SON iki yazımda “Göç Katar Katar!” başlığını kullanmıştım. Ülkemizde son 30 yılda maruz bırakılan göç dalgalanmalarını, nüfus kaydırmalarını ve bu ülkenin öz be öz evlatlarının büyük bir çaresizlik içinde çareyi yurt dışına çıkmakta bulma çabalarından bahsetmiştim.

Ülkemiz yalnızca bir göç dalgasına maruz değil, aynı zamanda büyük bir kültür erozyonuna uğramış durumda…

Burası Türkiye… Anadolu’nun kadim toprakları… Ve biz Türkler, 7. Ve 8. Yüzyıllarda Müslümanlığı kabul etmiş bir milletiz… ve özellikle Selçuklu Türkleri, Asr-ı Saadet’in yaşamını, yani Kur’an-ı Kerim ile onun muazzez Peygamberi Hazreti Muhammed’in öğretilerini çok iyi yaşamıştır…

İşte Ahmet Yesevi’ler, Yunus Emre’ler, Mevlana’lar, Taptuk Emre’ler, Pir Sultan Abdal’lar, bu “has” inancın ürünü, en öz temsilcisi…

Fakat gelin görün ki, asırlar sonra bu topraklara tamamen bir Arap kültürü hâkim olmuş…

Diyanetimiz ve Milli Eğitimimiz maalesef tarikatların ve çeşitli camiaların tahakkümü altında… Bizlere, İslamiyet’i yücelten Türklerin değil de Arap kültürünü empoze etmeye çalışıyorlar…

CAMİLERİMİZ, SİYASETİN MERKEZİ OLDU!

Ne yazık ki, siyaset ve güncel politikalar sonunda camilere kadar ulaştı… Oysa ki bu mabetlerde her partiden, her görüşten insanlar ibadet yapıyor… Diyanet ise, Arap kültürünün yanı sıra, ülkeyi yöneten en büyük partinin AK Parti sözcülüğünü yapıyor…

Ve üstelik, 220 binin üzerindeki bir Diyanet ordusuyla…

Ve üstelik, ülkeyi bir ağ gibi sarmalayan tarikat yapılanmasıyla…

İslamiyet renkten renge giriyor… Herkesin Müslümanlığı farklı… Bir hocanın dediği, bir başkasının dediğini tutmuyor!

DİNİMİZ ÇİRKİNLİĞİ YASAKLAMIYOR MU?

Oysa ki, İslamiyet tek… O da son kitap Kuran-ı Kerim ve son Peygamber Hazreti Muhammed’in 23 yıllık peygamberlik dönemindeki uygulamaları…

Maalesef ki bizim hacı ve hocalarımız burayı değil de tarikat yapılanmalarının peşine düşmüş, onların çekim gücü içinde demleniyor…

Ve hiçbir tarikat da bir başka tarikatın çizgisini beğenmiyor, “En doğrusu, bizim görüşümüz” diye genç dimağlara eğitim veriyor!

Ve hiçbir tarikat Cumhuriyet ilke ve inkılaplarına, bu ülkenin kurucularına, şehitlerine ve gazilerine saygı duymuyor!

İnsanlar çaresiz…

Çalma, çırpma bizde…

Adam öldürme bizde…

Gasp bizde…

Tecavüz ve çocuk suistimali bizde…

Enses ilişkiler ve ahlaksızlığın her bir türlüsü bizde…

Aldatan esnaf, sahtekâr tüccar bizde…

Ceza evleri dolup taşıyor… Yeni ceza evleri inşa ediliyor…

GENÇLER NİÇİN ATEİST BİR DÜŞÜNÜN!

Peki bu diyanet ve onlarca, yüzlerce tarikat ne işe yarıyor… Biri bize de çıkıp izah etsin…

İşte onun için genç nesil ateist ve deist…

Diyorlar ki, “Ağzına, Allah, Kur’an, Muhammed kelimelerini pelesenk edenler, en çok çalıyor, en çok öldürüyor, en çok haram yiyor… Öyleyse ben neden Müslüman olayım?”

Bu olumsuz şartlara ve psikolojik bir ruh haline sıkışmış olan Türk Gençliği ne yapacak? Onlara, yarınlar için azimle mücadeleyi, ümidi kim aşılayacak?

Beyin göçü çoktan başlamış, fırsatını bulan çareyi yurtdışına çıkmakta ve hatta kaçmakta buluyor…

Bu olumsuz ve çıkmaz durumlarda ben her daim Ata’mızın Gençliğe Hitabesine sığınırım… Sizler de öyle yapın…

Çünkü O büyük lider, tam bir asır öncesinden, geleceği görmüş ve Türk Gençline adeta bir yaşam motivasyonu ve cesaret aşılayacak o güzel ve anlamlı sözleri hediye etmiş:

ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ

   “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

   Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

   Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”          Mustafa Kemal Atatürk

**************

ANLAMLI SÖZ

“Sahipsiz bir vatan batmaya haktır!

Sen sahip çıkarsan, bu vatan batmayacaktır…”

MEHMET AKİF ERSOY

**************