SOSYAL MEDYA KONTROL ALTINA ALINACAKMIŞ!

Malumunuzdur, AKP ve MHP’nin ‘Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ TBMM Başkanlığı’na sunuldu.

Teklif ile internet haber siteleri Basın Kanunu kapsamına alındı.

Resmi ilan verebilme ve yayın yoluyla işlenecek suçların kapsamına internet haber siteleri de eklendi. Türk Ceza Kanunu’nun “Kanunlara uymamaya tahrik” maddesine eklenen madde ile “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlıklı yeni bir suç tanımı yapıldı.

Bu maddede, “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle; ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilen ceza yarı oranında artırılır” ifadeleri yer aldı.

İnternet haber sitesi tanımı ise “internet haber ortamında belirli aralıklarla haber veya yorum niteliğinde yazılı, görsel veya işitsel içerikleri içeriklerin sunumunu yapmak üzere kurulan ve işletilen süreli yayın” ifadeleri ile yapıldı. 

İnternet haber sitelerinin faaliyet gösterdiği işyeri adresi, ticari unvanı, elektronik posta adresi, iletişim telefonu ve elektronik tebligat adresi ile yer sağlayıcısının adı ve adresinin; kendilerine ait internet ortamında, kullanıcıların ana sayfadan doğrudan ulaşabileceği şekilde ve iletişim başlığı altında bulunması zorunlu hale getirildi. Ayrıca internet haber sitelerinde bir içeriğin ilk kez sunulmaya başlandığı tarih ile sonraki güncelleme tarihlerinin, her erişildiğinde değişmeyecek şekilde içeriğin üzerinde belirtilmesi de zorunlu kılındı.

Süreli yayınların çıkarılması için verilecek beyanname ve devamındaki süreç için başvurulacak yer Cumhuriyet Başsavcılığı yerine Basın İlan Kurumu olarak değiştirildi.

Beyannamelerde eksiklik veya gerçeğe aykırı bilgilerin olması durumunda süreli yayınlara verilen yayın durdurma müeyyidesinin internet haber siteleri için de uygulanmaması öngörüldü. Bu durumda Basın İlan Kurumu'nun, internet haber sitesi vasfının kazanılmadığının tespiti amacıyla İstanbul asliye ceza mahkemesine başvurmasının önü açıldı. 

Basın Kanunu’nun düzeltme ve cevap ile ilgili bölümüne, “İnternet haber sitelerinde zarar gören kişinin düzeltme ve cevap yazınının sorumlu müdür, hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç bir gün içinde ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sutunda URL bağlantısı sağlanmak suretiyle aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlamak zorundadır” ibaresi eklendi.

Yayın hakkında; erişimin engellenmesi, içeriğin çıkarılması veya kendiliğinden çıkarılması kararlarının verilmesi durumunda düzeltme ve cevap metninin ana sayfada bir hafta süreyle yayımlanması kuralı getirildi. 

Basın Kanunu’nun amaçları bölümüne, ‘basın kartına ilişkin usul ve esaslar belirlenmesi’ ibaresi de eklendi. Basın kartı, ‘bu kanunda belirtilen kişilere verilen kimlik kartı’ olarak tanımlandı.

Basın kartı başvurusu, niteliği ve türleri; basın kartı alabilecek kişiler ile basın kartı alabilecek kişilerde aranan şartlara ilişkin düzenlemeler; Basın Kanunu içinde düzenlendi.

Bu düzenleme “Yargı kararları doğrultusunda basın kartının basın ve ifade özgürlüğüyle ilişkilendirilmesi sebebiyle basın kartının kimlere verileceğinin kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür” ifadeleri ile gerekçelendirildi.

Basın Kartı alabilecek kişilerde aranan şartlar arasında sayılan, “terör suçları ve terör amacıyla işlenen suçlardan hüküm giymemiş olmak” şartına; “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 4. Maddesi uyarınca hüküm giymemiş olmak” hükmü de eklendi.

Basın Kanunu’na “Yönetmelik” başlığı altında bir madde eklendi.

Ek madde ile basın kartlarının şekli, medya kuruluşlarında aranacak şartlar, kontenjanlar, Basın Kartı Komisyonu üyelerinin belirlenmesi, çalışma ve karar alma usulleri, başvuru türleri ile başvuruda istenilecek belgelerin İletişim Başkanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hükmü getirildi.

Basın Kanunu’na bir de geçici madde eklendi. Geçici madde, Basın Kanunu kapsamına alınan internet haber sitelerinin, üç ay içinde kanunun yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerektiği düzenlemesini içerdi.

Ayrıca yeni kanunun yürürlüğe girmesinden önce verilmiş basın kartlarının geçerliliklerini korumaya devam edeceği de geçici madde ile düzenlendi.

Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü’nün gazetelerin yanı sıra internet haber sitelerine de resmi ilan ve reklam verebilmesi düzenlendi. Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü’nün gazetelere ve dergilere uyguladığı reklam ve ilan müeyyidelerinin aynısının internet siteleri için de uygulanmasının önü açıldı. Resmi ilan ve reklam yayınlayacak internet sitelerinin taşıması gereken şartlar ve yerine getirmesi gereken sorumlulukların, kanunun yayınlanmasından sonraki altı ay içinde çıkarılacak yönetmelikle belirlenmesi gerektiği hüküm altına alındı.

Yayın yoluyla işlenecek suçların kapsamına gazeteler ile basılmış eserler ile birlikte internet haber siteleri de eklendi. Buna göre; basılmış eserler gibi internet haber siteleri yayın yoluyla işlenen suç yayım anında oluşmuş sayılacak. İnternet haber siteleriyle işlenen fillerden doğan maddi ve manevi zararlardan dolayı eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi sorumlu tutulabilecek.

“Cinsel saldırı, cinayet ve intihar olayları hakkında, haber vermenin sınırlarını aşan ve okuyucuyu bu tür fiillere özendirebilecek nitelikte olan yazı ve resim yayımlayan” internet haber siteleri para cezası ile cezalandırılabilecek.

Devlet Personel Kanunu tarafından yapılacak atama duyurularının gazete, radyo ve televizyonların yanında internet haber sitelerinde de yayınlanmasının önü açıldı. Valilik tarafından belirlenecek toplantı yerleri ve gösteri yürüyüşü güzergahının internet haber sitelerinde de yayınlanabilmesi sağlandı.

Türk Ceza Kanunu’nun “Kanunlara uymamaya tahrik” başlıklı 217. maddesine bir madde daha eklendi. Bu düzenleme ile “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlığı ile yeni bir suç tanımı yapıldı.

Bu maddede, “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle; ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır” ifadeleri yer aldı.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “temyiz edilemeyecek kararlar kapsamında olsa bile bölge adliye mahkemesi dairelerinin kararları temyiz edilebilir” ifadeleriyle açıklanan bölüme, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” maddesi de eklendi.

İnternet ortamında içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi kapsamına Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nda yer alan “MİT görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeleri, yetkisiz olarak alan temin eden çalan sahte olarak üreten, bunlar üzerinde sahtecilik yapan ve bunları yok eden” ve “MİT mensupları ve ailelerinin kimliklerini, makam, görev ve faaliyetlerini herhangi bir yolla ifşa edenler ile MİT mensuplarının kimliklerini sahte olarak düzenleyen veya değiştiren ya da bu sahte belgeleri kullanan” maddeleri de eklendi.

Belki bazıları, ne anlatıyorsun diyecektir.

s1-14

Konu sadece biz basın mensuplarını değil, toplumun genelini ilgilendiriyor.

Kaldı ki bizlerde kamu yani toplum adına görev yapamıyoruz.

Farkında mısınız bilmem ama epeydir bu görevi yeterince yapamıyoruz.

Yapmaya kalktığımızda başımıza türlü türlü haller geliyor.

Kamuyu aydınlatma noktasında sıkıntılar yaşıyoruz.

Şimdi yeni bir düzenleme ile tamamen susturulmak istendiğimizi bilin istedim.

Bilin ve yarın sokakta karşılaştığımızda ‘hocam şunu niye yazmadın’ demeyin.

Üşendiğimizden değil, yazamadığımız için yazmadığımızı bilin yani…

Diyeceksiniz ki, hocam internet medyası da kontrol altına alınmalı!

Doğrudur ama internet medyası yasalarla kontrol altına alınmalı ve bu yasalar bir partinin, bir gücün anlık tepkilerine göre değil hak-hukuk çerçevesinde değerlendirilmeli.

Böyle mi olacak? Zannetmem.

Ana muhalefet partisi genel başkanının linçe tabi tutulması eylemine, o da ertelenmiş 2 yıl ceza veren ama iktidar partisinin eleştirildiği twitlere karşılık 4 yıldan cezalar veren, verdiren bir anlayışla yönetildiğimiz için korkuyoruz.

Korkarsak susarız ve biz susarsak ülke karanlığa bürünür.

Mesele budur…

SİYASİ TEPKİLER;

DEVA Partisi genel başkan yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, TBMM’de yaptığı basın açıklamasında iktidarı eleştirerek yeni düzenlemeye tepki gösterdi:

“Hükûmet kötü yönetimi sebebiyle ülkeyi bir çıkmaza sürükledi ve halkımızın desteğini büyük oranda kaybetti. Her gün ülkenin her tarafından hükümete “artık yeter” diyen tepkiler duyuyoruz. İşte bu tepkiler duyulmasın, insanlar konuşmaya çekinsin, yapılan yanlışlar ifade edilmesin diye hükümet, basını ve sosyal medyada fikirlerini dile getiren insanları susturma çabası içerisine girdi.

Hatırlayınız, iki ay önce seçim kanunlarında değişiklik yaparak kendilerine yarayacağını düşündükleri değişiklikler yapmışlardı.

Şimdi de gazetecileri, internet haber sitelerini susturalım, sosyal medyada görüşlerini paylaşan vatandaşları susturalım, susmayanları yargılayalım, sitelerini kapatalım, cezalarla yıldıralım diye kanun teklifi verdiler.

s2-13

Kamu gücü ve hukuku milletin sırtında sopa gibi kullanıyorlar ‘

Zaten milletin desteğini nasıl alırız, ülkede işleri yoluna nasıl koyarız, adaleti nasıl tesis ederiz, demokrasiyi nasıl güçlendiririz, ekonomiyi nasıl düzeltiriz diye kafaları çalışmıyor.  Onun yerine; ülkeyi daha despot bir anlayışla yöneterek, haber alma ve ifade özgürlüğünün kısıtlandığı, insanların susturulduğu bir ortamda baskıyla, hilelerle, kamu gücünü ve hukuku milletin sırtında bir sopa gibi kullanarak bir şekilde seçim kazanabilir miyiz diye somut planlar yapıyorlar… İşte bu çirkin planların sonucu olarak Basın Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifini meclise getirdiler.

İddia ettikleri gibi dertleri dezenformasyonla mücadele değil. Zaten dezenformasyonu kendileri yapıyorlar. Halkı kendileri yanıltıyor, gerçek dışı bilgileri propaganda aparatları ile yayıyorlar.

Bu kanun teklifi ile birinci olarak, basın kartı alabilecek kişiler ile basın kartı alabilecek kişilerde aranan şartlara ilişkin düzenlemeler, Basın Kanunu içinde düzenlenmek isteniyor. Bugün gözaltına alınan, tutuklanan gazeteciler hükümete hatırlatıldığında utanmadan ‘zaten onlar gazeteci değil’ diyorlar. İşte bu sözü daha rahat söyleyebilmek için bu düzenlemeyi getiriyorlar.

Hükümetin, uysal gazeteci, makbul gazeteci oluşturma çabalarının demokrasilerde yeri yoktur. Demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye’de gazeteciler özgürce konuşabilmeli, yazabilmeli ve soru sorabilmelidir.

İnternet haber sitelerini kontrolleri altına almak istiyorlar,

İkinci olarak, internet haber sitelerini kontrolleri altına almak istiyorlar.

Kanun teklifi ile internet haber sitelerinin sorumlularının her türlü bilgilerinin alınarak kayıt altına alınması öngörülüyor.  Burada iktidarın hedefinin ne olduğu çok açık. İnternet haber sitelerine açıkça müdahale edecekler. Haberleri silme baskısı yapacaklar. Alakalı alakasız soruşturmalarla haber sitelerini yıldıracaklar.  Direnmeye çalışan olursa bu sefer internet haber sitesinin sorumlu yazı işleri müdürleri, yöneticileri gözaltına alınacak, yargılanacak. İşte tüm bu süreci gören internet haber siteleri kendilerini oto-sansüre mecbur hissedecekler.

Vatandaşları sosyal medyada susturmak istiyorlar.

Üçüncü olarak, getirilmek istenen düzenlemeyle sosyal medyada görüşlerini paylaşan vatandaşlarımızı susturmak istiyorlar. Kanun teklifinde ‘Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu’ diye yeni bir suç ihdas ediyorlar. TCK’da yapılacak olan düzenleme ile sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimseye 3 yıla kadar hapis öngörülüyor. Hükümet açıkça, insanlarımızın ifade hürriyetlerini yok etmeye ve seçime giderken tüm toplumu baskı altına almaya çalışmaktadır.

Ülkeyi tam bir polis devletine çevirmeye dönük adımlar,

Kanun teklifinde sosyal medya ağının belirli içeriklerin kaldırılması veya belirli hesaplara Türkiye’de erişimin engellenmesi talimatı verilebilmesini açıkça yazmış durumdalar. Talimat verip de sildirmek istedikleri tweetleri Twitter silmezse, bazı hesaplar ülkede yasaklanmazsa bu sefer temsilciye yaptırım uygulayacaklar, reklam yasakları uygulayacaklar. Bunların yanı sıra Twittera ve diğer sosyal medya sitelerine Türkiye’den girişi imkânsız kılacak kadar trafik bandının daraltılmasını da öngörüyorlar. Söz konusu yasal düzenlemeler ifade ve basın özgürlüğü başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklere müdahaleleri yok etmek ve ülkeyi tam bir polis devletine çevirmeye dönük adımlardır.

CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, Parlamento Muhabirleri Deneği Başkanı Kemal Aktaş, Gazeteciler Cemiyeti Genel Başkanvekili Yusuf Kanlı, Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şimşek, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş, Türkiye Fotomuhabirleri Derneği Başkanı Rıza Özel, Ekonomi Muhabirleri Derneği Başkanı Turgay Türker, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkan Yardımcısı Şeyma Paşayiğit ile görüşen Özgür Özel, ardından yaptığı açıklamada şöyle konuştu;

s3-12

“Ülkenin gündeminde Basın Kanunu’nda ve bazı kanunlarda değişiklik yapan, kamuoyunda Dezenformasyon Kanunu diye kısaca adlandırılan kanun var.

Bugün Cumhuriyet Halk Partisi grubundan randevu isteyen Medya Dayanışma Grubu Heyetini kabul ettik. Basın meslek örgütlerinin temsilcileriyle kanun teklifini görüştük.

Bu teklif, Türkiye’deki herkesi ilgilendiren, en çok gazetecilik mesleğini ilgilendiren, bir kısmı beklenen, bir kısmı mahsurlu görülen, bir kısmından ciddi endişeler duyduğumuz maddeler içeriyor. 1 yıl süredir, AKP’nin ve İletişim Başkanlığı’nın hazırlık içinde olduğunu biliyoruz. Sürece Milliyetçi Hareket Partisi’nin dahil olduğunu biliyoruz. Neredeyse 1 yıldır kendi kendilerine bu konuyu görüşenlerin, muhalefetle, siyasi partilerle ve basın meslek örgütleriyle yeterince müzakere etmediklerini değerlendirdik,

Özellikle 29’uncu maddedeki düzenleme, ciddi şekilde tartışılmaya ve enine boyuna tartışılıp çok dikkatli yazılmaya muhtaç bir madde. AKP’nin dayattığı 1 hafta, 10 günlük bir süre içinde bu kanunun çıkması, bu maddenin bu haliyle kanunlaşması ciddi mahsurları içeriyor. Bu maddenin konunun ilgilileriyle, muhataplarıyla, akademisyenlerle ve meslek örgütleriyle dikkatli şekilde baştan yazılması lazım. Zaten maddelerin yürürlük tarihi 1 Ocak 2023 olduğuna göre bu kanunu şimdi çıkarmakla, ekim ayında geniş bir mutabakatla çıkarmak açısından uygulamada bir fark olmayacak. O yüzden hızlı ve kalitesiz yasama yerine, başta meslek örgütleriyle ve toplumun tüm kesimleriyle müzakere edilerek düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bir süredir beklenen bazı maddeler var kanunda. İnternet sitelerinin beklediği bazı olumlu maddeler var. Bu maddeler dakikalar içinde kanunlaştırılabilir. Bu konuda iletişime açığız. Endişe yaratan maddelerin kanun metninden çıkarılıp, yaz boyunca oluşturulacak komisyonlarda tartışılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu haliyle kanunlaştırılmaya çalışılırsa, buna çok sert bir refleks göstereceğimizi, içtüzükten ve anayasadan kaynaklanan haklarımızı kullanacağımızı açıkça söylüyoruz. Ancak diyalog yolu tercih edilirse yapıcı katkı sunmaya hazırız.”

Değişikliğe dair TBMM görüşmelerini de, konuyla ilgili oturum başlayınca aktaracağım.