Fabrika fabrika, işyeri işyeri takip edemesek de, hastanelerin acil servislerine gazete adına birer kamera yerleştirmesek de, Sakarya’da iş kazalarının her gün yükseldiğini, en azından jandarma bültenlerinden görüyor ve hesaplıyoruz. İş kazları ufak tefekte olsa iş kazası. Önlem alınmadığı zaman iş kazasının kaçınılmaz olduğunu hepimiz biliyoruz. Geçtiğimiz yıl, sadece jandarma bültenlerine dayanarak bir hesap yapmış ve bu hesabı da manşete asmıştık.

                                                        **

Bu hesaba göre, bu şehirde bir yılda iki binin üzerinde iş kazası olduğunu söyleyebilirim. Bu büyük bir rakam. Ama ne kadar çaba serf edersek edelim bu gerçeği hiçbir zaman su üzerinde tutamıyoruz. Yani,  iş kazaları gerçeğini kesinlikle ve kesinlikle gündemde tutamıyoruz. Mesela şöyle bir örnek vermek istiyorum. Şehrin üst düzey yöneticileri sık sık şehrin çalışma refleksiyle ilgili bir araya gelir. Bu hafta başında da böyle bir toplantı olmuştu.

                                                  **

Vali Balkanlıoğlu başkanlığında yapılan bu toplantıda, şehre yatırım yapan özel ve tüzel kuruluşların faaliyetleri masaya yatırılmıştı. O toplantıda, her şey konuşuldu. Ancak tek bir şey konuşulmadı. İş kazaları… Hiçbir kuruma, ‘Son bir ayda sizin işyerinizde kaç iş kazası yaşandı?’ diye bir soru sorulmadı. Bu sorular sorulmadığı için de, her yer pembede kaldı gitti. Oysa, bu konuda sorulacak minik bir soru, bu şehrin iş kazası gerçeklerini ortaya çıkarabilirdi. Ne diyelim, belki bir dahaki sefere!..

HAYROLA BEKİR BEY!

Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş.’den (SEDAŞ) servis edilen hemen hemen her haberin içinde pırıl pırıl Bekir Sami Güven fotoğrafları görmeye başladık! Şimdi birileri çıkıp haklı olarak, ‘..SEDAŞ’ın servis ettiği haber dosyalarında, bu kurumun yönetim ve icra başkanının fotoğrafları değil de benim mi fotoğraflarım olacaktı?’ diye on puanlık bir soru sorabilir!

                                                   **

Şaka bir yan… SEDAŞ, faaliyetlerini, çabalarını, kurumsal amaçlarını haber haline getirip, biz basın aracılığıyla bu şehrin insanlarıyla paylaşan önemli paydaşlardan biridir. Özellikle son birkaç yılda SEDAŞ’ın bu konuda önemli mesafeler aldığının da altını çizmek istiyorum. Daha önceleri sadece kurumun çalışmaları, kendi iç faaliyetleriyle ilgili basın açıklamaları yapılır, vatandaş bilgilendirilirdi.

                                                 **

Ancak son zamanlarda SEDAŞ biraz daha sosyal bir kurum havasın girdi. Artık, hemen hemen tüm sosyal günlerde SEDAŞ’ı görmek, kutlamalarını okumak, toplumla aynı kalıp içinde bulmak çok mümkün. Bayram kutlamaları, anneler günü, babalar günü, muhtarlar günü ilk anda aklıma gelenler.

                                                   **

Son zamanlarda SEDAŞ’ın bu sosyal çıkışının arkasında SEDAŞ’ın Kurumsal İletişim Müdürü Ayhan Erkovan’ın varlığının olduğuna inandığımı belirtmek itiyorum. Mesela son olarak, ‘SEDAŞ muhtarları unutmadı’ şablonlu haberle, SEDAŞ’ın iki bin küsur muhtarın cep telefonuna muhtarlar günü ile ilgili mesaj attığını öğrendik.

                                                  **

Tabi haber yine ve de doğru olarak Bekir Sami Güven’e yani, kurumun yönetim kurulu ve icra başkanına konsept edilmiş. Dedik ya doğaldır. Zira Bekir Sami Güven yönetim olarak bu kurumun en üst kattaki, gönül olarak en olumlu kattaki kişisidir. Böyle olunca konsept haberlerin kahramanı elbette o olacaktır.

                                                  **

Ancak benim anlamadığım, uzunca bir zamandır böylesi her haberin dosyasının içinden neden birkaç taneden fazla ve de çeşit çeşit pozlarda Bekir Sami Güven fotoğrafları çıkmakta? Bu bende merak uyandırdı. Sanki böyle, siyasete ısınır, ısıtılır gibi bir hal içindeymiş gibi…