Sevgili okurlarım zaman su gibi akıp geçiyor. Günler, haftalar, aylar derken bir bakıyorsun yıllar geçip gitmiş. Bana dün gibi gelen çocukluğumun üzerinden otuz yıl geçmiş bu süre zarfında birçok insan tanıdım bazıları ile hala görüşüyorum kimisi ile de zamanla yollarımız ayrıldı. Zihnimin hatırladığından bu yana hep birlikte olduğum kişiydi Kemal Geçici… Soyadının “Geçici” olduğuna bakmayın kalıcı bir dostluğumuz vardır. Bu yazımda siz değerli okurlarıma biraz kendimden söz etmek istiyorum. Acısı ile sevinci ile hayatımın dönüm noktalarında hep yanımda olan Kemal kardeşimle anılarımızdan sizlere aktaracağım.

Biz Kocaali’nin Yeni Mahalle, Şehit Nuri Tan Caddesinde dizlerimizde düşüp kalkmadan kaynaklanan yaralardan ile çocukluğumuza başladık. Akşamları saklambaç, körebe, yüzük kimde? futbolcu kartı gibi oyunlar, gündüzleri ineklerin otladığı çayırlarda meşin yuvarlak peşinde geçen günler…

Tabi birçok arkadaşımız vardı ama biz Kemal ile arkadaş değildik kardeş gibiydik aynı kıyafetleri giyer yağmur yağdığı zaman türkü söyleye söyleye gezerdik. Islanırdık Yeni Mahalle ile Karşı Mahalle sokaklarında bir başkaydı bizim oralarda çocuk olmak… Bacum babaannemiz vardı mesela ev ekmeğine pekmez sürer verirdi bize pasta niyetine yerdik. Reçel yapardı Muradiye yengem üzerindeki köpüğü alır koyardık buzdolabına dondurma niyetine yerdik.

Fındık bahçesi maceralarımız, bayram sabahı harçlık toplama yarışmalarımız bir farklıydı Kocaali’de çocuk olmak…

Aslında yazıma başlarken sizlere güleceğiniz anılarımızı yazacaktım. Belki başka bir gün yazarım. Kocaali’de çocuk olmak farklıdır cümlesi beni başka bir duyguya sevk etti. Şiar geldi aklıma aynı sokağı paylaştığım. Onunda kardeşleri, arkadaşları vardı. Benim gibi o da o sokaklarda neşeli oyunlar oynuyordu. Kim bilir ne hayaller kuruyordu. Maalesef iğrenç insanlar tarafından öldürüldü. Kelimelerin insanın boğazına düğümlendiği anlar yaşadık.

Şiar’a Allah’tan rahmet dilerim…