Sevgili okurlar,
Bu köşede yer alan yazılarımda genellikle, “ülke çıkarları, Sakarya’nın geleceği ve kazanımları, insanımızın birlik ve beraberliği üzerinde olduğu kadar, vatan, bayrak, millet ve toprak sevgisini öne alan, ötekileştirmeye, ayrıştırmaya ve dışlamaya karşı olduğu kadar, siyasetin içinde bulunduğu beceriksizliğe ve aldığı yola” dikkat çekerim..
Bize de yakışan budur!
Tüm yaşanmışlıkları, içinden geldiğim toplumu unutmak olmaz!
Elbette her siyasi iktidarın, “bir anlayışı, bir düşünce sistemi ve geleceğe dair görüşleri” vardır..
Hani derler ya,” her yiğidin bir yoğurt yiyişi var” diye!
Konuyu daha da açarsak, dünden bugüne siyasi partiler, “düşünce gruplarına göre, anlayış ve yaşam biçimleri, ekonomik öngörülerine göre” birbirlerinden ayrılırlar..
Kimi,” milliyetçi bir eksende, kimi sağ, liberal bir çizgide, kimi sol, sosyal demokrat bir duruşta” kendini ifade ettiği gibi, son yıllarda,” dini ekseni de “kapsayan bir anlayışla, siyaset sahnesinde yer alan siyasi partiler var..
Bu demokratik ülkelerde böyle de, diğer ülkelerde nasıl?
Günümüz dünyasında siyaset “evrilerek”(Değişime uğrayarak) yol almaktadır.. Ancak, bu evrimle,” insanı odağından çıkarmış, daha çok paragöz bir anlayışa hizmet eder” hale gelmiştir..
Devletlerin yerini, çok uluslu şirketlerin alması bundandır!..
Özelleştirmeler bundandır!..
Bu yeni dönemde, para kimdeyse, söz ondadır..
“Para ile her şeyin halledileceği, iktidarları sürdürüleceği anlayışı”, tüm ülkeleri bundan kapsamıştır..
Devletlerin,” üniter yapıları, ulusal bilinç anlayışı, milli kahramanlar etrafındaki bütünleşmesi yıkılarak, yerine tüketen bir toplum, insanı yaşatmayı odağından çıkartan bir siyaset benimsenmesi bundandır..
“Parayı kontrol eden, devleti ve milleti de kontrol eder anlayışı”, eşitlikçi, adil paylaşımı, hak, hukuku, insani değerleri, ekonomik kazançları altüst etmiştir..
Hatta, bu yeni anlayışta, “bayrak, vatan,millet, toprak kavramı da” sulandırılmış, ulvi mertebelerde küçümsenmiş, kulak arkası edilmiştir..
Öyleyse nereye gidiyoruz?
Çok doğru, dünyadaki siyasi anlayışlar ve Türkiye’deki durum, bize neler anlatıyor?
Hani bir bakan söylüyor ya,”burası işte çok önemli”, hah, onun gibi bir şey, burası anlayana çok önemli, anlamayana zaten “sivrisinek saz, davul zurna az” dememiş miyiz?
Evet, Türkiye AK Parti iktidarı ile bir başka siyasal rejim ile tanıştı..
Kimi, “bunu kanırta, kanırta yapacağız” dedi!?..
Kimi,”Türkiye bağırsaklarını temizliyor” dedi..
Kimi de “ alışacaksınız” diyerek naralar attı..
Ve ülkenin, “kozmik odalarına girildi, askeri dağıtıldı, liyakatsizler işbaşına getirildi, har vurup harman savruldu”, bugünlere geldik..
Kısacası Türkiye, “kendisine biat edenlerin iktidara geldiği bir Türkiye” ile tanıştı..
Kendisine biat edenlerin, sürekli biat etmesini isteyen, ancak biat edenlerin büyük bir bölümüne, iktidar payı vermeyen bir anlayış idi bu!
Adına  “Başkanlık Sistemi” ya da “ Hükümet Başkanlığı Sistemi” denilen bu günlerde,her şeyin alt-üst olması, bir keşmekeşliğin yaşanması bundandır..
İşler,”hem parti genel başkanı, hem cumhurbaşkanı şapkası altında” yürümüyor!
Çok detaya girmeyeceğim, zira başka konuları gündeme almak istiyorum, bu yeni anlayışta liderin dediği, dedik, demediği ise umursanmadı!..

***
Sevgili okurlar,
Son gelişmeler ışığında Sakarya CHP Milletvekili ve CHP Gurup Başkanvekili Engin Özkoç ile ilgili gelişmeler, “bize 1980 öncesi siyasal gelişmeleri” hatırlattı..
Devletin yerine, partiyi alan bu siyasi anlayış, her söylediğini doğru ad ederek, muhalefete, gazeteciye bilim adamına, sanatçıya ve her kesime karşı, yeni söylemler geliştirdi..
Sudan bahaneler, mazeretler ile insanlar hakkında davalar açılıyor, beğenilmeyenlere mahpus yolu hak sayılıyor!?..
Türkiye’de bir zamanlar Cem Karaca’nın seslendirdiği o şarkı gerçekleşiyor:
“ Düştüm mahpus damlarına… az olur!”
“Acımasız, ötekileştirici, ayrıştırıcı bir dil kullanımı, korkutma, sindirme, ispiyon..” ülkede, geçer akçe oldu!
Zira, partinin beslendiği kaynak burası idi..
Yani,” gerginlik siyasetinden” nemalanmak ve olabildiğince iktidarda daha fazla durabilmek, hatta mümkünse hiç iktidardan gitmemek gibi bir anlayış sergilenmeye başlandı..
Son seçimlerde, İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer büyük kentlerin kaybedilmesi AK Parti iktidarını daha da hırçınlaştırdı..
Artık milletin gerçekleri,siyasetin gerçekleri ile ötüşmüyordu..
Bu bağlamda, siyasi meseleler çözüm beklerken, “Suriye, PKK-PYD, FETÖ, Amerika-Rusya ve İran eksenindeki politik savrulmalar, içte ekonomik çıkmazlar” eklendi ve halkın beklentilerini karşılamaz hale geldi..
“Yaşanan iflaslar, el koymalar, ihalelerin dağılımı, işe alımlarda liyakat anlayışının terk edilişi, koyu partileşme ve söylemlere, intiharlar, kendini yakmalar karıştı” ve bugünlere geldik..
Son gelişmelere bakarsak, CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un infial uyandıran o sözlerini, önce kim söylemiş?
Bilmiyor musunuz?
Açın youtube ve arşivlere bakınız!
Peki, basın toplantısında Özkoç ne söylemiş, ah be kardeşim, senin söylediklerini tekrarlamış..
Ne fark var?
Sen söylerken iyi, başkaları söylerken “tu-kaka” öylemi?
Nerede adalet, nerede eşitlik, nerede hak, hukuk, siyasi etik anlayışı?
Mecliste hatibin, kürsü dokunulmazlığını bir kenara atıp, dövmeye kalkmak, sövmeye yeltenmek, kaş göz yarmak, itip,kakmak, yumruk atmak yakıştı mı?
Eee ben dava açtım!
Eee karşı tarafta açtı!..
Ne olacak şimdi?
Nerede mahkemeleşeceğiz?
Olacağı şu, biz altta kalanlar, yani Sakarya’da yaşayanlar, bu söylemlere  itidalle gideceğine, ateşe körükle gitmeyi yeğlersek, yukarıda yaşanan kavgayı  daha da tabana taşımış oluruz!..
Allah korusun!
O nedenle, başta Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce’nin o kullandığı “insan artıkları ile mücadele” tabiri yakışıksız olmuştur!..
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, tarafsız olması gerekenlerin başında gelir..O sadece AK Partililerin değil, tüm Sakaryalıların başkanıdır..
“Biat rejiminde”,başkanına sahip çıkmıştır ama, tepki koyanlar, tepkisini dışa yansıtanlar, taciz edenler,ellerde pankartlar ile yollara düşenler,CHP Sakarya milletvekili Engin Özkoç’a oy veren, onu seven, sayanları da dikkate almalıdır..
Kaldı ki, AK Parti Sakarya Teşkilatı, topluca hücuma geçmiş, liderlerini korumayı yeğlemişlerdir..Bunda haklarını inkar etmek olmaz..Ama bu işlerin yolu yordamı vardır..
Türkiye daha “demokratik refleksini” kaybetmedi..
Durun ne oluyoruz?
Oysa, liderlerinin korumaya ihtiyacı mı var!?..
O zaten söyleyeceğini söylüyor..
Ama AK Partili bir grubun, CHP Sakarya İl Binası önüne gelmesi, slogan atması, yumurtalı saldırısı, pankartlarla tacizi hoş olmadığı gibi kabul edilir bir durum değildir..
Bu yukarıda da söylediğim gibi, bu durum bize 1980 öncesini hatırlattı..
Biz o günleri zor geçirdik..
Tekrar o günleri yaşamak istemiyoruz..
O günleri yaşatanları da, şehirde istemiyoruz..
Ne olacak şimdi?
Bu durum, “Kubilay’ın  katlini, Sivas’tan masum sanatçıların yakılmasını ve diğer olayları da hatırlattı” desem yalan olmaz!..
Lütfen itidal!
Elbette Türkiye’nin meselelerine kafa yonacaksınız, elbette tepkinizi ortaya koyacaksınız, ama bunun yolu yordamı var..
Ülkenin hala yasaları mevcut, lütfen kendinize hemen bir “fanatik rol “biçmeyiniz!
Zararı hepimize olur!
“İncitmeden, ürkütmeden, taciz etmeden, kırmadan, dökmeden tepki göstermek varken, öfke ile kalkmak” neyin eseridir, kimin isteğidir?
Elinize, o ayrıştırıcı pankartları, kim tutuşturdu?
Türkiye, zaten yangın yerine dönmüş!..
Bu yangına sizlerde, bir odun atmayınız!..
“Bu yangını birlikte söndürmek varken, kavga, hır-gür çıkartmak, huzur bozmak, yarınlara kibrit ateşi çakmak” neyin nesi?
Sakarya, bunu nasıl yapar?
Sakarya’yı, Türkiye’yi böyle mi ayağa kaldıracağız..
“Ayrıştırmaya, sivri dile, ötekileştirmeye, particiliğe” elbette hayır!
Aman unutmayalım ki, “kötü söz” sahibinindir!..
Yunusça, sevelim, sevilelim, hoş görelim!
Lütfen empati yapalım!..
Herkes aklını başına toplasın!..
Başka Türkiye yok, başka Sakarya hiç yok!
Lütfen, “size yapılmasını istemediğiniz hareketleri, sözleri” başkalarına söylemeyiniz!
Herkesin şüphesiz “onuru, kişiliği, duruşu” vardır!
Unutmayınız, “gün döner, devir döner, sap döner”,  cenazede, düğünde, bayramda, iyi ve kötü günde buluştuklarınız karşınıza çıkar!
Yaptıklarınız karşınıza çıkar!