Yazmaya 7 Haziran Genel Seçimi’nin öncesinde başlayacaktım. Ama, kendime açıklamam gereken o kadar çok soru-sorun vardı ki ?..
          Hala da, “ Şehrimin gidişi gidiş değil? İyi de, şehrin kimi insanları tarihte hiç rastlanmadık kadar kendi geleceğini kurtarma telaşına düşmüşse,  bir kez daha boşa kürek çekmez misin ?” sorusunun bile cevabını bulamadım…
          Oysa, sağlıkta, eğitimde, çarşı pazarda, sporda, kültürde, turizmde, tüm yaşanabilirlik ölçümlerinde ülkenin ilk 50 ili içine giremiyorsak; Sakarya için yazmak asla ,“ Boşa kürek çekmek !” gibi bir dert olamaz. Hele ki bugün !..
           Yazmaya başlıyorum…Nereye kadar, ne  zamana kadar, umurum değil… Sakarya’yı yine adım adım gezerim. Yönetenlerin yaptığı yatırımlara yine kendilerinden çok giderim. Başlamadan da, yapılırken de; yanlışlar varsa; yine susmam, yine sinsice tuzak kurmam, yine Sakaryalının önüne koyarım…
           Bu nedenle de yine her yerden kovulmam istenir : -) Doğru mu acaba denmez. Gidip, görüp, yanlış düzeltilmez. Yanlış saklanır; ek trilyonlar harcanır.  Belki inkar da edecekler, üstüne gazetelerden kovulmam da istenir…
           Asla diz çökmedim, çökmem !..Bir gün kapılara, masalara gitmedim !.. Bir gün de kimseye kin gütmedim, intikam peşinde koşmadım…Böyle de olacak. 
           Bu gencecik şehrin henüz 50 yıllık tarihi var. Bizi şehir yapan muhteşem kuşakları iyi bilirim. Özellikle de 1945-1970 Kuşağına büyük borcumuz vardır…
           Bu şehri 1954 yılında vilayet yapan… O günün yokluk Türkiyesi’nde, 3 dev sanayi kuruluşu olan; Vagon-TÜVASAŞ- Fabrikasını, Şeker Fabrikasını, TZDK Traktör Fabrikasını ve muhteşem ticaret dünyasını kuran-büyüten O kuşaktır…
           Ki, Onlar; İstanbul Haydarpaşa’dan Adapazarı Bulvarı’na kadar gelebilen,  yüzlerce yıl Türkiye’nin en verimli çalışan Demiryolu Hattı’nı bundan tam 125 yıl önce 2 Haziran 1890 yılında bu şehre getiren Altın Kuşağın Torunlarıdır ! 125 Yıl sonra, bugün ÇAĞ ATLAYAN TÜRKİYE’de Bulvar’dan H.Paşa’ya gidin bakalım : -)
        Bunları ve nice derdi Sakaryalılarla paylaşmaya yine başlıyorum…Çünkü, siyaset dünyası ve işi yolunda giden küçük bir kesim, bu şehrin kıyı köşesinde yaşanan dramları görmüyor… Neler oluyor, bir kez daha hatırlatacağız !
          Sakarya 2002 yılından beri TBMM’ye kimleri gönderdi ?.. Sakarya’da koca devlet mülkleri, araziler atıldı, satıldı, yıkıldı... Sakarya ne kazandı ?..Peki, aynı köyden, aynı mahalleden tanıdığınız; Seçtiğiniz Yerel Yönetenler, TBMM’ye yolladıklarınız şimdi ne durumdalar ?
           Bize kazandırdıkları ne var ?  Bugün aynı köyde, aynı mahalledeler mi ?.. Biz bu hesapları bilmiyoruz !.. Sorumluluğum var, bilmek isterim !.Çocuklarımıza hesap vereceğiz…Onların geleceğini kendi ellerimizle tehlikeye sokamayız…
  Ülkemin tüm insanları güzel şeylere layık… Her şey güzel olsun diye yazacağız !         


                       BEN YAZDIM; SEÇİLMİŞ-ATANMIŞ YÖNETEN YAPTI : -)
          30 Yıldır gazetelerimizde yazıyorum. Bizim oylarımızla Seçilmiş Belediye Başkanları’nın veya Atanmış Kamu Yönetenleri’nin, Meslek Odaları’nın, Sivil Toplum Örgütlerinin;
           Şehrimize yapılan büyük-küçük hiç bir iş için, yatırım için, okul için, park için; yapılan-yapılacak olan güzel tek bir iş için, “ BEN YAZDIM; MİLLETVEKİLİ, BELEDİYE BAŞKANI DA YAPTI !” demedim. Tersine, iyi iş yapanları alkışladım.   
            Şehrin-Şehirlinin- Ülkenin parası ile yapılacak büyük-küçük her işi öğrenmek için çalıştım. Gittim, gördüm, araştırdım.. Yanlış diye düşündüğüm her işi de zamanında yazmayı, önlemeyi görev bildim…
           İşte; Seçilmiş Yönetenlerin hemen hepsinin, Atanmış Yönetenlerin çok azının çileden çıktığı yer burası oldu. Yaptıkları yanlış bile olsa, kaleminden bal damlayacak !.. Kapıları da önünde ardına kadar açılacak !.. Yanlışı yazdığın gün sen bittin; tüm kapılar, selam sabahlar artık sana kapalıdır !..
           İşin kötüsü, hem de genç yaşta, kamuda ve özelde koltuklar, masalar terk etmişimdir…Tek umurum, kula kulluk etmeden yaşamak ! Eski sporcuyum, şu anda bile sporcuyum ! Kaybetme ve yeniden ayağa kalkma erdemini çocuk yaşta öğrendim… 
           Yapacaklarını anlatacaklara, basın-görev davetlerine giderim. Dinlerim, soru sormam, konuşmam… Çünkü hafta içi her gün düşüncelerimi sizin önünüze koyuyorum. Yani, orada konuşacaklarımın orada kalacağını bilirim…Benim seçimim, daha çok Okurun önünde olmak, şehre bilgi ulaştırmaktır…        
            Sözün özü de şu; YAZMAYA BAŞLADIM SAKARYA !.. Kaç gün, nereye kadar bilmem. Ama, derdim, şehrimi her adımda insanlarımla paylaşmak…
            Asla bir Donkişot filan da değilim !.. Yeldeğirmenlerine karşı baldır bacak saldırmak gibi bir aklım yok… Bilinsin ki, ilk eleştirilerim de, bu şehirde yıllardır seçim zamanları dışında ortalıkta pek görülmeyen siyasi muhalefete olacak…