Gizli, saklı yapılan her şey sorgulanır. Çünkü, doğru iyi bir şey gizli olmaz.

    O Dünyada uzun, huzurlu, güzel yaşamak diye bir şey de yoktur? Geçtiğin, arkanda bıraktığın hiçbir köprüyü de yıkma. Dönmen için köprülerin olmalı.

     

    Seni O dünyaya mahkum edenler, zamanı geldiğinde, bil ki, arkandaki tüm köprüleri yıkarlar.

    Seni karanlık yollara itenler olur. Kendilerini O karanlıktan sıyırmanın en kolay yolunun da, seni ortadan kaldırmak olduğunu Onlar bilir.

     Halk, bunları çocuklara ilkin Aile yaşamında öğretmeli. Huzurlu, uzun ve sağlıklı, iyi yaşamanın yolları Aile Yaşamı öğretisiyle başlar.

    T.C. Devleti Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Liyakatli Öğretmenleri ile biz O şansı ucundan(!) yakaladık. Onlar Çağdaş ve Liyakatli Dünya Eğitimcileriydi.

    Türkiye ne yazık ki artık O ülke değil. Ki, bizim üniversite yıllarımızda İstanbul 1,5-2 milyon nüfuslu çok kalabalık(?) bir şehirdi.

    Nitelikli ve çalışkan her insana, her yerde iş kapıları açılırdı. “ Daha askere gitmeden devlet memuru oldum!” dersem, şimdi şaşırılıyor.

    Öğretmen okullarının son yılında, aylar önceden, öğretmenliğe başlanacak il-ilçenin ve okulun kura çekimi yapılırdı. Mezun olduğun gün işin vardı: )

    Şu gün ülkemizde,” Dünyanın en gelişmiş ülkeleri içindeyiz!” diye şişinilir. Çok yazıktır ki, milyonlarca ÖĞRETMEN okulu mezunu GENÇLERİMİZ İŞSİZ. 

  Övünülür;“ Her köyde, şehirde, kasabada üniversite var. Oysa, liyakatli öğretmen parmakla aranır. Sahte diplomalı eğitimcilerle liyakat üretilir mi?

   Nüfusu artan, işsiz köy-kasabada ekonomik hayat canlansın diye açılmıştır.

    Ana okulundan, en son aşamasına kadar; Milli Eğitimi liyakatli eğitim dünyası kurar. Devlet mekan ve imkan sağlar; denetler, ama ahlaklı!

     Devletin, güvenlik dışında, hiçbir işleyişinde SIR-GİZLİLİK yoktur. Denetim, izlemek ve hesap sormak şart!

    Gençler ve aileleri bugün niye çıkış yolu bulamaz durumda? Nüfus diye bir şey kalmadı, insan yığınları ve berbat işsizlik var.

    Üstelik, herkes evindeki televizyonlara, bilgisayarlara, cep telefonlarına mahkum edilmiş, garip zamanlardayız.

     Son 15-20 yıldır; mafyöz-vurdulu kırdılı-şantajlı-dehşet verici silahların kullanıldığı diziler-filmler moda. Her evde tablo bu.

    O dizilerin gününde-saatinde minibüsler-taksiler bile servisten kaçar gibi?

    Son yılların dizi modaları; şirket ortaklıklarında, şirketi ele geçirme pislikleri. Bu işin Kadın-Erkek ustaları önümüzde. Kirli Aile rekabetleri de cabası?

    Herkeste süper lüks arabalar, muhteşem villalar, onlarca korumalı şirket ofisleri(?)  Peki, hiçbir değirmen inanılmaz kirlilikteki sularla döner mi?

     Siyaset hayatı başta; Kirli sularla değirmeni döndürenler; İŞ konusu ne olursa olsun; Onlar,“ Gençliğin idealleri?” haline gelmişse, yanarız?

    Kolay ve kısa yoldan zengin olunabilir. Özenilir, ürkülür bir güce de sahip olunabilir. Nereye kadar? Kaç zaman sonra yok edilmesi gereken olunur?

    İşte, doğru ve iyi hayatın asıl sorgulanma günleri o zaman başlar. İş işten geçmişse yazıktır. Sağlık, huzur ve güvenli yaşam elimizden kayar!

    Sıradan bireylerdik. Belki aile şansı hep önümüzü açan, kucaklayıcı, hoşgörülü, güvenli olmuştu.

   Şimdi, hayran olduğum zeki-çalışkan-üretken genç bir nüfus var. “ Eğitim sıfır!” desem, höykürürler. Keşke, Allah Yöneten Siyasete akıl fikir verse?