Yönetmeyi Bilmek

Birileri zamanında bazı kalıplar belirlemiş, sonra etrafındakilere dönüp, “hadi bakalım artık doğrumuz, yanlışımız bu” deyip kenara çekilmiş. O kişi her kimse baya sözü dinlenen biri olsa gerek ki kimse sözünden çıkmıyor.

İnsan değişiyor, televizyonlar, bilgisayarlar önce evimize sonra cebimize giriyor. Koca dünya küçülüp cebimize sığıyor ama yıllanmış tabular değişmiyor.

Hangi birinden bahsedelim bu tabuların? Ne tarafa baksak yığılmış tabular önümüze engel, zihnimize sınır olmuşlar. Hadi birinden başlayalım.

“iş hayatında duygusallığa yer yok” muş. Neden? İş hayatında robotlar mı var insanlar mı? İnsan olan yerde duygu nasıl olmaz? İnsanı geçtim her canlıtepeden tırnağa, kaşında gözünde, dilinde, kalbinde yüklü yüklü duygular taşımaz mı? “Ama yok hayır. İş hayatında duygusal olursan olmaz. Profesyonellikten çıkarsın.” Bak sen.

Benim anlayışıma göre, insan olan her yer duygu yüklüdür. İnsan hislidir, duyguludur. İnsanı insan yapan da zaten tam olarak budur. Sen çalışmak için insanlıktan çık diye diretirsen, yarın bir gün çok daha büyük sorunlarla uğraşmak zorundasın.

Konuya biraz daha açıklık getireyim. Elbette kimse çalıştığı yerde “ay bu gün tırnağım kırıldı çok üzüldüm çalışamam” diyecek değil. Veya “aşık oldum yoğun duygulardayım işe gelemem” hiç değil. Demem  o ki, iş yaparken, çalışılan yerde, herkes birbirini insan olduğunu bilerek güne başlamalı ve günü bitirmeli. Özellikle yöneticiler, çalışanlarına karşısında robot varmış gibi bağırıp, çağırıp, çalışanı  alındığında “ iş hayatında duygusallığa yer yok” diyemez. Bir yöneticinin adı üzerinde esas görevi, çalışanını yani insanı yönetmeyi bilmektir. İşini iyi yapıyor diye kimse yönetici olamaz. Oluyorsa da olmamalı çünkü işi iyi yapmak ayrı şey, insanı yönetmek apayrı.

“Duygusallık olmaz, hayır, saçmalık” diyen yöneticiler artık geçti. Fakat geleceğin yönetici adayları olacak pırıl pırıl gençler yetişiyor. Bu gençler de aynı zihninyeti devam ettirmeye çalışırsa işte o zaman işimiz iş. İş hayatında, karşısında insan olduğunu ve bu insanın duygulardan oluştuğunu, duygularını bir kenara bırakıp geldiğinde daha büyük sıkıntılar oluşturacağını biliyor olması lazım.  Yani kısaca bir yöneticinin işten çok yönetmeyi biliyor olması lazım.

Eskiler çekti, çektirdi. Bizim nesil heey! Biz çeksek de çekmesek de çektirmeyelim. Gelin bu işe de biz göğüs gerelim.