Dün dediğim gibi, ortaya program koyamayan, koyduklarını da uygulayamayan iktidar kanadı, muhalefetin eylem programlarına ‘Eski Türkiye özlemi’, Vesayet rejimini geri getirmek niyetindeler’, ‘Karanlık güçleri yeniden diriltilecekler’ babından yükleniyorlar.

Yüklenmekle eleştirmek, eleştirmekle ortaya bir görüş koymak çok farklıdır oysa…

Nitekim iktidar kanadının söylemlerinde eleştiri ve karşı tez yok. Sadece hamaset ve hakaret var.

Küçük Ortak diyor ki;

“Zillet ittifakının Anayasa değişiklik önerisi tarihi geriye sarmak, akıntıya karşı kürek çekmek, devletin temellerine dinamit yerleştirmek, güçlenen Türkiye’ye pranga vurmak, milletin takdir ve tercihine kara çalmaktır. Zillet ittifakı Türkiye’nin çivisini çıkarmak için zehirli önerilerini sıralamış, esas itibariyle de geçmişin tezahüründen başka hiçbir şey söyleyememiştir. Ülkemizin hızını kesmek için bariyer oluşturan, barikat diken, hendek açan, siper kazan zillet ittifakının hevesi kursağında kalacak, yayından çıkan ok bir daha sadağına girmeyecektir (…) Zillet ittifakının akıl hocası HDP’dir, PKK’dır, terör yedekleridir.”

Allah Allah! Nereden çıkarıyorsun bunlar? İzah et, bilelim, bu hainlere hadlerini bildirelim.

Ama izaha gerek yok ki, ‘o ne dediyse odur’ diye geçiştirecek birileri var nasıl olsa…

Olup biten şu oysa; 6’lı masa topluma mevcut Anayasa’da tadilat anlamında bir öneri sunuyor sadece…

Yani iktidar kanadının ‘Cumhurbaşkanı Anayasa’ya uymuyorsa Anayasa’yı Cumhurbaşkanı’na uyduralım’ gerekçesiyle değiştirdiği Anayasa’da tadilat istiyor. İstedikleri de at değil, deve değil; Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’ya kayıtsız şartsız uyması için Anayasa’da değişiklik öneriyorlar.

Galiba öfkeleri de bunun. Bu keyfi yönetimden Anayasal yönetime geçeceğiz diye ödleri kopuyor.

Hem niye sinirleniyorsunuz ki, nihayetinde sık sık ferasetine güvendiğiniz seçmene sorulacak değil mi? Hani siz milletin üzerinde başka bir güç tanımazdınız?

Seçmen bakar, önünde iki yol var: Ya tek adam yönetimine oylarıyla destek verecekler ya da değişmesi için muhalefeti destekleyecek, yani tercihini yapacak!

Neyse… 6’lı Masa Anayasa taslağı hazırladı. Birbirine benzemez altı partinin ortak çalışması başlı başına değerli. Beğenilir, beğenilmez ama karşı çıkan hamasetle, hakaretle değil, bilimin ışığında, sosyolojinin yol göstericiliğinde, siyasetin kuralları içinde sözünü söylemeli.

Olaya fanatik taraftar gözüyle bakmayanlara göre gayet özgürlükçü ve oldukça demokratik bir anayasa paketi bu.

Türkiye’nin yeniden demokratik, laik, sosyal hukuk devleti niteliklerinin hayata geçirilmesi için gerekli olan hükümleri ve yaklaşımı içeriyor.

Bence de henüz aklını kiraya vermeyenler için de altı partiden yetkin hukukçuların hazırladığı anayasa önerisi adeta Türkiye’nin kurtuluş reçetesi ve  21. yüzyıl değerlerini yakalamış bir metin.

Ve en önemlisi yeni anayasayı insan onuruna dayandırması yani insan temelli olması…

Diyor ki;

“İnsan onuru, temel hak ve hürriyetlerin niteliği ve bütünlüğü

Madde 12 – İnsan onuru dokunulmazdır ve anayasal düzenin temelidir. Devlet, insan onuruna saygı göstermek ve onu korumakla yükümlüdür. Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler bir bütündür, birbirini tamamlar ve yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlar. Devlet, temel hak ve hürriyetlerden herkesin etkili biçimde yararlanmasını sağlayacak her türlü düzenlemeyi yapmak, tedbiri almak ve ihlalini önlemekle yükümlüdür.”

Metin madde gerekçesini de şöyle açıklıyor:

“Anayasamızın 12. maddesinin başlığı ‘İnsan onuru, temel hak ve hürriyetlerin niteliği ve bütünlüğü’ şeklinde değiştirilmiştir. Böylece Anayasamızın insan onurunu esas alan bir bakış açısı kazanması sağlanmıştır. Bu değişiklikle yasama, yürütme ve yargı organlarıyla bütün idarî makamların, anayasal görevlerini yerine getirirken ve yetkilerini kullanırken insan onurunu esas almaları amaçlanmıştır.”

Bu anlayışı tamamlayan bir diğer değişiklik de Anayasa’nın İkinci Kısmının başlığının değiştirilmesidir.

Muhalefetin başlık önerisi şöyle:

“Anayasamızın ikinci kısmının başlığı, ‘Temel Haklar ve Ödevler’ şeklindeydi. Buradaki ‘ödev’ kelimesi çıkarılmış; yerine ‘hürriyetler’ kelimesi getirilmiştir. Bu değişiklik, Anayasamıza daha hürriyetçi bir felsefe kazandırmayı amaçlamaktadır. Çünkü hürriyetlerin ödev kavramıyla sınırlanması, otoriter bir anayasacılık anlayışının eseridir.”

Türkiye’nin 150 yıllık anayasacılık süreci hiçbir zaman insan odaklı olmamıştır. Mevcut anayasada “insan haklarına saygılı” ifadesi yer alsa da uygulama devlet öncelikli olmuştur.

Devlet vatandaşa hizmet için değil vatandaş devlete hizmet için vardır.

Türkiye’de özellikle darbe dönemlerinde ve sonrasında “insanları devlet karşısında hizaya getirmek için “işkence ve kötü muamele” hiç eksik olmamıştır.

Bugünkü iktidar da insan onuru ve haklarını dikkate almadan ülkeyi istediği gibi yönetmedi mi?

Anayasal hakların kullanılmasına kolluk kuvvetlerini kullanarak engel olmadı mı?

Mesela kadın haklarını savunmak için yürüyen kadınları, gençleri, üniversite öğrencilerini yerlerde sürüklenmedi mi?

Öğretmen hakları için toplananlar aynı şiddetle dağıtılmadı mı?

Bırakın onu bunu baro başkanlarına bile aynı şiddet uygulanmadı mı?

Sırf bu nedenle Altılı masanın anayasa değişiklik önerisinin “insan onuruna” dayandırılması çok önemli, bugüne kadar uygulanan yaklaşımı tersine çevirecek çok ileri bir adımdır.

“Önce insan” diyebilmenin değeri bilinmeli ve desteklenmelidir.

En azından ben sonuna kadar destekliyorum…