"Yetkiyi verin faizle nasıl uğraşılır görün" denilerek geçilen ve Dünyada hiç bir Ülkede olmayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde faiz lobisinin elini ovuşturduğu bir düzen oluştu: Türkiye yüzde 19’la Avrupa'nın zirvesine yerleşti. Faiz harcamaları iki kattan fazla arttı. Yüksek faize rağmen yabancı sermaye girişi beş kat azaldı.

Gece yarısı imzalarıyla kırılganlığı test edilen Türk ekonomisi kur, faiz ve enflasyon sarmalında bir çıkmaza girdi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden sonra faizciyi 'bayram' ettiren düzen daha da kemikleşti. Türkiye "Yetkiyi verin faizle nasıl uğraşılır görün" denilerek geçilen başkanlıkta faiz liginde OECD ve Avrupa lideri oldu. Dünyada ise Kongo, Haiti, İran gibi ülkelerin üzerinde yedinci sırada yer aldı.

MEVDUAT FAİZLERİ DE SON 20 AYIN ZİRVESİNDE

Sistem değişikliğiyle faiz harcamaları da fırladı. 2016’da 50, 2018’de 74 milyar olan harcamaların bu yıl 180 milyar TL olacağı öngörüldü. Mevduat faizleri de 18.5 ile 20 ayın zirvesinde. Yüksek faize karşın son beş yılda yabancı sermaye girişinin beş kat azalması Türkiye’ye güvenin azaldığını ortaya koydu. Aynı grupta olduğumuz Brezilya, Rusya ve Güney Afrika’nın risk pirimi de yıllar içinde düşerken Türkiye’nin CDS oranı 465 puanı buldu.

FAİZ UÇUŞA GEÇTİ

Yıllardır faiz lobisiyle mücadele eden Türkiye başkanlık sistemiyle birlikte uçuşa geçti. Faiz liginde OECD ve Avrupa lideri olan ülke yüksek faizde dünyada da 7’nci sırada. Türkiye'nin faiz harcamaları 2018’de 74 milyar TL iken 2021 yılı itibarıyla 180 milyar TL’ye ulaştı.

Türkiye faiz ekonomisinde Avrupa'da bir numaraya oturdu. Yıllarca yüksek faizden yakınan hükümet, başkanlık sistemiyle birlikte ligde en üst sıraya yerleşti. Bir taraftan da enflasyon baskısı tam gaz devam ederken, kur, faiz ve enflasyon üçlüsüyle ekonomide zorlu bir dönem çoktan başladı. Kasım 2020'de gerçekleşen ekonomi yönetimindeki değişiklikten sonra Merkez Bankası hızlı bir faiz artışı sürecine girmiş, kısa süreli de olsa TL değer kazanmaya başlamıştı. Şimdi ise Merkez Bankası başkanının yeniden görevden alınmasıyla birlikte kur yeniden patlamış böylece yapılan faiz artışlarıyla boşa kürek çekilmiş oldu. Başkanlık sistemiyle birlikte hükümet faiz ve enflasyonla daha istikrarlı olacağını o dönemde paylaşırken, 2017 yılından sonra ülke ekonomisi rakamsal oranda bir daha toparlanamadı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2018’de "Türkiye’nin kaderi üzerinde ekonomik saldırılar döviz gibi makro dengeler üzerinden yapılıyor. 24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin faizle nasıl uğraşılır göreceksiniz. Yüksek faiz ile biz ülkemizi ayağa kaldıramayız. Düşük faiz ile bu adımı atmamız gerek" demişti.

Öte yandan Deva Partisi Başkanı Ali Babacan’ın ekonomi bakanlığı görevinin sona erdiği dönemde, TCMB tarafından açıklanan bir haftalık repo ve gecelik faiz oranlarını incelediğimizde, Temmuz 2011’de Merkez Bankası’nın bankalara uyguladığı bir haftalık repo faizi yüzde 6,25 iken bankalara gecelik borç verme faiz oranı ise yüzde 9 idi. Ağustos 2015’te ise haftalık repo faizi yüzde 7,5 iken gecelik faiz yüzde 10,75 olarak gerçekleşmişti. Özellikle 2018 yılının ikinci yarısında döviz kurunda ve enflasyon oranlarındaki artışla birlikte yüzde 24’e kadar çıkan haftalık repo faizi 12 Eylül 2019 itibarıyla yüzde 16,5’e kadar geriledi.

2017 yılında itibaren enflasyon rakamları da tek hanenin altına hiç düşmedi. 2018 yılında enflasyon rekor kırarak yüzde 20 oldu. Türkiye, dünya genelinde en yüksek enflasyona sahip 16’ncı ülke.

Şimdi sormak lazım sürekli Faiz Lobisi diye etrafını suçlayan ve şikayet eden yönetim bu durumdan memnun mu?

Türkiye yüzde 19 faizle şu an OECD’de ve AB’de birinci sırada. OECD’de Türkiye’ye en yakın ülke yüzde 4 faizle ile Meksika olurken, AB’de de Türkiye’yi yüzde 1,25 ile Romanya takip ediyor. Türkiye tüm bu ülkelere oranla açık ara farkla lider konumunda.