Bugün de Avrasya Araştırma’nın Haziran anketini yorumlamaya devam edelim.

Dün yazdık; Başa baş bir seçimde İmamoğlu, Recep Tayyip Erdoğan’ın 6.5 puan önünde gidiyor.

Avrasya Araştırma anketine göre İmamoğlu, oylarını arttırıyor, öyle ki anket katılımcılarının partilere dağılımına bakılınca AKP-MHP seçmeninden de oy alıyor.

Mansur Yavaş ve İmamoğlu kıyaslandığında, İmamoğlu bir tık önde görünüyor.

Evet, Mansur Yavaş, MHP seçmeninden daha fazla oy alıyor ama İYİ Parti seçmenine sorulduğunda, onlarında büyük çoğunluğu da İmamoğlu’nu tercih ediyor.

İmamoğlu iki kez iktidarı yenmiş biri ve ona çok büyük hayranlık duyuyorlar.

Zaten İmamoğlu öyle bir figür ki seçmenler için, o CHP’li olmayan seçmeni bile kendine çekebiliyor.

Ankete göre muhalefetin çatı aday çıkarması tavsiye ediliyor. Sonucu ikinci tura bırakmanın riskli olacağı belirtiliyor.

Nitekim önceki seçimde Muharrem İnce ikinci tura bile kalamadı. Muhalefet, herkes kendi adayını çıkarsın, herkes boyunun ölçüsünü alsın, sonra en çok oy alana yatarız ilkesini benimseyince, Erdoğan ilk turda alıp götürdü malumunuz…

Gerisini yani parti ayrıntılarını, Avrasya Araştırma’nın sahibi Kemal Akkiraz’dan dinleyelim;

“MHP, AKP’den oy çalan bir partiydi. Şimdi ise tüm araştırmalar baraj altında kalacağını öne sürüyor.

24 Haziran’dan önce, MHP sürpriz yapacak, AKP’den epey oy alacak demiştim.

Peki niye bu oyu alıyordu?

MHP’nin kendi teşkilatlarına anlattığı şuydu: “Ben bir tane bile bakanlık, genel müdürlük, kadro istemedim. Aslında iktidarın içinde yokum. Ancak dış güçler, terör örgütleri var. Bunlar, iktidarı devirmek istiyor. Bu iktidar devrildiğinde yerine geçmek istiyorlar. Ben de buna izin vermiyorum ve hiçbir beklentim olmadığı halde devleti ayakta tutmak için rakibime destek oluyorum.”

Karşılığında da AKP’nin özellikle kırsal seçmeni de buna teşekkür babından MHP’yi tercih etmişti.

Çünkü, MHP ve kısmen AKP seçmenine göre Bahçeli, Erdoğan’dan daha muktedir.

Evet, hiçbir sıkıntısı olmadığı halde, ben AK Partiliyim ama MHP’ye oy vereceğim diyordu. Bir kısım AKP’li seçmenin de AKP’den şikayeti vardı, kopuyordu ama mahallesinin dışına çıkmak yerine MHP’ye oy vermişti.

Peki, son anketlere göre MHP’nin düşüşü özellikle EYT tartışmasından sonra başladı. MHP aşırı nobran, Bahçeli’nin tweet’leri çok aşağılayıcı ve kırıcı bulunuyor.

AKP’den kopup daha sonra MHP’ye geçen, şimdi de MHP’den kopan oyların bir kısmı İYİ Parti’ye gidiyor. İYİ Parti’nin ocak ayından beri 4.5 puan kadar çok ciddi yükselişi var. İYİ Parti özellikle güçlendirilmiş parlamenter sistem söyleminden sonra hem AKP, hem de MHP seçmeninden oy almış.

MHP’yi ara durak yapmış seçmenlerin bir puan kadarı Gelecek Partisi’ne gidiyor. Zaten Gelecek Partisi toplam 2.5 puan kadar oy alıyor. 1 puan MHP’den, 1.5 puan da AKP’den.

DEVA Partisi’nin oyu yüzde 3 civarında. Burada ilginç olan, DEVA da Gelecek Partisi kadar AKP’den oy koparıyor. Yani bir buçuk puan…

Ekonomi konuşulmaya başladığı zaman DEVA, AKP’den çok yüksek bir oy alacak.

AKP ve MHP’den kopan bu kitle en yoksul olan kesim.

Sürdürülebilir yoksulluk denilen cendereye giren seçmen kopmuyor. AKP iktidardan düştüğünde de yeni iktidar partisine oy verecek, devlete muhtaç yaşayan kesim bu.

AKP’de beyaz yakalı seçmen kalmadı. Esnaf, tüccar, sanayici de…

Son dönemde AKP, İslamcı söylemi artırdı. Bu, kendi çekirdeğini sağlam tutma, DEVA ve Gelecek partilerine oy kaptırmama gayreti, bölünme ve dağılmanın telaşı.

Ayasofya Erdoğan’a oy getirmez. Ancak muhalefet itiraz etseydi oy getirirdi.

AKP’nin oyu yüzde 30’un altına düşmeyecek.

Az önce bahsettiğim sürdürülebilir yoksulluk ve bir miktar yine sürdürülebilir zenginliği yaşayan kesimlerden ötürü. Mesela pandemi sürecinde AKP oy kaybetmedi ama kazanmadı da. Pandemi süreci belirsizlik olduğundan seçmen bekliyor. Ancak pandemi süreci bittiğinde bence dünyada değişmeyen lider neredeyse kalmayacak. Halkına çok iyi ekonomik destek verenler dışında…

Vatandaşa birden fazla ittifak seçenekleri soruyoruz. İki iyi seçenek ortaya çıkıyor.

Bir tanesi, bütün sağ partilerin yani İYİ Parti, DEVA, Gelecek ve Saadet bir ittifak oluşturduğu, CHP’nin ve HDP’nin de sol blok oluşturduğu bir seçenek. Bu tabloda AKP ve MHP, Meclis çoğunluğunu kaybediyor.

En iyi seçenek yine İYİ Parti, DEVA, Gelecek ve Saadet’ten oluşan bir sağ blok. CHP ve HDP’nin de ayrı ayrı girdiği bir model. Bu durumda milletvekili sayısı biraz daha azalıyor fakat MHP ve AKP’nin oy oranı daha fazla düşüyor.

AKP ve MHP, seçim yasalarında değişiklik istiyor. 2014’ten beri cumhurbaşkanı olan Erdoğan niye şimdi seçim sistemini ve siyasi partiler kanunu değiştirmek istiyor? Kaybettikleri için.

Bu değişiklikleri yapmazlar. Yaparlarsa muhalefete de büyük kıyak yapmış olurlar.

Arzuladıkları gibi bu yaptıkları değişikliklerle milletvekillerinin başka partilere geçişleri yasaklanırsa, grup kurma sayısı da 50’ye yükseltilse, ki bu sayede DEVA ve Gelecek partilerine İYİ Parti ya da CHP grubu veremeyecek… Dolayısıyla DEVA ve Gelecek partileri seçime giremezse, seçmen çok tepki gösterir. “Benim oy vereceğim partiyi seçime sokmuyorsun” der. O zaman da buna tepki olarak muhalefet, örneğin CHP bir aday çıkarır, geri kalan partiler onu destekler ve olay biter.

Peki ya dar bölge? Olsun. Atıyorum CHP, “Güneydoğu’da seçime girmiyorum” der, HDP, Güneydoğu’yu siler süpürür. HDP de “Büyükşehirlerde CHP’yi destekliyorum” der. Bütün büyük şehirlerde yerel seçimlerde olduğu gibi CHP birinci parti olur. İç Anadolu, Karadeniz gibi bazı yerleri de İYİ Parti’ye bırakırlar. 400’e, 200 biter seçim.

İsterlerse yapsınlar. Bütün bu seçim sistemi, Siyasi Partiler Kanunu’ndaki değişiklikler, dar bölge vs… Bunların hepsi muhalefeti bir araya getirecek şeyler.”