Dün tarım konusunda ‘neredeeeeeeen nereyeeee’ geldiğimizden söz ettik.

Bir zamanlar, Rusya’ya tarım ürünleri satıp, karşılığını para ve mal yerine fabrika olarak almasını becerebilen Türkiye, hangi ara fabrikalarını satıp yerine tarım ürünleri almaya muhtaç hale getirildi, dedik.

Bugün de mevzu tarım ve özelinde ayçiçek yağı…

Malumunuz hükümet ayçiçek yağı fiyatlarının artışına çok kızdı? Geçtiğimiz yıllarda kendi çiftçisiyle rekabete girme adına tanzim satışa başladığı gibi, bu kez de online tanzim satışlarla devreye girdi.

Girdi girmesine bu nasıl bir müdahale ve bu nasıl rekabetse ve nasıl halka yarayacaksa, marketlerde satılan yağ ile PTT’nin sattığı yağ fiyatları hemen hemen ayni…

Baktım, PTT Sanal Tanzim satışta Yudum Ayçiçek Yağı 85,01 TL, Çotanak Ayçiçek Yağı 82,88 TL…

Hükümet, fiyat kırma adına bir müdahale yapıyor ama kendisi özelden daha zamlı satıyor.

E o zaman 80-85 TL arası satanların bir günahı yok. Ortalıkta bir fahiş fiyat da söz konusu değil.

Yoksa PTT ticarete atılacaktı da bahanesi bu mu oldu?

Neyse, ayçiçek yağı kısa sürede bu kadar neden zamlandı ona gelelim;

Malumunuzdur, bir malın fiyatını arz-talep dengesi belirler.

Yani arz fazla talep az az ise fiyat düşer, arz az ama talep fazla ise fiyatlar artar. Bu yerli üretim için böyle elbet. Ama dışarıdan hammadde veya madde olarak alıyor, bu alışverişi dövize endeksli yapıyorsanız, bu kez de ülkenizin döviz karşısındaki iniş ve çıkışları fiyatları belirler. Yani sizin milli paranız, bu son derece yerli ve milli iktidar(!) döneminde yabancı paralar karşısında ha bire değer kaybediyorsa, siz onların ürettiklerine daha fazla para vereceksiniz demektir.

Ayçiçek, maalesef, tohumunu yere atsan bile kendi kendine biten bu ülkede, yine bu yerli ve milli iktidarın(!) milli(!)tarım politikaları sebebiyle yeterince ekilmiyor. Yani arz az, talep fazla durumu… Fiyatların fırlama sebeplerinden ilki bu…

İkincisi de, yeterince üretilmediği için dışarıdan dövizle almamız ve artan döviz fiyatları sebebiyle daha da kazıklanmamız…

Dolayısıyla, yerli ve milli(!) hükümetimize sorulması gereken iki soru vardır;

Birincisi, Neden eken ve üreten çiftçileri değil de, tarlasını boş bırakanları dğrudan gelir adıyla destekliyorsunuz da mesela neden bir ayçiçek gibi stratejik öneme haiz bir ürünün ekimini teşvik etmiyorsunuz?

İkincisi bu yerli ve milli(!) iktidara rağmen, yerli ve milli paramız Türk Lirası, neden kabile devletlerinin paraları karşısında bile sürekli değer kaybediyor?.

Birinciye destek soru; Ekmiyoruz, üretmiyoruz da, yıllardır savaş halinde olan, yakılan yıkılan, vatandaşları da bize kitlenen Suriye’den hangi akla hizmetle patates alıyoruz?

İkinciye destek soru; Şili Pesosu, Hindistan Rupisi, Güney Afrika Randı, Brezilya Reeli gibi az gelişmiş hatta batık ülke paraları bile Dolar karşısında bizim Türk lirası kadar değersizleşmiyor da, nasıl oluyor da bu tip 14 ülke arasında rekor, yüzde 30,04 oranıyla biz de oluyor?

Hiç değilse tarım konusunu biraz açalım;

‘Paramız var ki alıyoruz’ diyen bir Tarım Bakanı önderliğinde artık üretmeyen, sadece tüketen, dolayısıyla tarım ürünleri dahil her türlü yiyeceği dışarıdan ithal eden bir ülke haline geldik.

Her şeye rağmen ekmeye ve üretmeye çalışan çiftçimizi yakıt, gübre, tohum maliyetleri ile ektiğine bin pişman ettik.

Ayçiçek yağı önemliydi. Çünkü Ayçiçek yağı bizim için tercih değil zorunluluk. Ayçiçek yağı yemeklerimizin olmazsa olmazı…

Zeytinyağı ve sair alternatifler de daha pahalı olduğu için tercih ediliyor.

Tamam, tercih ediliyor ama üretimi de git gide azalıyor ne hikmetse?

Ve nihayetinde azalta azalta ayçiçeği ithalatında dünya 1’incisi olduk.

Uluslararası Ticaret Merkezi (ITC) verilerine göre bu yerli ve milli(!) arkadaşların iktidara geldiği yıl 132 bin 485 ton olan ayçiçeği ithalatımızı 8 kat artmış. Bu demektir ki üretim 8 kat azalmış, azaltılmış…

Yani bu ülkede üreten değil de alıp satanların kazandığı bir sistem oluşturulmuş.

Peki bu sistemin maliyeti?

CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’na göre geçtiğimiz yılın maliyeti 1 milyar dolar…

Sayın Vekil, yılda en az 1 milyar doların ayçiçek ithalatına gittiğini ve bu paranın bizim çiftçilere verilmesi gerektiğini vurguluyor.

Bu ülkenin “Yerli üreticiyi desteklemekten başka çaresi yok” diyor.

Bence de çözüm, İthalat maliyetini yerli üreticiye aktarmak olmalı. İşte o zaman bütün sorun çözülür ve Türkiye uçar…

Ama sistemi üretenlerden ziyade iç ve dış ticaretini yapıp köşeyi dönen iktidar yanlılarının kazanması üzerine inşa ettikleri için, bu durum ancak iktidar değişimi ile mümkün görünüyor.

Bu ülkeye başka bir iktidar ve dolayısıyla ‘paramız var ki alıyoruz’ diyerek aldığı ve dolayısıyla başka milletlerin çiftçilerine kazandırdığı ile övünen bu Tarım Bakanının gidip, yerine itibarı çiftçisinin üretip yurtdışına sattıklarında arayan birinin gelmesi gerekiyor.

Yeter artık…