Sakarya’da Turizm için ne sempozyumlar, ne çalıştaylar yaptık! Nereye vardık? Ben ülkemiz-şehrimiz için pembe gözlük takamam, gerçekçiyim!

İlkin,” Turizm nedir? Turizmin öncelikleri nedir?” şunları ve nicesini çağdaş dünya eğitim sistemleriyle öğrenemedik?

Tanıtım videolarımıza bile pembe gözlük taktık? Oysa yok öyle Sakarya!

Kendimiz çalıp, kendimiz söylediğimiz İŞ’lere Turizm dersek, turizmde de çırak çıkarız?

Kırkpınar’dan, umurunuz olmayacak birkaç örnek vereyim! Siz Sakarya Nehri kıyılarına veya sokaklara çıkın aynılarını görürsünüz!

Turizm Kenti Kırkpınar’da, imar-tadilat izinli mi, izinsiz mi bilmem, ama imarlar 3 m2 boş yer kalana kadar bitmeyecek gibi?

Belediyesi elinden alındıktan sonra, 9-10 yıldır pazar günleri bile çekiç, balyoz, ağaç-demir testeresi, motor sesleri de bitmek bilmiyor.

Bitmez de! Kırkpınar, bildiğim çok yerden daha örf, adet, gelenek saygısı sevgisi olan bir yerdi?

Ülkemizde; cep telefonu, tv dizileri, bilgisayar-internet fırsatları herkesi en zayıf yerlerinden yakalıyor. Korku salma, Güç gösterme, para, şatafat…

Yani; artık her yerde doğal-toplumsal-içten paylaşımlı dünya azalıyor! Sermaye Ekranları senaryo yazıyor; insanlar oralardaki rollere özeniyor!

O Rol; Kurtlar Vadisi de olur, Yasak Elma da! Ama, gerçek hayat asla olmaz!

Gerçek hayatı dağlara, tepelere, dere kenarlarına çıkıp arıyorum. Doğa; orman, toprak, meyve sebze,et süt, selam sabah içtenliği elimizden alınmış!

Ballı Turizm Kredileri batarsa turizm olmaz; Turizmi bilen yapar ülke kazanır.

Doğa, örf adet gelenek yaşam kültür çeşitliliği terk edilen yerde de turizm olmaz? Her yerde olandan farklı şeyler sunamayan yerde turizm olmaz!

Kurtköy Dibektaş’ta 5-10 yıl öncesinde kadar,” Zeliş’in Çiftliği!” her yerden farklıydı mesela. Bakir doğada dinlenme, Türk Sanat Müziği sofraları vardı?

N’oldu? Dağlar taşlar Arap zenginleri için yuva haline getirildi. Dibektaş şimdi sanki terk edilmiş, metruk bir doğa yıkımı-harabe gibi?

Sapanca da şu gün, 25-30 yıl önceki Vakıf Otel’in çevresindeki nezih güzellik kaldı mı? Kendi halkımızın Türk Sanat Müziği dinlediği Kordon geceler var mı?

Ama, içme Suyu Sapanca Gölü’nün içine kadar Bungalov Turizmi girebilmiş! Ona izin verenler, lağım da dahil, atık suların gider garantisini verebilir mi?

TEM’in yasak çitleri aşılıp, o yamaca WC kondurabilmek Turizm midir? Mescid’i kılıf yapmak ayıbımıza gitmeli. Temiz her yer Namaz’a seccadedir.

SASKİ çıkıp,” Göl, Kolektör ile yüzde yüz koruma altında! demesin. ” Sapanca Gölü’nü gözümüz gibi koruyoruz! Kolektör de Göl’ü koruyor!” denmesin.

Dün de,” Düzenledik!” denilen dereleri, TEM şevlerini gezdim. Göl’e akan tüm açık su kanalları ve TEM altı kanalları tıkalı. Taşan da Göl’e akıyor.

O kanallarda oluşan-oluşacak mikrop yuvaları Corona kadar tehlikedir?

Kurtköy Deresi ıslah edilirken(?) Dere ile yol arasında yapılan, devam eden inşaatlar neden görülmedi acaba? Pardon,”görül(E)medi?” mi?

Üniversite’nin Su Ürünleri Lojmanlarının onarım molozlarını Kurtköy Deresi kenarına başka cahiller mi atmış? Geçen hafta yazdım; Turizm görememiş!

Turizm elbette önemli ama asla Sakarya’yı taşıyacak sektör değil. Suyu, tohumu, toprağı, ormanı ve kredileri ötelersen; Gıdayı-Geleceği ötelersin.

Biz bu halkın insanıyız. Halkın zamanı ve parası boşa harcanmasın. Salgın ve iş derdi var; ev çocuk beslenme, GEÇİM derdi var GEÇİM; asıl dert bunlar!