Sevgili okurlar,
Türkiye, zor günlerden geçiyor!..
Bu zor gönlerde, çok önemli milli bayramımızın yıldönümünü kutlayacağız..
Kısacası, 23 Nisan 1920 Tarihinde temelleri atılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin(TBMM), işlevi, 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet'in ilanı ile farklı bir dönemin başlamasına vesile olmuştur..
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, İstiklal Mücadelesini başlatanları, zafere ulaştıranları, yurttan düşmanı temizleyenleri, çağdaş, laik, müreffeh, modern bir “Türk Toplumu” için elini taşın altına koyanlara ve bugünleri bizlere armağan edenlere minnet ve şükran borçlu olduğumuzu, asla unutmamalıyız..
Türkiye Cumhuriyeti Devlet kolay kurulmamıştır..
Bunu anlamak için tarihi bilgiler bile yetersiz kalır..
Düşman çizmesinin bastığı topraklardaki feryadı, hüznü, acıyı, korku ve dehşeti iyi anlamak, anlatmak gerekir..
Dünü yaşayanların, bu büyük destansı mücadeleyi yapanların evlatları olarak, omuzlarımızdaki yükün ağırlığını, hepimiz idrak etmeliyiz..
Eğer bir Millet, tarihi şuurundan, bilincinden, gerçeklerden, yani dünden bihabersiz ise, o toplumun geleceği olmaz..
“Kendi çıkarlarını, siyasi ikbalini, işgal ettiği koltuğun gücünü, milletin üstünde tutanlar, bunu fırsata çevirenler, fakir-fukaranın hak ve hukukunu ihlal edenler, umursamayanlar, bir eli yağda, bir eli balda olanlarla, bir ülkenin himayesine girenler, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün hedef gösterdiği “Çağdaş Medeniyetler Seviyesine” Türkiye'yi asla ulaştıramazlar..
Bu millet bağrından Mustafa Kemal Atatürk'ü, İsmet Paşa'yı(İnönü), Kazım Karabekir'i, Fevzi Paşa(Çakmak), Ali Fuat Cebesoy ve nice kahramanı çıkarrmışsa, bu günde o yiğitlerin ardından, vatan için, bayrak için, millet icin, gelecek için ölüme gideceklerin varlığını iyi bilmemiz gerekir..
Yunanlıların İzmir'e, İngilizlerin İstanbul'a, İtalyanların Antalya, Fransızların Gaziantep ve Kahraman Maraş yöresine çıktığı, Rusların, bir Ermeni ve Kürt devleti için tetikte beklediği yıllarda yazılan bu destansı mücadeleyi, her Türk evladı, kendi evlatlarına öğretmek,anlatmak ile yükümlüdür..
Bu dava, “İki ayyaş” ile özetlenemez!?..
Kimse'de, “İyi ki Yunan kazansaydı” diyerek, bu büyük mücadeleye, bu büyük mücadelenin kahramanlarına ahlaksızca saldıramaz, laf söyleyemez!..
Siyasetçiler, üzerlerine aldıkları “vekalettin” anlamını çok iyi bilmeli ve ona göre hareket etmelidirler..
“Ben seçilmişim”diyerek, bu millet siyasilere,” her istediğini yap, her önüne çıkanı devir, taş üstünde taş bırakma, ülkenin altını üstüne getir, hazinesini boşalt, kozmik odalarına gir, tarikat ve şeyhlere yol ver, kendine görkemli saraylar yap, bal sütü kaymak ile beslen, har vur, harman savur, oraya köprü, beriye tunel, şuraya havaalanı, karşıya kanal, ormanları talan, yaylaları, fabrikaları sat savur, imtiyazlı işadamlarını koru, senden olmayanlara eza-ceza..”diye görev vermedi ve millete de “askıda ekmek, keyif çayı” öyle mi?
Bunları Cumhuriyet'in ilanının 97.Yıldönümünde yazmanın üzüntüsü içinde olduğumu buradan belirtmek isterim..

Biz siyasilere, “ülkeyi iyi yönetin, hakkı, hukuku gözetin, adaleti tecelli ettirin, fakiri, fukarayı unutmayın, gençlere gelecek sağlayın ve ülkemizi çağdaş, modern dünya ile uyumlu, barışık bir durumda yarıştırın” diye görevler verdik..
Cumhuriyet'in ana temel unsuru, “ Türkiye Cumhuriyeti Laik, Sosyal bir Hukuk Devletidir” tanımından uzaklaşarak, “Parlamenter Sestemi” öteleyerek, bir kümeye, bir zümreye, bir gruba “ Cumhurbaşkanlığı Sistemi “ adı altında imtiyazlı haklar sağlamak neyin nesidir?
Ne oldu, nereden nereye geldik?
“Olağanüstü Hal” şartlarında dayatılan bu sistemden biran önce kurtulmanın yollarını bulmak, araştırmak, birliktelik yapmak siyasilerin görevidir..
İşte gördük ki Türkiye, daha kötüye doğru yol alıyor!
Bundan daha kötüsü ne olabilir?..
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün,” Yurtta barış, dünyada barış” anlayışı rafa kaldırılmış, bugün çevremizdeki tüm devletler ile ihtilaflı hale düşmemizin müsebbi kimlerdir?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne,” Müslüman” ülke değidiğimiz ülkelerin “ambargoları” söz konusuyken, ülke olarak, Fransa'nın tüm ürünlerine “boykot” ilan etmemizin altında, hangi siyasi gerekçeler yatmaktadır?
Yani,Türkiye, 97 Yıl sonra buraya mı gelecekti?
Biri çıkıp anlatsın ve milyonları ikna etsin?
Türk Lirası'nın, hergün karşımızda buz gibi eridğini gören tüm vatan evlatlarının, ”açız” söylemlerini dikkate almayanlar, yeni “euro ve dolar zengini” yaratanların ülkeye verdiği zararı görmeyenlere ne demeli?
Bir ülkenin insanı “açız” diye ülkenin Cumhurbaşkanına sesleniyorsa, orada bir “abartı” değil, bir “gerçek” vardır..
Elbette bu sesi sırça köşkte oturanlar, halkın sorunlarına kayıtsız olanlar anlayamaz!
Yukarıda söylediğim gibi, Türkiye zor günlerden geçiyor!..
Bu günler elbette,” birlik, beraberlik ve dirlikte” buluşacağımız günlerdir..

Suriye ve Irak bataklığında bizi nelerin beklediğini hala bilmiyoruz..
Kıbrıs bağlamında, Doğu Akdeniz, yani “Mavi Vatan” dediğimiz mavi sulardaki durum hala berrak değil..
Libya'da yaptığımız ittifakın geleceği konusunda, kim ne söyleyebilir ki?
Ege'de Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi ile bu hasmane tutum, daha ne kadar devam edecektir?
Avrupa Birliği'ne üyelik için çıktığımız yolda, neden çark edildiğini bilen varmıdır?
Karadeniz kara suları içinde yer alan, Ukrayna, Kırım, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan ile beraberindeki sorunları nasıl aşacağız?
İran ile bir öyle, bir böyle “limoni “ olan sorunlarımızı nereye koyacağız?
Amerika'nın, Türkiye'den elini çekmemesi ve ülkenin iç barışını tehdit etmesi ve son olarak Fransa, Suudi Arabistan ve Mısır ile yaşadığımız sorunların üstesinden nasıl geleceğiz?
Anlatmak istediğim elbette şudur:
Türkiye zordadır, Türkiye'yi zor günler beklemektedir!
Bütün bunlara rağmen, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıldönümü olan bu 97.Yılda Sakarya Valisi Vali Çetin Oktay Kaldırım'ın Bizim Sakarya Gazetesi'nde yer alan “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama mesajı » beni gelecek için umutlantırmıştır.;
"Saygıdeğer Sakaryalı Hemşehrilerim; Demokratik idarenin tam ve mükemmel bir ifadesi olan, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan, erdemli, faziletli insanlar yetiştiren aynı zamanda halkın müreffeh olmasını, gelişimini ve üstün değerlerle donatılmasını sağlayan Cumhuriyetimizin 97’inci kuruluş yıldönümünü kutlamanın gururu içerisindeyiz.
Milli egemenlik çatısı altında; ırk, din, dil ve cemiyet farkı gözetmeksizin idare edilenlerle, idare edenleri demokrasi çizgisinde buluşturan Cumhuriyet, milletin kendi egemenliğini kullandığı Devlet yapısıdır.
Türk Milleti olarak bu idareye çok büyük zorluklardan sonra kavuştuk. Vatan toprakları üzerinde oynanan iç ve dış tehditlere karşı omuz, omuza vererek tarihin az şahit olduğu bir Kurtuluş Savaşı başlattık ve tarihimize yaraşır bir mücadele örneği vererek, Cumhuriyeti kurduk. Bugün yıl dönümünü kutladığımız Cumhuriyetimizin simgesi olan 2ay yıldızlı bayrağımız », rengini bağımsızlık ve hürriyetimiz uğruna can vermiş kahraman şehitlerimizin kanından almaktadır.
Bizler bu anlamlı günde, vatanın bağımsızlığı için gözlerini kırpmadan canlarını verenleri hiçbir zaman unutmayacağız.
Cumhuriyetimizin 100. yılında belirtilen hedeflere ulaşmak ve ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak için, canla başla çalışacağız ve aldığımız görevi, layıkıyla yerine gtirmenin gayreti içinde olacağız.. »
Mesajın tamamını Bizim Sakarya Gazetesi'nde bulabilirsiniz..
Biz siyasilerden, ülkeyi yöneten bürokratlardan, memurlardan bunu bekliyoruz..
Bu ise, Cumhuriyet'e sadakattir..
Cumhuriyet;Ulusun, egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimi.
Bu millet vekalet verdiklerine, “saltanat sürün, sefasını görün, ülkenin zenginliklerini istediğiniz gibi kullanın” diye değil, “ülkeyi adil, eşit, tarafsız yönetin” diye görev verdi..
Bizlerde lütfen, görev verdiklerimizi denetleyelim, yanlış yapanlara, yanlışlarını hatırlatalım, anayasal haklarımızı kullanalım, ülkenin, milletin selemeti için üzerimize düşeni yapalım..
Bize karşı olanlara, fitne fesat tohumu ekenlere, ülke yönetimini ele geçirmek isteyen işbirlikçilere karşı iri,diri ve bir olalım..
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük eserim dediği Cumhuriyet'e sahip çıkalım!
O Cumhuriyet ki, fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirir..
Gelecek Cumhuriyettir..
Yaşasın Cumhuriyet!
Yaşasın Atatürk Türkiyesi!
Yusuf Cinal/Brüksel, 27 Ekim 2020