İnsan toplum içinde yaşayan bir varlıktır. Balık için su neyse, insan için toplum odur. Ülkemizde her geçen gün artmakta olan güleryüzlü, kendisiyle, çevresiyle ve herkesle barışık olan, selam vermekte cömert davranan, bulunduğu ortamda huzur veren insana olan özlemimiz aşikardır. Komşuluk ilişkilerimizin zayıflamış olmasının bir sebebi de bu değil mi?Eskiden kasabalarımızda, şehirlerimizde zengin ile fakir, alim ile talebe, bürokrat ile vatandaş iç içe yaşamaktaydı. Bu durum toplumun bütün katmanlarının birbirleriyle kaynaşmalarını sağlıyordu. Böylece  toplum doğal olarak her türden diyalogla (yardımlaşma, düğün, bayram, cenaze, hasta ziyaretleri vb.) kendi aralarında sağlam bağlar ile kenetleniyordu.

Oysa bugünki sosyal hayatımıza baktığımızda, birbirleriyle karşılaştıklarında komşularıyla selamlaşmaktan imtina eden, birbirini umursamayan, görmezlikten gelen haldeyiz desem yanlış mı söylemiş olurum? Aynı binanın farklı dairelerinde yıllarca hayatını sürdüren insanlar birbirlerinin sıkıntı ve mutluluğundan habersiz yaşamaktalar. Bazen yalnız yaşayan bir insanın ölümü sonrası cesedinin kokusundan  komşuları onun öldüğünü anlayabiliyorlar. Bu tür haberleri televizyon haberlerinden izlemekteyiz. Bize ne oldu böyle  ki, selamsız, sabahsız bir toplum olduk ? Şair diyor ki:

Bize bir nazar oldu

Cumamız pazar oldu

Ne olduysa hep

Azar azar oldu.

Kitabımız Kur'an ile irtibatımız kesik, okumuyoruz yada çok az okuyoruz ve okuduğumuzu hayatımızda tatbik etmiyoruz. Nisa suresi ayet 36'da rabbimiz bize yol gösteriyor:

"Allah'a kulluk edin, hiçbir şeyi (yücelterek ilahlaştırıp buyruğuna girmekle) Allah'a ortak koşmayın(Sonra sırasınca) ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, (yolda) yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve ellerinizin altında bulunanlara iyilik edin. Allah kendini beyenenleri ve böbürlenenleri sevmez " buyurarak biz müslümanların toplumda nasıl hareket etmemiz gerektiğini öğretmektedir. Bu öğretilerin uygulandığı toplumlarda evlerde saadet, çarşıda bereket, zenginde merhamet, fakirde izzet, amirde nezaket, gençlikte edep, kadında iffet ve büyüklerde feraset vardı. Çünkü, İslam ahlakı böyle davranmayı gerektirmektedir. Ayrıca insan ilişkilerinde ilgi ve sevgi dili çok önemlidir. Bilge bir doktora sormuşlar, eniyi ilaç nedir diye...Oda ilgi ve sevgidir demiş. Ya işe yaramazsa demişler, o zaman dozunu arttırın demiş. Harika bir doktor ve harika bir reçete.

Sağlam toplumun temeli sağlam aileden başlar. Ailenin direği ise babalarımızdır tabii ki. Bu günkü yazımızı tarımsal ürünler satan değerli bir firmamızın çok güzel olduğuna inandığım reklamıyla sonlandırmak istiyorum.

Evladım seni çok göresim geldi, nerelerdesin? Baba çok işim var. Evladım seni arıyorum ama ulaşamıyorum. Baba toplantılarım var. Evladım bugün seni yemeğe bekliyoruz. Baba arkadaşlarla önceden yaptığımız bir program var. Evladım bi sesini duyayım dedim. Babacığım şimdi kapatmak zorundayım, ben seni ararım. Evladım seni ne zaman göreceğiz. Baba çok işim var, bir ara uğrarım. Evladım dün gece rüyalarıma girdin, iyi misin? İyiyim baba iyiyim, şimdi araba kullanıyorum, seni sonra ararım.

Evladım ne zaman arasam işin var, yoğunsun, seni çok özledim, ne zaman görüşeceğiz?

OF BABA YA!

Oflamadan büyük bir fedakarlıkla her dediğimizi yapan tüm babaların ellerinden öperim. Saygılarımla.