Sevgili okurlar,
Haftanın ilk günü yazımı sizlere Belçika’nın “Maden bölgelerinden” Beringen’den yazıyorum..
“Beringen” deyip geçmek istemem elbette?
Neden mi?
Burası benim için çok önemli?
Önemi mi?
1961’li, 63’lü yıllara dayanıyor..
O dönemlerde “işgücü” olarak Türk insanı Avrupa yolundadır..
“İş ve İşçi Bulma Kurumu” önüne dizilen yağız Türk delikanlıları, “gelecek arayışı ve iyi ve rahat bir yaşam için bilmedikleri bir ülke için” sıradadırlar..
Öyle ya, “dilini, kültürünü, adetlerini bilmedikleri bir ülkeye”, insanımız nasıl olur da, çalışmaya gider?
Yazım işlemi tamamdır, şimdi postacının yolu gözlenir..
“Kimi Almanya’ya, kimi Fransa, Hollanda, Belçika ve diğer ülkelere için”, hazırlık yapar..
Kimi ise bu piyangodan bilet çıkmadığı için üzülür..
Sağlık için kontrolden geçirilirler..
Eli kazma tutan insanımız, o yıllar “işgücü” olarak Avrupa ülkelerine yollanır..

BELÇİKA PİYANGOSU?
İşte o yıllar, benim köyüm Alaağaç’ın gözde yağız delikanlılarına da “Belçika piyangosu” vurmuştur..
İnanın, çoğu Belçika’nın nerede olduğunu bile bilmiyor?..
Ama, “şu yoksulluk” yok mu?
Ya çaresizlik?
Mecburiyet?
O yıllardan beri, başımıza beladır?
Zira her gelen siyasi kadronun hedefi bu “yoksulluğu” bitirmektir ama, hala bu yolda bir arpa boyu yol alınmamıştır!
Uzatmayalım, bu geçen zaman dilimin içinde, “bu yoksulluğa, yolsuzlukları ve yasakları da eklemeyi marifet” saydık!?
Hani o şarkıda olduğu gibi “ kaderimse çekerim” diyerek, yollara düşenlerin, hikayesi anlatmakla biter mi?

BELÇİKA’DAKİ ALAAĞAÇ KÖYÜ?
Uzatmayalım, Belçika’nın Flaman kesimi yerleşim birimlerinden Limburg’dayım..
“Limburg”, bir bölgenin adı..
Hem Almanya, hem de Hollanda’da, bu Limburg bölgesi var..
Bu bölge, hem Hollanda ve de Alamnaya’ya çok yakın..
Burada,” Sakarya’dan küçük bir Alaağaç Köyü var “ desem inanmazsınız?
O, 1963’lü yıllarda gelenlerin evlatları, torunları burada, “babalarının geldiği ülkede, yeni bir yaşam biçimini” benimsediler..
Onların, satın aldıkları evlere, yeni evler satın aldılar, burada yerleşik duruma geçtiler..Yen işyerleri açıp, “işçilikten patronluğa” yükseldiler..
Bu kadar mı?

FC TURKSE VE FATİH CAMİİ?
Elbette, “Beringen Fatih Cami” adında, kubbeli, çift minareli bir tarihi yapıya imza attılar..
Ondan önce, 1968’li yıllarda “FC Turkse” (Beringen Türkgücü)adında, “kırmızı-beyaz” renklerde bir futbol takımı kurdular..
Belçika Türk Spor Federasyonu Başkanlığını yaptığım dönemde, sadece “FC Türkse” değil, aynı yıllarda kurulmuş “FC Anadol” ve diğer Türk futbol takımlarını bir araya getirerek, “Atatürk Kupası” maçlarında buluşturduk ve büyük heyecanlar, coşkular yaşadık..
Milli hassasiyetlerimize sahip çıktık!
Ya madenler?

“TÜRK GİBİ ÇALIŞKAN!”
Evet, gelecek adına Belçika’ya gelen ilklerimiz, yerin metrelerce altında kazma, kürek sallayarak, gelecekleri adına sabır gösterdiler ve adlarını “Türk gibi çalışkan” ifadelerine yansıttılar..
Onlar, ”ilk gelenlerdi”, yani “karda ilk iz yapanlar ve efsane Türkler” idi..
“Çalışkanlıkları, dürüstlükleri, Türkiye’yi temsiliyetleri”, bir başka gurur kaynaklarıydı..
Göğüslerinde hep, “bu madalya” ile dolaştılar..
“O görkemli madalyaları, evlatlarına miras” bıraktılar..
Yerin altı onlara, “para kazanmak adına bir cennet” idi..
Vurdukları her kazmadan sıçrayan tozlar, ta ciğerlerine kadar iniyordu ama, dert etmiyorlardı!..

YOKSUL TÜRKİYE’NİN, ÇALIŞKAN EVLATLARI?
Bu durum, “yoksulluğu yenmek” adına, umursanmıyordu bile!
O yıllar,”bir Türk Lirası, aşağı yukarı beş Belçika Frankı’na” eş değerdi..
“Yoksul Türkiye’nin, parası değerli evlatları”, Belçika kapılarında “gelecek” arıyordu..
Türkiye’nin, aradan geçen bunca yıla rağmen, bu yazgıyı değiştirememesi ne ile izah edilebilinir ki?
Neyi eksik ülkemizin?
Havası, suyu, deniz, kumu, güneşi, bereketi, dağları, taşları, gölleri, nehirleri, verimli toprağı mı?
Ünlü merhum Halk Ozanımız Aşık Veysel,” Bir çekirdek verdim, bin bostan verdi” diye toprağa övgüler düzmesi yalanmıydı?

“TÜRK MİLLETİ ZEKİ VE ÇALIŞKANDIR!”
Büyük bir kurtuluş mücadelesi vermiş, eşsiz lider, komutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk,” Türk Milleti zekidir, çalışkandır” diyerek, kimleri kastetmişti ki?
“Az zaanda yarattığımız her yaştan insanlarımıza” ne oldu, nerelerde onlar?
“Hala geleceği, el kapılarında arayanlarımıza” ne demeli?
Suyu mu çıktı, memleketin?
Her yıl madenlere gömdüğümüz, sele verdiğimiz, kazalarda kurban  ettiklerimizin acısı bir yana, vatan savunmasında şehit olanlarımızın yürek acısı diner mi?
Soma Maden Faciasından sonra, Bartın Amasra’da yükselen o feryatlar, yüreğimizi nasıl da deler?!
Neyin faturasıdır bu?
“Kader” diyerek işin içinden çıkmak, bizi sorumluluktan alıkoyar mı?
“Kaderimizse, çekeriz” ama bu ihmalin, sorumsuzluğun sonucu ise ne olacak?
Onlar ki, yerin altında yuttukları toz nedeni ile ciğerlerini zedeleyerek, aramazıdan erken ayrılanlardır!..
Ya iş kazalarında kaybettiklerimiz?

ÖLÜM VE ACIDAN BAŞKA?
Belçika’dan sevgili kadim dostum Zuhal Kayhan,” Bugün paylaşacak bir şey yok!
Ölüm ve acıdan başka!..
Madende çalışmıyorum desen;
Yerin üstü açlık, çalışsan, yerin altı ölüm!..”
diye tarihe not düşmüş..
Acı, ama gerçek bu!
Devamla,” Yazmayayım diyorum, içim durmuyor; böyle afet zamanlarında yetkili kişiler, neden tutarsız açıklamalar yapar?!
 
“Patlama trafodan” deniyor, biri “metan gazı” diyor; AFAD çıkıyor,” patlamanın nedeni henüz belli değil” diyor! Vali, 8 kişi “kendi imkanlarıyla” kurtarıldı diyor; Belediye Başkanı, “12 kişiyi kurtardık” diyor. “Madende mahsur 100 işçi var” diyen var, “47 İşçi var “diyen var.
Bu işçilerin vardiyası ve sayısı belli olmaz mı?
Ve her zamanki cümle!
Enerji Bakanı ve İçişleri Bakanı da
“Erdoğan’ın talimatlarıyla” olay yerinde!
“İki maden işçimiz hayatını kaybetti, 20 yaralı var. Yakınlarını bekleyenlere sabır ve metanet diliyorum.”
Çok üzgünüm çok!
Yerin dibine inip, ekmeğini kazanmak zorunda olan bu emekçilerin, bir an önce kurtulmaları için duacıyım”
diye eklemiş!

MADENCİNİN KADERİ?
Yazımı sevgili, kadim dostum Karasulu iş insanı Erdal Bıçakcı’nın notu ile bitiriyorum;
“Ölenler şehit sayılır, konu, yeni maden cinayetlerine kadar kapatılır!.”
Soma’da diğer alanlarda böyle olmadı mı?
Madencinin,” kaderi” bu olmamalıdır!
Hele de “kaderimse çekerim” hiç!
Hayatlarını kaybedenlere, Yüce Mevla’mdan rahmet, acılı ailelerine başsağılığı ve sabır, hayatta kalanlara ise, sağlık ve afiyetler diliyorum..
Yusuf Cinal yazıyor,17 Ekim 2022 Beringen/Belçika