Kahramanmaraş’ta 9 saat arayla yaşanan 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde iki deprem yaklaşık 10 ilimizde hayatı felç etti.

7,7 ve 7,6 bilmeyenler için birer rakamdan ibaret olabilir ama bizim gibi 19 Ağustos’u yaşayanlar bu oranların dehşetini çok iyi anlıyoruz. Kaldı ki bizim deprem 7,4 ve süresi 45 saniyeydi. Bu depremin ilki 1 buçuk dakika sürdü ki bunun anlamını en iyi ‘o 45 saniye bitmek bilmedi’ diyenler bilir.

Deprem, Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'da büyük yıkıma yol açtı.

10 ili sarsan depremlerde an itibariyle 3 bin 381 kişi hayatını kaybetti, 20 bin 426 kişi yaralandı.

Depremde 5 bin 775 bina yıkıldı...

Henüz ulaşılamamış, üzerinde çalışılmayan ama içinde çoluk çocuk binlerce insanın bulunduğu pek çok enkaz var.

Dışarıda da o panik ile kendini dışarıya atmış, giysiye, battaniyeye, yiyeceğe ve başını sokabilecek bir zemine ihtiyaç duyan binlerce insan…

Maalesef yine sınıfta kaldık. Yine ulaşamadık. Yine koşamadık.

Bunun sebebi depremin alan büyüklüğü, etkisi, hava şartları olduğu kadar karar ve hava yolunun kullanılamaz oluşu elbet…

Ama ihmal yok mu? Bütün uyarılara rağmen hazırlıksızlık, plansızlık, dağınıklık söz konusu…

Uyarılmadık mı? Uyarıldık.

Uyarıcılardan bir tanesiydi Prof. Dr. Naci Görür…

11 Nisan 2022’de Zonguldak’ın Ereğli ilçesi açıklarında 4,4 büyüklüğündeki depremin ardından Doğu Anadolu Fayı'na dikkat çekmişti.

Doğu Anadolu Fayının 20’nci yüzyılda hemen hemen hiç deprem üretmediğini belirterek “Kuzey Anadolu Fayı o yüzyılda,  bir dizi 7.0 ve 7'ye yakın depremler üretti. Kuzey Anadolu Fayı böyle aktifken Doğu Anadolu Fayı üzerinde bu tür bir aktivite görülmedi. Elazığ Depremi olduğu zaman Elazığ'ın güneybatı yönüne doğru depremin enerji transfer etmesi söz konusu. Doğrultu atımlı faylar, herhangi bir yerde deprem ürettiği zaman, her iki tarafına doğru da stres transfer etmiş olabilir. Doğu Anadolu Fayı üzerinde bundan sonraki depremleri Erkenek, Çelikhan, Kahramanmaraş Türkoğlu yörelerinde olacağını düşünüyorum” demişti.

Gün boyu twitlerini takip ettim, akşam da FOX TV canlı yayınında izledim.

“Ben dahil tüm aklı başındaki yer bilimciler bu depremin göz göre göre geldiğini aylar, yıllar öncesinden söyledik” dedi.

Konuşmalarını özetle aktarayım;

“Sabah saat 4 civarı depremi öğrendim ve istemsiz şekilde ağlamaya başladım, kendime gelemedim.

Ben dahil tüm aklı başındaki yer bilimciler bu depremin göz göre göre geldiğini aylar, yıllar öncesinden söyledik. Daha Elazığ depremin olduğu zaman şu anda hedef Çelek, Ermenek ve Kahramanmaraş'tır. Merkezi hükümete de çağrıda bulundum. Bilimsel veriler bunu gösteriyor diye söylemeye başladım.

2020-23 arasında bunu söylememize rağmen o bölgedeki yerel yöneticilerden hiçbir tepki almadık. Biri de ne söylüyorsunuz, demedi.

Doğu Anadolu Fayı üzerinde depremlerin gelebileceğini öngördük. Elazığ'da Elazığlıların bir deprem kentinde oturduğunu fark etmediğini gördüm ve kentte konferanslar verdik. İnönü Üniversite'de konuşmalar yaptım, Malatya'da halka seslendim. Bunun üzerine bir proje hazırladık. Harita Genel Komutanlığı'nın işin içine sokarak proje hazırladık. Devlet Planlama'ya sunduk, TÜBİTAK'a sunduk, reddedildi.

Nedenini de söyleyeyim çok basit bir matematik var bu işte Elazığ depremi olduğu zaman Elazığ doğrultu atılımlı oldu. Bu depremin kırığı Malatya’ya kadar geldi. Malatya’dan bu Kahramanmaraş’a kadar olan kısmı kırılmadı. Her doğrultu atılımlı fay kırıldığı zaman kırılmayan yerine enerji transfer eder. Bu basit gerçeğe bilimsel gerçeğe dayanarak dedik ki; ‘Şimdi Maraş bölgesi tehdit altına girdi dikkatli olun!

Burada bir çarpıcı örnek daha vereceğim. 1999 depremi olduğu zaman 17 Ağustos’taki benim de dahil olduğum yer bilimciler dedik ki ‘Düzce’ye dikkat! Marmara’ya dikkat!’ bunu 17 Ağustos’tan hemen sonra dedik. Biz Düzce’ye dikkat dediğimiz için Düzce’de hemen hızlı hızlı depreme hazırlık yapıldı. 3 ay sonra bizim uyarımızdan sonra deprem geldi 7.2 hazırlık olduğu için 803 insan öldü. Marmara’yı halen bekliyoruz. Daha deprem olmadı. Yani demek istediğim, bu bizim bilimsel uyarımız ya! ‘Adam bunu söyledi’ değil ya! Bu bilim! Bu bilimsel öngörü ve nitekim de oluyor. Biz bunu falcılık olarak yapmıyoruz.” 

Gün boyu Hoca’nın paylaşımlarını okurken ben de bir paylaşım yapma ihtiyacı hissettim ve “Deprem evet Takdiri İlahi. Amenna! Ama depremin sonuçları takdiri siyasi…”

Aman Allah! Kıyamet koptu. Birileri depremi unutup sadece beni izlerken, devreye giren trollerden yemediğim küfür ve hakaret kalmadı. Siyaset yapmanın zamanı mıymış da, kan emiciymişim de, depremi fırsata çevirip yüce iktidarlarına saldırıyormuşum da falan…

Bu konuya daha sonra, biraz acımız hafifledikten sonra gireceğim ama şunu söylemeden geçmeyeyim.

Her türlü afet, bela ve musibet mutlaka ve amenna Yüce Mevla’nın takdiridir o başka ama doğal afetlerin doğa ile ilgili kısımları vardır.

Uyarılara rağmen gidip sel yatağına bina kondurursanız, uyarılara rağmen deprem fay hatları üzerine dev binaları dikerseniz, sonucunda kader diye ağlamak en başta Yüce Mevla’nın kanunlarına hakaret olur.

Japonya bir deprem bölgesi, en son 2011 depreminde yanlış hatırlamıyorsam 1550 kişi öldü. Ama ölenlerin çoğu deprem sonrası oluşan tsunami sebebiyle.

Ve o depremin büyüklüğü 9.1 idi.

Demek ki bazılarına göre imansız o Japonlar, bizim önce tedbir sonra tevekkül şiarımızı benimsemişler ama biz imanlılar bir türlü o tedbir kısmını kavrayamamışız.

Neyse bu konuya sonra devam ederiz.

Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyor, enkaz altındaki canlara bir an önce ulaşılması için yalvarıyorum!