Habitat Derneği ve Infakto RW ortaklığında gerçekleştirilen Türkiye’de Gençlerin İyi Olma Hali Raporu’nun üçüncüsünü inceledim.

İlki 2017 yılında yayımlanan ve literatüre “Ev Genci” kavramını kazandıran Türkiye’de Gençlerin İyi Olma Hali Raporu, gençlerin kültürel alışkanlıklardan girişimcilik eğilimlerine kadar 75 başlıkta gençlerin yaşamdan memnuniyeti ve gelecekten ne denli umutlu olduklarına yönelik verileri içeriyor.

Araştırma, Türkiye’deki kentli genç toplamı temsil eden 16 ilde, 18-30 yaş arası 1.230 genç ile yüz yüze görüşmeler gerçekleştirildi.

Raporda sağlık, maddi durum, eğitim, ev ve kentsel koşulları, risk ve güvenlik, katılım ve ilişkiler gibi birçok farklı pencereden gençlerin yaşam kalitesi, refah durumu ve memnuniyet beklentileri değerlendirildi.

“Gençler İçin Yaşamdan Memnuniyetin Anahtarı İş Bulabilmek”

Gençlerin yaşamdan memnuniyetleri, istihdam ve çalışma durumları ile paralellik arzediyor.

Sosyal haklar ve özgürlükler gibi konulardaki beklentileri, hayatını kazanma konusundaki kaygılarının gölgesinde kalıyor.

Gençler, toplum içerisinde yer edinmek ve kendisini gerçekleştirmek yolunda en başta bir işe sahip olmanın gerekliliğine inanıyor.

Gençlerin yüzde 65’i, hayatından memnun olduğunu belirtirken, bu oran iş arayan gençlerde yüzde 47 seviyesinde kalıyor ki bu da iş sahibi olmak ve memnuniyet arasında kurulan bağlantıyı doğruluyor.

“Gençler İçin Yeterli İş Fırsatı Yaratılamıyor”

Gençlerin yüzde 73’ü “Herhangi bir nedenle iş arasanız, kolaylıkla iş bulabilir misiniz sorusuna “zor olur” yanıtını veriyor.

Zorluğun en önemli nedeni olarak ise şartları uygun bir iş bulmak ya da işe girmek için referans bulmak değil de iş olanaklarının olmadığını belirtiyor, yeterli iş fırsatı yaratılamamasından şikayet ediyorlar.

“Maddi durumdan memnuniyette kayda değer bir azalma var”

Maddi durumundan memnun olan gençlerin oranı önceki araştırmalara göre büyük bir azalma gösteriyor; 2017’deki yüzde 61 düzeyinde olan memnuniyet oranı yüzde 47’ye düşmüş,

“Yeni Mezunlar İçin İstihdam Yaratılamıyor”

İş arayan gençlerin oranı 2019’a göre 5 puan yükselerek yüzde 18’e çıkmış.

“Gençler Hem Uzaktan Eğitime Hem De Evden Çalışmaya Sıcak Bakmıyor”

Çalışan gençlerin yüzde 69’u işyerinden çalışmayı tercih etmiş. Esnek çalışmayı tercih edenlerin oranı yüzde 23, uzaktan çalışma biçimlerini tercih ettiğini söyleyenlerin oranı ise yüzde 4…

Gençlerin yüzde 66’sı aldıkları eğitimden memnun olmadıklarını ifade ediyor.

Yüzde 73’ü yüz yüze eğitimi uzaktan eğitimden daha faydalı görüyor.

“Koronavirüs Salgınının Getirdiği Mali Yük”

Koronavirüs döneminde hane halkı geliri 3.000 TL ve altında olan gençlerin yaklaşık yarısı (yüzde 47) kira, elektrik, su gibi masraflarını karşılayamadıklarını belirtmiş.

Yaklaşık (yüzde 31’i bankadan kredi, tanıdıklardan borç almışlar.

Yüzde 26’sı Koronavirüs döneminde işini kaybetmiş.

“Gençler İçin Sosyal Hak ve Özgürlükler Mi Yoksa Kariyer Mi Ön Planda”

Başka bir ülkeye yerleşmeyi düşünen gençlerin oranı 2019’da %25 iken şimdi %31’e yükselmiş.

Sebep olarak yüzde 57 ile yurtdışında daha iyi iş olanaklarının bulunduğunu gösteriyorlar.

Kişisel özgürlük alanın yeterli olmayışından ötürü başka bir ülkeye yerleşmek isteyenlerin oranı da yüzde 7,5…

“Ev Gençleri Girişimciliği Kariyer Olarak Görüyor mu?”

2017’de gençlerin yüzde 63’ü kendi işini kurmak istediğini belirtirken, 2019 ve 2020’de bu oranın düştüğü ve çalışmaya katılan gençlerin yarısının girişimci olmak istediği görülüyor.

Gençlerin girişimci olma motivasyonlarındaki düşüşün sebepleri, ekonomideki dalgalanmalar ve ekonominin kötü gidişatının yarattığı güvensizlik ortamı…

Temel ihtiyaçlarını karşılamada bile ev ahalisine bağlı olan bu gençlerin sermayeye erişim yönünden bağımlı olmaları ve çekirdek ve yakın akraba harici herhangi bir networkün parçası olmayışları iş fikirlerini geliştirmelerinin ve sermayeye erişmelerinin önünde büyük engel teşkil etmektedir.

“Kurum İçi Girişimcilik Yükselişte”

Küresel ve Türkiye özelindeki ekonomik konjonktürün bir yansıması olarak, kurum içi girişimciliğin giderek yaygınlaştığı görülüyor.

Hali hazırda çalışan bireylerin yüzde 56’sının kendi işini kurmak istediğini belirtiyor oluşu ve ayrıca bu rakamın bir önceki rapora göre bu oranın yüzde 2 artış göstermesi çalışan bireylerin girişimcilik motivasyonlarının güçlenerek artığını gösteriyor.

“Z Kuşağı Ebeveynlerine Göre Kendisini Daha Şanlı Mı Yoksa Daha Şansız Mı Hissediyor?”

Gençlerin yüzde 44’ü kendilerini ebeveynlerinden daha şanslı hissederken, yüzde 26’sı daha şanssız hissediyor. Yüzde 27’lik bir kesim ise şans açısından kendisi ve ebeveynleri arasında bir fark görmediğini belirtmiş.

18-24 yaş grubundaki gençlerin neredeyse yarısı kendilerini ebeveynlerine kıyasla daha şanslı hissederken, bu oran 25-29 yaş grubunda yüzde 38’e düşüyor.

İki yaş grubu arasındaki temel farkın 25-29 yaş arası grubun önemli bir bölümünün eğitim hayatını tamamlamış ve istihdama katılmaya aday ya da çalışan bireylerden oluşmasından ileri geliyor.

Bu grup içerisindeki bireylerin iş bulmak ve çalıştıkları işten memnuniyetleri kendilerini şanslı ya da şansız hissetmelerinde belirleyici rol oynuyor.

“Z Kuşağı Cinsiyet Eşitliği ve Küresel Isınma Konularında Kendinden Önceki Kuşaklara Göre Daha Duyarlı”

Teknolojinin gelişiminin hiç olmadığı kadar hızlı ve zirve yaptığı bir dönemin içine doğmalarına ve büyük savaşlar ve yıkımlar görmemelerine rağmen Z kuşağının yüzde 56’sının kendisi ebeveynlerine göre şanslı hissetmiyor oluşunun altında işsizlik, aldıkları eğitimden duydukları memnuniyetsizlik ve tüm dünyayı ilgilendiren iklim krizi gibi sorunlar yattığı söylenebilir.

Bir diğer önemli husus ise Z Kuşağı’nın insan hakları, hayvan hakları, cinsiyet ayrımcılığı gibi konularda duyarlılığının diğer kuşaklara göre daha ön planda olduğudur.

Araştırmaya katılan Z Kuşağı’na mensup bireylerin yüzde 52’si kendisini çevre kirliliği ve küresel ısınma gibi konularda kendilerinden önceki kuşaklara oranla daha duyarlı buluyor.

Ayrıca, yine aynı toplamın içerisindeki yüzde 48’lik bir kesim yoksulluk, cinsiyet ayrımı, dışlanma vb. konularda kendi kuşağının önceki kuşaklara göre daha duyarlığı olduğunu savunuyor.

“Z Kuşağı Yerel ve Küresel Sorunlara Siyaset Üstü Bir Pencereden Bakıyor”

Araştırmaya katılan ve Z Kuşağı içindeki bireylerin yüzde 39’u kendi kuşaklarının diğer kuşaklara oranla siyaset ile daha fazla ilgilendiği belirtmiş.

Küresel ve yerel sorunlara diğer kuşaklara nazaran daha fazla duyarlılık gösteren ve önem yükleyen bu kuşağın, küresel ve yerel sorunları ideolojik yaklaşımlarla okumadıkları anlaşılıyor.

GENÇLİK NEREYE GİDİYOR DİYENLERE GENÇLERDEN CEVAP

Genç neslin yetişme tarzı ve alışkanlıklarına yönelik eleştirilere bir üniversite öğrencisinin verdiği cevap sosyal medyada paylaşım rekorları kırdı.

Gençlerin tarihini bilmediğinden ve sorumluluk duygusundan yoksun yetiştiğinden kaygı duyanlara seslenen üniversite öğrencisinin ders niteliğindeki mektubu;

“Ben 21 yaşında bir üniversite öğrencisiyim. Yazılarınızı fırsat buldukça okuyorum.

Yazılarınızda sık sık “Gençlik nereye gidiyor?” türünden yakınmalarınız oluyor? Gençlik derken herhâlde lise ve üniversite öğrencilerini kastediyorsunuz. Bu durumda ben de nereye gittiğini çok merak ettiğiniz o grubun bir üyesiyim.

Madem bu ülkede yaşayan insanları gençler ve yetişkinler olarak ikiye ayırdınız, ben de siz yetişkinlere bazı sorular sormak istiyorum.

Bir köşe yazarı olarak gençlerin nereye gittiğinden çok, yetişkinlerin nerede durduğuyla ilgilenmeniz gerekmiyor mu?

Ülkenin başını belaya sokan olayların başaktörleri genelde gençler mi, yoksa yetişkinler mi?

Bu ülkede yüz binlerce öğrenci tek bir soru fazla yapabilmek için dirsek çürütürken, birileri sınav sorularını ve sorularla birlikte gençlerin hayallerini çaldı ve geleceğimizi çürüttü. Bu soruları çalanlar lise öğrencileri miydi?

15 Temmuz’u planlayanlar kaçıncı sınıfa gidiyordu?

Milletin yüzüne baka baka yalan söyleyen siyasetçiler hangi üniversitede okuyor?

Sanatçı kimliğiyle her türlü ahlaksızlığı yapanlar ergen mi?

Din adamı sıfatıyla ekranlara çıkıp inancıma ve değerlerime küfredenler kaç yaşında?

Sinemada 7 yaş üstüne uygun olarak işaretlenmiş filmde bel üstüne çıkamayan yapımcılar kaç doğumlu?

Lütfen artık gençliğe laf söylemeyi bırakın da yetişkinlere bakın ve “Sizler bu ülkenin geleceğisiniz!” gibi klişe sloganlardan vazgeçin.

Çünkü sizler bu ülkenin bugünüsünüz. Siz yaşadığınız günü bile kurtaramazken, yarınları kurtarma işini niçin bize ihale ediyorsunuz?

Kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı, çarpık ilişkilerle dolu dizilere reyting rekoru kırdıran sizlersiniz. Kan damlayan, şiddet kusan senaryoları siz yazdırıyorsunuz.

Evlilik gibi kutsal bir müesseseyi, evlilik programlarında virane bir gecekonduya dönüştüren yine sizsiniz.

Youtube fenomenlerini seyrediyoruz diye ağlaşıyorsunuz. Ama o fenomenlere film çektirip parayı götüren sizlersiniz.

Siz gece kulüplerinde kavga eden futbolcuları el üstünde tutarken, okul koridorlarında kavga eden öğrencileri disipline gönderemezsiniz.

Bir yandan her türlü rezilliği özgürlük olarak sunan, cinsiyetsiz bir toplum özlemiyle yanıp tutuşan yazarların kitaplarını okurken, bir yandan ailenin öneminden bahsedemezsiniz.

Yetişkinler para hırsıyla sürekli inşaat yaparak şehri betona boğarken, gençlerden geleceği inşa etmelerini bekleyemezsiniz.

Alttan bir sürü dersiniz var, bize üst perdeden ahlak dersi veriyorsunuz!

Size bir şey söyleyeyim mi? Yeni nesil pırıl pırıl. Hiçbir sıkıntı yok. Asıl sıkıntı, yeni nesle eski nesilleri unutturan yetişkinlerde.

Son iki yılda kaç tane Türk filmi çekilmiş ve geçmişimizi anlatıyor. Kitapçıların çok satanlar rafındaki kitaplardan kaç tanesi gençlere ecdadını sevdirmek için yazılmış acaba?

Siz dedelerinizin emanetine sahip çıksaydınız, biz de yarınları emanet olarak kabul ederdik belki. Ama şu durumda hiç emanet alacak durumumuz yok! Kusura bakmayın!

Geçmişini unutturduğunuz bir nesle, gelecekten ödev veremezsiniz!

Bu yüzden aranızda, “Yeni nesil şöyle, yeni nesil böyle!” diye konuşup durmayı bırakın!

Senin yaşında Fatih İstanbul’u fethetmişti!” diyerek demagoji de yapmayın! Evet, 21 yaşındayım. Ama Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta değilim.

Çünkü benim babam II. Murad değil, hocam da Akşemseddin değil.

Zaten İstanbul da artık Fatih’in fethettiği İstanbul değil.”

ATATÜRK’TEN GENÇLERE

Büyük olmak için hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın, memleket için hakiki mefkûre ne ise onu görecek, hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır; herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır;

Fakat sen buna mütehammil olacaksın; önüne nihayetsiz manialar yıkacaklardır. Kendini büyük değil, küçük, zayıf, vasıtasız, hiç telakki ederek, kimseden yardım gelmeyeceğine kani olarak bu maniaları aşacaksın. Bundan sonra da sana büyüksün derlerse, bunu söyleyenlere güleceksin.

Batı senden, Türk'ten çok geriydi. Manada, fikirde, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk Çocuğu, o kabahat da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur.

Gençler! Cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.