sor, ben çekeceğim” dediği anın görüntüleri ortaya çıkmış.

Ve sıkı durun: aHaber muhabiri de zaten muhabir değil, Elazığ’da bir okulda memurmuş!

Yandaş medyada çok sık rastlanan bir durum bu.

Maaşı bir kamu kuruluşundan ya da bir belediye kadrosundan yatırılıyor, ama kendisine gazeteci süsü veren bu tipler o işyerlerinde değil, yandaş medyada değişik yerlerde görev yapıyorlar.

Zaten bir süredir Meral Akşener’in yurt gezilerinin hemen hepsinde böyle olaylar yaşanıyor.

Bugüne kadar soru soranları “gerçek vatandaş” zannediyorduk, belli ki “gerçek provokatörler” var Akşener’in karşısında.

FATİH ALTAYLI/HABERTÜRK

Halk içine çıkan, halka karışmayı bir üslup olarak benimseyen siyasetçiler, sinirlerine hakim olmayı da bilmeliler.

Bırakın şehit yakını falan olmayı, bir siyasetçi ister bakan olsun, ister milletvekili olsun veya görevi ne olursa olsun vatandaşa hakaret edemez.

Bunlar çok açık provokasyon bile olsa, ki olabilir, muhtemeldir ve o da siyasetin çirkin de olsa bir parçasıdır, vatandaşla itişemez.

Fikir tartışmasının ötesine geçemez hatta doğrusu ayak üstü fikir tartışması bile yapmamasıdır.

Sonuç olarak Lütfü Türkkan haksızdır.

İster bazılarının dediği gibi İstanbul Beyefendisi olsun, ister külhanbeyi olsun fark etmez.

Haksızdır.

Sinirlerine hakim olamayan siyasetçi sokağa çıkmamalıdır.

Tabii sinirlerine hakim olamayan siyasetçiler de kimliğine de bakılmadan eleştirilmelidir.

Benim siyasetçim hakaret edebilir ama seninki edemez diye bir anlayış da olmamalıdır.

ARLAN BULUT/YENİÇAĞ

Her süreç düz mantıkla anlaşılamaz ama iktidarın, eşit şartlarda bir yarışa girmekten kaçtığını, zaten siyaseti bir hizmet yarışı olarak değil, ideolojik veya başka amaçlarla devleti ele geçirmek ve elde tutmak için bir araç olarak gördüğünü, ayrıca ekonomideki başarısızlığını da örterek, bütün suçların ve kirli ortamın sorumluluğunu muhalefetin üzerine yansıtıp işin içinden sıyrılmaya çalıştığını tespit etmek gerekir…

İktidar, muhalif liderlere provokasyon düzenlenmesinden medet umarak, olayı gündemin birinci maddesi yapmaya çalışıyor, devlet kurumlarını da bu iş için kullanıyor.