Türkeş 12 Mart’ta geldi Paris’e...
Kendisini Dışişleri Bakanı
Hikmet Çetin’in talimatıyla De Gaulle Havaalanı’nda Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Tanşuğ Bleda ile birlikte Samson Özararat karşıladı.
Büyükelçinin arabasıyla Ermenistan Devlet Başkanı Ter Petrosyan’ın kaldığı Crillon Otel’e geldiler.
Özararat, Türkeş’in arabasının kapısını açarken heyecan içindeydi. 1915’ten beri ilk kez bir Türk lideri, Ermenistan’ın en üst düzeydeki yetkilisiyle görüşecekti. Türkeş, oğlu Tuğrul’u tanıştırınca Petrosyan önce İngilizce “Memnun oldum” dedi, sonra zihnini yokladı ve bir Ermeni Türkçesiyle:  “Nasıl diyorsunuz?” dedi, “Allah saklasın mı?.. Yok, yok... Allah bağışlasın...”
Gerilim yatıştı, yüzler güldü.
Türkeş, Ermenistan ile Türkiye ve
Azerbaycan arasındaki gerginliğin aşılması için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu söyleyerek açtı görüşmeyi ve savaşla ilgili önerilerini sıraladı:
1) Hemen
ateşkes sağlanması,
2) Ermeni askerlerinin Azeri topraklarından çekilmesi,
3) Her iki tarafın bugünkü sınırlar içinde birbirini tanıması ve diplomatik ilişki tesisi,
4) İçişlerine karışmadan ve toprak talebi olmaksızın temas,
5) Laçin koridorunun açılması, gözlemci heyetinin güvencesi ve denetiminde bulunması,
6)
Karabağ sorununun ya daha sonraya ya da Minsk toplantısına bırakılarak, meselenin ateşkes sonrası daha geniş zamanda ele alınması...
Ayrıca, Ermenistan’a dünyayla ticaret yapması için Türkiye’den transit kara ve deniz geçişi verilebileceğini söyledi. Sonra da “Trans-
Kafkasya Otoyolu” önerdi.
İpek Yolu’nun ihyası anlamına gelen bu
otoyol, Kafkasya’yı boydan boya kat edecek ve Ermenistan’dan geçecekti. Otoyola bir demiryolu da eşlik edecek, aynı hatta bir doğalgaz ve petrol boru hattı da yer alacaktı.
“Müşterek gerçekleştirilecek bu proje başka işbirliklerine kapı açar. Sınırlar açılır, yurttaşlarımız serbestçe birbirine gidip gelir, ticaret yaparlar. Bu durum bölgeye de huzur ve refah getirir” dedi.
Türkeş, bu görüşmede bir iyi niyet jesti olarak esirlerin karşılıklı serbest bırakılmasını sağlamayı umuyor, hatta derhal Erivan’a gidip hem Ermenistan’ı ziyaret etmeyi, hem de Azeri esirleri aldıktan sonra aynı uçakla Bakü’ye geçmeyi planlıyordu.
Petrosyan, “Biz önşartsız ateşkesi kabul ederiz, ancak şunu anlayın ki benim kamuoyu önündeki durumum Elçibey’inkinden daha zor. Önerilerinizi değerlendirelim” dedi.
Sonradan devreye Erivan’daki radikaller girecek ve iyi başlayan diyalog süreci o noktada kesilecekti. Petrosyan'ın kontrol edemediği Taşnak güçleri Laçin koridoruna karşı saldırıya geçerek alınan tüm kararları geçersiz kıldılar.

Türkeş, Ermenilerle gizli temaslara devam etti. Erivan ziyaretine hazırlanıyordu.
Özararat, 1997 Mart’ında Petrosyan’la buluştu; “Türkeş yaşlandı.
Vefat ederse Türkiye ile diyalog en az 10 sene gecikir. Acele edelim” dedi. Petrosyan hak verdi.
Hemen Başbuğ’u arayıp randevu istedi. Türkeş,
Almanya’da tedavi görüyordu. 2 Nisan’da İstanbul’a inip oradan Ankara’ya geçecekti. “Ben de İstanbul’a geliyorum. Havaalanında buluşalım” dedi Özararat...
2 Nisan için randevulaştılar.
Özararat, özel izinle kapalı
sınır kapısı Aras’tan yürüyerek geçti. Sınırda 3 ülkücü tarafından karşılandı. Fakat, Erzurum’dan kalkan uçağı kaçırdı. Otobüsle yola çıktı. Ancak, yine yetişemedi. Türkeş, 6 saat İstanbul havaalanında kendisini beklemiş ve Ankara’ya uçmuştu.
Özararat, sabahki Ankara uçağına bilet aldı. Türkeş’le buluşup mesajı iletecekti.
Gece yorgun argın oteline geldi. Televizyonu açtı ve ekrandaki altyazıyı gördü:
“Alpaslan Türkeş vefat etti.”
Sabah Ankara’ya uçup görüşmek için geldiği Türkeş’in cenazesine katıldı.
Türkeş’ten bir ay sonra, görüşmeleri örgütleyen ikinci isim olan Telman Ter Petrosyan da öldü.

Maziden bu hatırlatmayı yapma sebeplerimize gelince;

Birincisi Bu hükümet hem kürt hem de Ermeni meselesini anında çözecek de ah şu Ülkücüler olmasa gerekçesini ortadan kaldırmak…

İkincisi de kapalı kapılar arkasındaki ilişkilerinden dolayı tepki alanların ‘canım Türkeş de görüşmüştü’ savunmalarına kapıyı kapatmak…

Evet, Türkeş görüşürse, böyle görüşür…