Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası’nın, Sakarya’nın bugünü ve geleceği için taşıdığı önemi biliyorum. Bunu her fırsatta da yinelerim.

Şimdi, tüm Yönetimleri yenilenmişken, kimi düşündüklerimi kamuoyu önünde SATSO ile paylaşmayı görev biliyorum. Testi kırıldıktan sonra yazmak olmaz.

                                                             **

SATSO Ekonomi Dergisi’nin son sayısı günlerdir önümde. Kapaktaki,                  “ Sakarya’nın geleceğini birlikte planlıyoruz.” sloganı beni kilitledi?

Nerelere? Tabii ki, yıllardır çok ısrarla vurguladığım, “ Sakarya’da, laf ola gibi, kamu görevi gibi, yapılmış bir dolu proje, planlama var.

Kısa-Orta-Uzun Plan; ne istersen var. Ama, 1954’te Vilayet olduğumuzdan bu güne kadar yapılmış tüm Yerel ve Genel planlar tarafsız bilim kuruluşlarınca denetlensin;

Tümünün % 25’i bile gerçekleştirilmişse, el ayak öper, ayakta alkışlarım. Yapılmış olanların çoğunda da Milletin yazık edilmiş servetlerine ağlanır.

                                                                  **      

SATSO bile, TOBB’dan, Bakanlıklardan, hatta uluslar arası bir dolu ekonomik oluşumdan onca takdir alan en büyük mesleki oluşumdur. Ama, gözünün önündeki yanlışlardan kaçınamamıştır.

İkinci yazımda, sadece 2 örnek vereceğim. Tek amacım, bu aşamadan sonra, 2018-2021 Stratejik Plan yapılırken, SATSO Yönetimi’nin gerçekçi ve çok iyi denetçi olmasını dilemektir.

Bir kez daha yineleyeyim; SATSO’nun önceki ÇOK AKADEMİK ve Çağdaş 2010-2013 Stratejik  Planı bende var. O Planın gerçekleşme oranı her şeyi anlatıyor.   

                                          SATSO VE 1.OSB’NİN BÜYÜMESİ;

                                     GÜMRÜK VE TIR PARKI PLANLAMA : -)

SATSO’nun 2018-2021 Stratejik Planı hazırlıklarını okuyorum. OSB’ler var; Şehirleşme, Tarım ve hatta tohum bile var; ben de kendimi yollara vurdum.

TEM’den Adapazarı’na girip, 1.OSB’nin Hanlıköy’ün bereketli tarım arazilerine  doğru genişlediği bölgeye girdim. Yüzbinlerce yılda oluşan tarım toprakları 5-6 ayda taş ve beton yığını olmaya başlamıştı.

OSB’nin içinden geçip Gümrük Müdürlüğü ve Tır Parkı olan kapısından çıktım. İlkin, OSB’nin, Müdürlüğü ile şahane Sosyal Tesisleri olan bölgesine uğradım.

Görevlilere; “ Cumartesi, sosyal tesislerde kimse var mı? “ diye sordum. Kimse yoktu. Zaten hiçbir zaman kimse yoktu. Sosyalliğimizin en çarpıcı yüzü mü? SATSO, çağdaş misyonu gereği yaptığı hiçbir sosyal tesisten sonuç alamadı : -(

                                                                  **

İş Dünyası, kendi şahsına ait 1 kuruşu bile boşa, işe yaramayan projeye harcamaz. Orada, OSB’de Patron veya Çalışanların eşleri, çocukları için bile muhteşem Eğitim ve Sanat Projeleri olamaz mı? Her gidişimde boştu…

                                                                  **

Yazımın asıl konusu bu da değil… Gümrük Müdürlüğü de, Tır Parkı da orada. İkisi de en çok 10 yıllık projeler. İş Dünyası bile, projelerdeki öngörüsüzlüğü O İki proje ile İSTİŞARE edebilir… İş Dünyasında her şey tartışmaya açıktır.

Tır Parkı ağzına kadar dolu olmalı ki; OSB’den çıktıktan sonra, sağa-sola giden tüm kavşak ve yol kenarları 2 sıra tırlarla doluydu. 10 Dakikada neler yaşadım.

Bu şu demektir: İş Dünyası 10 yıllık Büyüme Projeksiyonunu bile doğru görememiş. İşin doğası, Gümrük ve Tır Parkı yakın olur; O öngörü çok doğru.

 Ama, orada 2-3 yıl içinde Hanlıköy’deki fabrikalar da bittiğinde bütün işleyiş felç olacak. Buyurun Stratejik Plan’a şimdiiii… 10 Yıl sonrayı öngörelim…

                                          TIR PARKI, KÖPRÜ İLE GEÇEREK;

                                    ESKİ KENT ÇÖPLÜĞÜ’NE UZANIR MI ?  

Aziz Duran Büyükşehir Başkanı iken, Sakarya Nehri kenarındaki, şu gün Tır Parkı ve Belediye malzeme depoları olan korkunç arazilere çok gittim.

At, eşekler kesilmiş; kemiklerle dolu devasa kum çukurları ürkütücü rezil haldeydi. Yıllarca yazdım. Ben yazdım diye değil; Büyükşehir planladı, tüm arazi nefis düzeltildi. Kızılay’a tahsis edilen büyük alanlar dahil.

                                                            **

OSB’deki sanayici arkadaşlarım oradaki gezmelerimi biliyordu. TEM’den geçen bir dostları Sakarya Nehri Köprüsü üstünde çöp kokusu ile irkilince, Onları arayıp, “ Bu leş kokusu nerden geliyor? Deniz de yok, bu martılar neyin nesi?” diye sormuşlar.

Beni aradılar; kalktım Alancuma’daki Eski Kent Çöplüğü’ne gittim. TEM ve D.100 gibi 2 uluslar arası yolda; üstelik de Sakarya Nehri kenarında kilometrelerce Kent Eski Çöplüğü vardı. Çevre Rezaleti değil, katliam gibi.    

Kamu; çöplüğün üstünü örttü. Boş arazi, çalı çırpı dolu; her melanete açık : -(

Ki; Alancuma Köyü, Yüzyılın Depremi’nde felaket yaşayan şehre yıllarca Deprem Köyü ile ev sahipliği yapştı. Deprem Köyü enkazı kalktı; evlerin beton zeminleri o alanda yıllarca öylece bırakıldı. Çok yazdık, O rezalette yok artık.

                                                                   **

SATSO bilir ki; 1.OSB Hanlıköy Fabrikaları bitsin; Doğu Ana Caddesi Trafik Kötürümü olacak..Şimdi fantezimi yazayım: Nehrin karşısındaki Eski Çöplük ve Deprem Köyü TIR PARKI olabilir mi? Tek eksik, OSB’ ye geçiş sağlayan bir köprü.

Ya da; Büyükşehir Malzeme Depoları ve Kızılay büyük fedakarlık yapacak; ikisi de Alancuma’ya tesislerini taşıyacak. Tabii, bunlar da benim içime sinemez.

 Yaratılmış Tarım Arazileri kutsaldır. Ama, ne yazıktır ki oralar yok edilmiş.