Dünyanın hiçbir aklı başında, çağdaş, gelişmiş sosyal hukuk devletinde, din üzerinden siyaset yapılmaz.

Bu tür ülkelerde, ‘bizi seçmezseniz ezan susar, camiler ahır olur, Mekke düşer‘ cinsi nutuklar atılmaz.

Atılırsa o ülkelerin halkı size bir taraflarıyla gülerler.

Bu tür ülkelerde yönetenler ve yönetime talip olanlar düşman siyaseti yapmaz, bir gece ansızın geliriz, Şam’da Cuma namazı kılacağız demezler.

Derlerse de bir karşılığı yoktur, olmaz, olamaz…

Bu tür ülkelerde, içeride veya dışarıda bir ‘düşman’ peyda edilip, yerel ya da genel siyaset o düşmanlık üzerine inşa edilmez.

Dini veya milli hamaset üzerine siyaset yapmak ve bu siyaset şekli ile o ülkenin asıl problemlerinin üstünü örtmek ancak bize ve bizim gibi Ortadoğulu kalmakta ısrar eden ülkeler için geçerlidir.

En güncel örneğini gündemdeki Hamas/İsrail savaşı üzerinden verelim.

Hamas’ın, bir konser basarak sivil halka saldırması aklı başında ve insani bir davranış değildi. Yerli ve milli bir hedefe hizmet etmesi de mümkün değildi.

Bakın bütün uzmanlar, bunun bir intihar saldırısı bile olmadığını, kesinlikle İsrail’e ve İsrail’in hedeflerine hizmet etme amaçlı olduğunu söylüyorlar.

Nitekim bu saldırı ile Hamas kendi yandaşlarını ve uluslararası destekçilerini tahkim ve kendini de tatmin etmekle yetinirken, İsrail’e de uluslararası kamuoyunun da desteğini alarak Filistinlileri katletme hakkı tanımış oldu.

Netanyahu bir yandan sınırlarını genişletirken öbür yandan da koltuğunu sağlama aldı.

Sadece Netanyahu değil elbet, 35 bine yakın, çoğu çocuk, kadın ve yaşlı Filistinlinin kanı üzerinden siyaset yapan pek çok lider de bu hamaset fırsatını kaçırmayarak siyasi geleceklerini garantiye aldılar.

Son olarak İran’ın İsrail’e uzaktan saldırısı üzerinden değerlendirmeye devam edelim.

Bir kere, havlayan köpek ısırmaz deyiminden yola çıkarsak, bir ülke düşmanına böyle davulla zurnayla bir saldırı yapmaz.

Saldırı dediğin anidir, baskındır…

Aksinin stratejik anlamı, düşmanı perişan etme ve savaş kazanmakla alakası yoktur.

İran günlerce İsrail’i uyarması korkutmaya veya caydırmaya değil, uyarmaya matuftu.

İran’ın saldırı amacı da öyle İsrail’i perişan etme amaçlı değil, konsolosluğuna yapılan baskınla içte ve dışta çizilen karizmasını kurtarmak, hükümete yönelik kamuoyunu baskısından bir süreliğine de olsa kurtulmak amaçlıydı.

Nitekim yüzlerce dron, İHA, SİHA roket yağdırdı ama sonuçta sözde düşmana insani, maddi ve askeri hiçbir kayıp yaşatmadı.

Halkı aç ve perişan olan İran’ın ekonomik kaybı da cabası…

Gerçi o halkın bir kısmı, bu saldırı üzerine ‘soğan ekmek yeriz, İbrahim Reisi’yi yedirmeyiz’ düşüncesine kapıldılarsa da, çoğunluk oynanan tiyatronun farkında…

İran’ın bu girişimden sonraki tavrına bakın. İç politikada zafer kazanmış pozu veriliyor ama beyanlarına bakılınca dışarıya yönelik son derece tedirgin oldukları ne kadar da belli.

İran’ın açıklamalarına bakın;

Operasyon başarıyla tamamlandı. Biz bu operasyonu tam bir sonuç olarak görüyoruz ve operasyonun devamına yönelik bir düşüncemiz yok.”

Nasıl yani? Neyi başardınız? Bir çocuk dışında kaç tane Yahudi yaraladınız veya öldürdünüz? Kaç asker, kaç askeri tesise zarar verdiniz? Sıfır…

Ve ‘operasyonun devamına yönelik bir düşüncemiz yok’ sözleri? Biz iç politikada sıkıştık, böyle bir halt ettik, şimdilik de karşılığını aldık, bize yetti anlamına gelmiyor mu?

Peki Netanyahu tarafı? Bir kayıpları var mı? Yok. Aksine pek çok dünya devletini ve kamuoyunu tekrar arkasına aldı.

Adam resmen bir zafer daha kazandı yahu!

Nitekim ABD Başkanı Biden’in, İsrail Başbakanı Netanyahu'ya “Bir zafer elde ettin. Fazlasını zorlama” demesi bundan değil mi?

Bu konuşmalardan hareket edecek olursak, İran’ın sonuçtan memnun olduğu anlaşılıyor. ABD de İsrail’in zafer kazandığını söylüyor. Netanyahu, Gazze’de giriştiği soykırımın ikinci plana düşmesinden, ABD ve İngiltere’nin tam desteğini sağlamaktan, şimdilik koltuğunu kurtarmış olmaktan memnun...

Bir yandan sözde İsrail karşıtı görünüp, nutuklar atıp halkı galeyana getiren ama öbür yandan savaş bahane İsrail ile ticaretini katlayan ülkeler(!) memnun.

Neticede İran memnun, İsrail memnun, ABD memnun ise kaybeden kim?

Kaybeden Filistinliler...

İşte İsrail, Gazze’yi bombalamaya ve sivilleri öldürmeye devam ediyor ama artık pek kimse konuşmuyor, maalesef...