Sevgili okurlar,
“Bir “Atatürk” haftasını daha geride bırakıyoruz..
“24 Kasım  Öğretmenler Günü” ise yarın bütün yurtta olduğu gibi Türkiye’nin dış temsilciliklerinde kutlanacaktır..
Bir kere “aydın” Cumhuriyet öğretmenleri ile ne kadar iftihar etsek azdır..Zira Cumhuriyet Türkiye’sinin öğretmeni olmak oldukça zordur?..
Nedenini “izah etmeye” gerek var mı?
Ama yinede, konuyu irdelemekte yarar var!
Başta Başöğretmen Atatürk’ten sonra, “eğitim-öğrenim seferberliğinde “ görev alan tüm meslektaşlarımızı, öğretmenlerimizi sevgi ve saygı anmak görevimizdir..
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk boşuna söylemedi:
 “ Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” diye!..
Gelinen bu noktada, görüyoruz ki, öğretmenler siyaset “İmamlara” yenildi!
Hemi de 3-0!
“ İmam” diyorsak kimse alınmasın, demem odur ki “Din Görevlilerini” kastediyorum.
Bir ara Türkiye’de,” öğretmenler siyaset yapıyor” diye, öğretmen okulları kapatıldı..
Adı,”komüniste” çıkan çok öğretmen bilirim?..
Kim, ne anlıyor bilmeden, bu tekerlemeyi sakız gibi ağızlarda dolaştırırdı?!..
Türkiye’de, “Komünizm “ ile mücadele dernekleri kurulurken, bu işin başına bugünlerde “FETÖ” diye ünlenen Fetullah Gülen’in getirilmesi ne tesadüftür değil mi?
Yani siyaset yapan öğretmenler gitti, yerine siyaset yapan imamlar geldi..
Eee durum böyle olunca,iktidarda imamlar lehine değişti..
İmamlardan daha iyi bilecek değilsiniz ya?
Boşuna söylenmemiş,”imam bildiğini okur” diye!
Sevgili siyasetçimiz, Sapanca’nın evladı Nazif Okumuş bile ara sıra o beyaz ekranlarda “ İmam Hatipli” olduğunu gerile, gerile söylemiyor mu?
Yani?
Sevgili gazeteci dostum, Şaban Mergül’ün deyimi ile “İmam Hatipli” olmak, bugün Türkiye’de her kapıyı açan anahtar değil, çilingir olmuşsa, bizim kabahatimiz ne ola ki?
Kulakları çınlasın söz Şaban Mergül’ün “Yani” kelimesine takılmışken, Akyazı’ya uzanarak, Alaağaç Köyü’ne gitmeden etmeyelim..
Alaağaç Köyü’nün sevilen delikanlılarındandır merhum Hasan Kaya..konuşmaları, yiğitliği, yardımseverliği kadar “çiftetelli” oyunu ile bilinir.. Ama her sözünün başına “ Eeee Yani” koyması ile de bilinir..
Bir gün merhum Hasan Kaya, eski Karaçalılık Köyü muhtarı, iş adamı Yılmaz Çetin’e  “Yanili” bir soru sorar..
Yılmaz bu muziplik yapacak ya,” E yani Hasan Ağbey” diye söz başlar..
Alaağaçlı Hasan Kaya bu!
Bu racon kesmeyi yer mi?
Hemen sözü keser, “ Yılmaz anladıkta, bu “yani” nedir, demekten kendini alamaz?..
Sizlerde bizim öğretmenler ile imamlar mukayesemizi bir “muziplik” olarak alınız diyeceğim ama, serde “dindar ve kindar nesil” yetiştirmek vaadi var!
Tevekkeli değil, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet döneminde “Latin Alfabesine” geçişi eleştirip, halkın sıfır çektiğini söylemesi, tartışmaları da beraberinde getirdi..
Bazı aydın geçinen yazarlar ile bilgiç tarihçiler yaşasın?
Hemen,iş başa düştü ya, tarihi alt-üst edip, bu yenilik ile Osmanlı sonrası neler kaybettiğimizi ortaya koymaya çalıştılar..
Zahmetler boşa çıktı!
Halkın yüzde 9’unun okur yazar olduğu ve çoğunun Arap alfabesi ile bile tanışmadığı anlaşıldı..
Ya, Cumhuriyet?
Aydın, modern nesiller yetiştirdi..
Yediden, yetmişe herkes  yazmasını ve okumasını öğrendi..
Dikkat ediniz, yazmasını ve okumasını!
Benim ayak bastığım Belçika’da 1985 Yılında çoğunluğu kadın olmak üzere “okuma-yazma bilmeyenler” için kurslar açıldı ve Avrupa’nın göbeğindeki bu kara cahilliğe son verildi..
Kulakları çınlasın, zamanın Eğitim Müşaviri Tolga Yağızatlı ve öğretmen arkadaşlarımız, bu konuda az mesaide bulunmadılar..
Öğretmen bu, öğretir, A, B, C..
İmam ise diline bir “cennet ve cehennem” dolamıştır..
“Günah-Harım” der, durur..
Manzara ortadır, kimi ne “cennete” razı olur, kimi ise “günahtan” korkar?
İşimiz zor vesselam!
İşte CHP Sakarya milletvekili Engin Özkoç’un başına gelenleri gördünüz mü?
Maşallah,Sakaryalı hemşerilerimiz, söylediğini “leb demeden leblebi” diye anladılar!.
Maşallahları var!
Yok, yok nazar boncukları eksik!
Sakarya’da bu kadar, olağandışı olay olurken, bu tepkiciler neredeydiler acaba?
Hemen koşuverdiler, sözün arkası sıra!
Fabrikanız satıldı be kardeşim!
Dağlarınız talan edildi be kardeşim!
Dereleriniz akmıyor be kardeşim!
Sapanca Gölü tehlikede be kardeşim!
Başörtüsü yine ayağınıza dolandı be kardeşim!
Lütfen sağduyu be kardeşim?!
Nereye geldiğimizi, şimdi anladınız mı kardeşim?