Öyle garip olaylarla karşılaşıyorum ’ki, bu olaylara bir mana vermekte ve isim koymakta güçlük çekiyorum. Belki de, bu meşhur virüsün yeni bir varyantı (türü) bize de musallat oldu, anlama kabiliyetimizi azalttı, farkında değiliz. Biliyorsunuz son tür olan OMİKRON, çok hızlı yayılmasına karşılık, aşısı tam olanlar da ya çok hafif belirtilerle geçiyor veya test yaptırmazsanız hiç anlamadan atlatıyorsunuz hastalığı. İşte tam bu nokta da anlayamadığım bir olayla karşılaştım. Çalıştığı şirkette periyodik olarak yapılan testler de pozitif çıkan bir Kızımız var. Normal olarak 14 günlük karantinaya alındı. HES uygulamasında riskli grupta görülüyordu. Karantinanın onuncu gününde test yaptırdı, tekrar pozitif çıktı. Ancak bu sefer HES uygulamasında riskli görülmüyordu. Sağlık Bakanlığına bu durum sorulduğunda hiçbir bilimsel açıklama yapılmadan ‘’risksiz gruptasınız işinize devam edebilirsiniz’’ şeklinde bilgi veridi, işte bunu anlayamadım. Gerçi bu salgın sırasında anlayamadığım o kadar şey oldu ’ki saymakla bitmez. Mesela 5 yıldan önce aşı piyasaya sürülemez dendi, 9 ayda aşısı bulundu ve piyasaya sürüldü, anlayamadım. 9 ABD Dolarına, aracısız direkt olarak, Devlete BİONTEK aşısı satmak istediler, almadık, aracıyla satılan Çin aşısı SİNOVAC’I 13 ABD Dolarından aldık, pek de etkili bir aşı olmadığı söyleniyordu, öyle olduğu şimdi anlaşıldı, ben yine anlayamadım. Ülkemizin vatandaşı, devletin ücretsiz maske sözüne rağmen ücretle aldığı bir kullanımlık maskeyi, sağlıksız bir şekilde günlerce kullanırken, İngiltere başta olmak üzere, başka ülkelere yapılan maske bağışlarını, hele Venezüella’ya valizle götürülen maskeleri hiç anlayamadım. Salgının ilk günlerinde verilen, hastalıktan daha çok ölüme neden olduğu iddia edilen, avuç dolusu ilaçları, vaka sayılarının hesaplanma şeklinin bir gün de değişmesini, daha az vaka ile kapanmaya gidilirken, vakaların bu kadar çok arttığı günlerde kapanmaya gidilmemesini, başka ülkelerin vatandaşlarına sağladığı imkânların yüzde birini verip, bundan bir başarı öyküsü çıkarılarak, bu ülkelerin bizi kıskandığından bahsedilmesini hiç mi hiç anlayamadım.

Son zamanlarda emirle 14 puana düşürülen faize rağmen, Bankaların mevduata 20 puanın üstünde nasıl faiz verdiğini, tüketici kredilerinin yüzde 30’u nasıl bulduğunu yine anlayamadım. Günlerce adım adım yükselen döviz fiyatlarının bir gecede düşürülüp, iki haftada tekrar eski seviyesine doğru gidişini, arada kimlerin kazanıp, kimlerin kaybettiğini anlayamadım.

Maaşlara enflasyonun altında zam yaparak, işçinin, memurun, emeklinin nasıl korunduğunu, Fetönün finansörü olarak ilan ettiğimiz, Birleşik Arap Emirliği’nin nasıl birden dostumuz olduğunu, Filistinlilere yaptıkları mezalim artarken, İsrail ile ilişkilerin neden düzeldiğini, bunlar gibi daha pek çok şeyi anlayamadım. Dedim ya bu virüs, anlama kabiliyetimizi azalttı her halde.

Ülkemizde 10 milyon civarında göçmen yaşıyor. Bunların doğurganlık oranı, bize göre üç misli. 30 yıl sonra azınlıkta kalabiliriz. Üretime katkıları çok az. Asayişe katkıları çok fazla, bu katkıları gittikçe de artıyor. Geçenler de Sabiha Hanım İlkokulu’nun arka sokakların da dolaştım. Göçmenlerin yoğun yaşadıkları bir semt olmuş. Bizim zamanımız da Sabiha Hanım İlkokulu şehrin en iyi okuluydu. O semt de en gözde semtiydi. Misafirlerimizi en gözde semtimizde ağırlıyoruz. Bu ağırlama da bazı anlaşılmaz işler var. Bizim sokaklara, mahallelere herkes korkusuzca girebilir, biz onlarınkine girerken biraz zorlanabiliriz. Sabah işçi pazarı kurulan yerlerde en çok tercih ettiklerimiz onlar. Devlet bizim fakirimizden çok bu kardeşlerimize yardım ediyor. Anlayacağınız aşımızı, işimize, hatta geleceğimize ortak etmişiz. Bu, bizim ne kadar güçlü bir ülke olduğumuzu gösterir. Dünyada 90 Ülke ’ye vize muafiyeti sağlamışız. Söz verdikleri halde Avrupa Birliği Ülkeleri bize serbest dolaşım hakkını vermiyorlar, vize uyguluyorlar. İşte bunu da anlamıyorum. Etrafımız da’ ki ülkelerin göçmenlerinin tercih ettikleri, en yüksek kalkınma hızına erişmiş, refah içindeki vatandaşlarımız, kendi ülkelerini bırakıp Avrupa’yı işgal edeceklerini mi zannediyorlar, gerçekten anlamıyorum!

Peki, anladığın bir şey yok mu diyeceksiniz, var. Maaşıma yüzde 30 zam yapılırken, kullandığım her şeyin yüzde üç yüz arttığını anlıyorum, birilerinin bizle kafa bulduğunu anlıyorum. Bu nedenle de başlığı siz koyun diyorum.

Sağlıklı günler dileğiyle…..