DÜNYA ve Türkiye böylesine yoğun bir gündemle karşı karşıya gelmedi. Geldiyse bile, belki çok eski yıllarda mesela 2.Dünya Savaşı’nda ya da daha öncesinde…

Bir yanda savaşlar alabildiğine devam ediyor…

Öte yanda, günlük siyaset…

Ve akabinde yerel seçim hesapları…

Yani tam anlamıyla, at izi, it izine karıştı diyebiliriz…

Dünya henüz Rusya ile Ukrayna arasında bir yıldan fazla bir süredir süregelen savaşı durduramamışken, biryandan da Gazze’de, Filistin ile İsrail arasındaki savaşa odaklandı…

Aslında iki savaşta da insanlar, ya da devletler birbirlerini kıyasıya boğazlıyor…

Ne Birlemiş Milletler ne NATO ne Güvenlik Konseyi…

Hak getire… Bütün bu teşkilatların sesini, aldığı kararları takan yok!

Herkes bildiğini okuyor…

 Cephelerde insanlık can çekişiyor…

Tüm İsrail güçleri, küçük bir alana sıkışmış olan 2 milyonun üzerindeki Gazze halkını 3 haftadır yoğun bir bombardıman altında tutuyor… Şimdiye kadar ölen kadınların sayısı 2 bine yaklaşırken, masum ve daha savaşın ne olduğunu anlamayacak yaştaki çocukların sayısı da bine yaklaştı.

Bu ölümlerin hesabını İsrail nasıl ve ne zaman verecek?

FİLİSTİNİN YAŞAMA HAKKI YOK MU?

Biliyorsunuz, 1948’de hiç yoktan Filistin topraklarında bir İsrail devleti kuruldu. O tarihten bu yana da Filistin halkı çeşitli cephelerde, şehirlerde, caddelerde ve sokaklarda topraklarını geri almak için büyük çaba sarf ediyor…

Filistinli çocuklar, sapan ile mücadele ederken, İsrail askerleri, masum halkı kurşun yağmuruna tutuyor…

Birleşmiş Milletler, İsrail’in 1967 sınırlarına dönmesi için defalarca karar aldı.

Ama ipleyen kim?

İsrail bildiğini okuyor! Yayılmacı ve istilacı politikasıyla, toprağına toprak katıyor, Filistin halkını da giderayak Gazze’ye, oradan da Güney’deki çöllere sürmek istiyor…

Ve Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya, Belçika ve birçok Avrupa ülkesi açık bir şekilde İsrail’in yanında saf tutarken, başta Türkiye olmak üzere, Rusya, Çin ve tabii ki İran da Filistin halkından yana tavır koyuyor…

Ve dünya da böylece iki büyük gruba ayrılıyor…

Savaş, her gün biraz daha derin boyut kazanırken, milletler arasındaki ayrılık da derinleşiyor! Ünlü kahinlerin de belirttiği gibi 3.Dünya Savaşı bu bölgede mi olacak! Doğrusu düşünmek bile ürkütücü!

İsrail’in Gazze’de kullandığı bombaların toplam gücünün, Amerika’nın Nagazaki ve Hiroşima’ya attığı atom bombalarına eşdeğer olduğu söyleniyor…

Facianın büyüklüğüne bakar mısınız?

CHP’DEKİ DOĞUN SANCILARI

Biliyorsunuz, Kasım ayının ilk haftasında CHP Genel Kurulu var… Genel kurulda, Gelenekçiler’le Değişimciler ya da Yenilikçiler yarışacak…

Bu arada transfer görüşmeleri, dedikodular, belden aşağıya vurmalar gırla gidiyor…

CHP’de iki ana akım var…

Birinde Kemal Kılıçtaroğlu ve Gelenekçiler

Diğerinde ise Özgür Özel ve Değişimciler

Genel Başkan kim olacaksa, elini çabuk tutmalı ve partideki farklı sesleri, dedikoduları ve kırgınlıkları bir an önce ortadan kaldırmalı…

Erken toparlanıp önlerine bakamazlarsa, yeni yılın ilk aylarındaki Yerel Seçimlerde hüsran da kaçınılmaz olur…

En başta bu çok başlılıktan İstanbul ve Ankara büyük darbe alır…

Bizden hatırlatması…

TOGO KULELERİ’NDE NE İŞİN VAR?

Hatırlarsanız, bir önceki haftanın en çok konuşulanları arasında Meral Akşener ve yakın kurmayları ile Sinan Aygün’ün, Togo Kuleleri’nde bir yemek toplantısı vardı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, seçim sonrası gemileri yakmış, partisine ayrı bir rota belirlemişti…

İşin özeti, yerel seçimlere 81 ilde kendi adayı ile yarışacaktı…

Durduk yerde gündeme gelen bu yemeğin ne esprisi var, anlamış değilim…

Sen Meral Akşener olarak, bir ülkücü kökenden gelen Mansur Yavaş’ı ve Ekrem İmamoğlu’nu daha dün Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak lanse ettirmiştin…

Ankara’da Mansur Yavaş ile, Sinan Aygün mahkemelik… Daha doğrusu Ankara Büyükşehir Belediyesi, ruhsatsız yapılanma nedeniyle Toto Kuleleri ve Sinan Aygün hakkında dava açmıştı…

Şimdi bu yemek de neyin nesi oluyor?

Sormak lazım; Meral Akşener, Sinan Aygün’le hem de davalı Togo Kuleleri’nde görüşecek acaba kimin değirmenine su taşıyor?

Akşener daha önce 24 saatliğine Altılı Masa’yı devirdi, tekrar geri döndü… Aslında Akşener, bu hareketiyle hem partisinin hem de kendi ayağına kurşun sıkmış oldu.

Seçimler öncesi 15-16’larda gösterilen İYİ Parti, %10 barajının bile altında kaldı…

Şimdi de yanlış bir rota çizen İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, bu gidişle yalnızca kendisini değil, erimekte olan İYİ Parti’yi de bitirecek!

Dost acı söyler…

100. YILA YAKIŞACAK BİR KUTLAMA OLSUN

TRT baştan niyetini göstermiş… İsrail-Gazze savaşını bahane ederek 100. Yıl kutlamalarını erteleyeceğini duyurdu…

Evet, ortalıkta haksız bir savaş var… İnsanlık dramı ve soykırım yaşanıyor…

Bunların hepsi doğru… Lakin bir doğru daha var ki, o da bizim Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş Yıldönümüne ulaşması…

Türk Milleti için büyük bir değişimi, bağımsız, hür bir Devlet olabilmeyi simgeleyen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ne cihetle olursa olsun ertelenmemeli…

Çünkü bu bizim davamız… Çünkü bu yalnızca bizim değil Türk dünyasının davasıdır…

Bu bayramlar olmasaydı…

Bu mücadele verilmeseydi…

Yüzbinlerce insanımız bu vatan için cephelerde şehit düşmeseydi…

Şimdi biz de tıpkı Gazze gibi bir terör ülkesinin bombardımanı altında yaşamaya çalışacaktık…

Sen 100. Yılı nasıl görmezden gelirsin?

Bu görkemli Cumhuriyetin 100. Yılını ertelemekte hangi mantık, hangi yarar görürsün…

Biri anlatsın da biz de bilelim…

******************

ANLAMLI SÖZ

“Cumhuriyet, demokratik idarenin tam ve mükemmel bir ifadesidir. Bu rejim, halkın gelişimini ve yükselişini sağlayan, onlardan esirlik, soysuzluk, dalkavukluk hislerini uzaklaştıran bir yoldur.”

 (Mustafa Kemal Atatürk)

****************