Kim demişse demiş; nerde çokluk, orda .okluk! Doğru da demiş. Gördük işte, O sözü dünyanın şu son hali kanıtlıyor.

     “ Nerde çokluk!” derken; sadece insan yığınlarını tehlike olarak düşünmem. Bir de,“ Fazla söz yalansız, fazla mal da HARAMSIZ OLMAZ!” lafı vardır.

    O kadar da değil. Çünkü, şurada dururum. Fazla malın servetin, öyle böyle şöhretin varsa; O’nu şerden hırlı hırsızdan, kem gözden korumak da zor.

    Çalış, haklı kazan, gösteriş ve hırstan uzak; kazandığını da doya doya yaşa!    

    Kaç gündür ve her zaman neden,” Mustafa Kemal Atatürk!” diyorum. En güçlü olduğun zaferlerin zirvesinde bile, yetinme aklın-erdemin olacak!

     Geçen gün bir köşe yazısında şunları okudum:

    “ Müslümanlar kendi ülkelerinden topluca kaçıp ‘ Gavurlara ‘ sığınmaya çalışıyor. Sınırlar açılsa, hepsinin gözü bir Avrupa ülkesine gitmekte!     

     Bu yüzden denizlerin ortasında veya kara sınırlarında her gün nice felaketler yaşanıyor.

     Üzülerek ve utanarak söylüyorum, bu sığınmacılar bizim de başımıza bela olmuş durumda.

    Başta Suriyeliler olmak üzere her İslam ülkesinden sığınmacılara ev sahipliği yapıyoruz. Irak, Somali, Pakistan, Bangladeş, Afganistan, Libya.”        

    Bugün ülkemiz ve tüm halkımız için dualarımız eksilmez. Çünkü, sağlığımız, siyaset dünyamız, ekonomimiz, tüm hayat zor günler geçiriyor.

   “ BİZ BİZE YETERİZ!” de demem. Kurtarırsa, 83 Milyon Halk Ülkesini kurtarır.

    Şu salgını atlattığımız gün; 83 milyon insan önceliği Çocuklarına-Gençlerine  vermeli.

     Milli Eğitim’in ve YÖK’ün üniversiteler üzerindeki tüm yanlış dayatmalarına ilkin veliler sahip çıkmalı. Çocuklarınızı kimsenin önünde yalnız bırakmayın.

   Onları okutmak, hayata hazırlamak için kendi hayatınızdan vazgeçiyorsunuz. Dünyanın en iyi okulları da Onlara eşsiz kapılar açıyor, amaaa;

     Kendi ülkeleri? Türkiye’nin en harika beyinleri bile kendi ülkesinde çok hak ettikleri yere getirilmiyor. Oysa, Dünya Onların önüne servetler döküyor.

    Devletin en hayati makamlarına, Liyakatli Gençleriniz değil, her şeye boyun eğmeye razı liyakatsizler gelebiliyor.

     Okul diplomaları şaibeli sporcu eskileri bile akıl almaz kamu makamlarında! Onlar sporda akılları baştan çıkaracak paralar kazanmıştır; dert para değil.

   Güç-Şöhret ve Akıl zehirlenmesi var; gençlerimizi şerden korumalıyız.

   Yazık olan Kamu mal-Mülklerini, Kurum ve Makamlarını sayamıyorum da;

    Ankara ve İstanbul’da, saygınlığı tüm dünyaca bilinen Hukuk, TIP, Siyasal Bilimler, Teknoloji fakülteleri enkaza çevrildi.

    Siyaset bunu yaparken bile kendi içinde var olan Onurlu-Erdemli bilim insanlarını değil, kimleri önceledi?

    Boğaziçi Üniversite Rektörü Son Rol Model oldu. Asla hiçbir koltuğa kendim talip olmadım ama; Beni BOÜ’ye rektör yapsalardı, daha sorunsuz olurdu: -(

     Aynı sözü Sakarya Üniversiteleri için de ederim. Bizim üniversitelerimiz, kuruluşundan bu yana, tarihin hiçbir zamanında Şehrin Bütününden hiç bu denli dışarıda bırakılmamıştı. Kim bunlar; O Kapılar kime açık, kime kapalı? 

   

    Sakarya şunun da bilincinde olmalı;

    Türkiye’nin tüm Güvenlik Güçleri Halk için vardır. Halka aittir. Halk, yasalara uyarak, Güvenlik Güçlerine olan sevgi ve saygısını korumalı; görev de istemeli.