Dünya,  müthiş bir salgın hastalığın pençesinde. “ Ayrımsız!” toplumsal yardımlaşmaların zirvelerinde yaşamak şart.

    Geri kalmış ülkeler bile, düşman belledikleri komşu ülkelerle maddi-manevi yardımlaşıyor.

    Hiç Ayrımsız, hiç karşılıksız yardımlaşmalar var. Aşı, gıda, maddi, hemen her alanda, buna mecburlar! Türkiye de öylesi yardımları ile övünebiliyor, ama?

    Vurguma dikkat edilsin; Ayrımsız-Karşılıksız mecburuz!

    Ne olduğunu, kimden, nerden kaynaklandığını göremediğimiz; bir dolu siyasi yapay tuzaklarla iç kaosa sokulmak istenir gibiyiz?

    Yıllardır zaten tüm komşu ülkelerle irili, ufaklı silahlı çatışmalar da var. Hiç birisinin sonu ne zaman, nasıl biter bilinemez?

   Fakat; ülke içinde olan biten, hepimizin kapısına uzanabilen siyasi gündemler asla olamaz? Hele de Seçim yok; Geçim derdi de yok deniliyorsa?

   Geleceğimiz olan gençlerimizin eğitim yuvaları neden hep hedeftir? Senaryo gibi tuzaklar nasıl olabilir? Ülkemin kaç genç kuşağı bunlarla harcandı? 

    Ayrım sanki her yerde? Eğitim, Sağlık, İşe Almalar, Alışveriş edilen kapılar bile Ayrılmış gibi? Bu; tarihi, dönüp-atanı vuran bir BUMERANK silahı olmuştur.    

    Sakarya, varsa, önce şehrindeki Ayrımcılıkları görecek. Herkes Ayrımsız katkıları önceleyecek ve önerecek; ucundan tutmaya gönül vereceğiz!

    Hepimiz, ya bu dehşeti birlikte aşacağız, ya da birlikte acılar yaşayacağız!

    

    Bizim-Devletimizin paraları ile hayatımızın her alanında, her sokağında, her adımında var olan küçük esnaflara-piyasalara bahşiş gibi yardımlar var!

    Piyasaların yaraları küçücük aşılarla iyileşmez. Ayrımsız-Hepimizin katkısı olan- Toplumsal Büyük Dayanışmalara mecburuz.

     Halkın birlikte olmadığı hiçbir sorunu Devlet bile çözemez! Sakarya Halkının da yapabileceği çok şey olabilir? Herkes nasıl ve neler yapılabilir düşünmeli?

    Kısa günde, kendime faydası olmayan aklımla, benim de önermelerim olur:

    Futbol ve diğer sporların seyircili oynanması için mecburen(?) zorlamalar başladı. Yoksa, Sosyal Hayat ve büyük-küçük spor kulüpleri battı batıyor!

    Ticari piyasalar; gıda marketleri dışında herkes yandım Allah diyor.

    Lokantalar, restoranlar, kahveler, düğün dernekçiler, sanatçılar; bin çeşit ekmek kapısı? Haa, buralarda işi olmayan kaymak tabaka onları göremez!

   Görmeye mecburum;  halk da görüyor. Görmemek; büyük hata işte bu!

   “ Para ver!” demem; Halk,“ Sakarya Halk Hayat Desteği!” başlatarak, ülkede bile bir ön alabilsin isterim. Şu yapılsın demem, öneririm:

    Halk, Devlete çok radikal sözler verirse? Statlar seyirciye açılırken, kapsamlı bir,” Daha fazla Piyasa-Esnaf Kapılarının halka açılması.” sağlanabilir.

   Küçük başlangıçlar için radikal sözler de olabilir; 20 masa 80 müşterilik restoran, 10 masa 40 müşterili işleyişle başlar. Salgın sürecinde açılımlar gelir.

   Piyasanın, denetleme yetkisi olanlara karşı itaati % 100 olmalı? Esnafın müşterileri kurallara uymaya daveti nezaketli, ama çok da kararlı olmalı?

    Halk, esnafın O kapısında kurallara uyma nezaketini nasıl yaşamalı? Biz hastane kapılarında bile sağlığımız için uğraşanlara nasıl davranıyoruz?

    

     Halk olursak; dayanışma ile meslek odalarına güç verir, ekmek kapılarını HALK açar. Türkiye tarihinin görmediği bir Halk Hareketi de olabilir?

    Meslek Odaları şu gün, tartışılabilir yanları olsa da, siyasiler indinde büyük bir güç. Fakat, siyaset dahil, ülke indinde en yüce güç Ülkenin Tüm Halkıdır!

   Sakarya’da da, en büyük güç “ 1 milyonu aştı denilen Sakarya halkıdır. Ben bu güce biat ederim; verilen her söze de uyarım;

    Yeter ki, seyircilere açılması istenen spor müsabakaları günlerinde; kapsamlı şu günlük yaşam-ekmek mekanlarımızı hayata açalım!  

    “ Salgında Halkın ve Esnafın Hayat Beraberliği!” veya siz hangi ismi önerirsiniz  bilemem? Ekmek kapıları ve de hayat kapıları günlerimize can katsın!

   Salgın günlerine toplumsal öneriler getirin; yapay gündemler sizi kör etmesin.