Sevgili okurlar,
18.Yaşına doğru Bizim Sakarya’da, birbirinden güzel, farklı haberler ve yorumlar yer alıyor..
Büyük bir özveri ile emekleri ve çalışkanlıkları ile arkadaşlarımız Adnan Yüksel nezaretinde bizlere, pırıl, pırıl, doğruları, gerçekleri yansıtan bir gazete hazırlamanın mutluluğunu yaşıyorlar..
Her güne 16 sayfa renkli bir gazete hazırlamak ha!
Haberlerin toparlanması, sayfaların çatılması, yazılanların gözden geçirilmesi, resimlerin yerleştirilmesi ve seçimi az iş değildir hani!
Gazetenin hazırlıkları akşam saatlerine doğru tamamlanır,son gözden geçirmeler yapılır ve ardından baskı için gazete sayfaları matbaaya gönderilir..
Eskiden bu işler daha zordu!

TİPO BASKIDAN, OFSET BASKIYA GEÇİŞ..
Yani Bizim, Sakarya’da ilk ofset Sakarya adlı gazeteyi çıkardığımız yılları düşündüm..
Hatta daha öncesine gidersek, o yılların “Akşam Haberleri, Yeni Sakarya, Anadolu, Gerçek ve Adapazarı” gazetelerinin  “okurlarını nasıl haberdar ettiklerini” hiç düşündünüz mü?
Bir potada kurşunun eritildiği yıllarda, “oh rahatladık” dercesine makineleşen matbaacılık mesleği, bugün “dijital matbaacılık ve yayıncılık” ile büyük yenilikleri içeriyor.
Öyle bir resim için İzmit’in, İstanbul’un yolunu tutmak yok artık!
Kaldı ki, biz baskı için bile İstanbul’un yolunu tutardık!..
Şimdi de daha az masraf için İstanbul’un yolunu tutanlar var.. Ama bu baskı makinelerinin Sakarya’ya gelmesi çok önemli bir aşama!.

BU MESLEĞE GÖNÜL VERENLER?
Demem o ki, bu mesleğe gönül verenler, bu matbaa boyasını koklayanlar, kalemi eline alanlar, yaşadığı kentin,ülkenin sorunlarına kafa patlatanlar, işte her güne farklı içerikli gazeteler çıkartmak yarışındadırlar..
İşte, bu işe gönül veren ve tesadüfen bu mesleğin içinde kendini bulan Adnan Yüksel, mesleği “ gazetecilik” olan arkadaşları ile bu yola başvurarak, Sakarya için, Sakaryalılar için ülkemiz  ve bu kentin “sosyal kültürel olgusuna” hizmet için Bizim Sakarya’yı her gün yayımlıyor..
Bütün bu işlerin, parayı, yani bir maliyeti gerektirdiğini söylememe gerek var mı?
Çalışanların istihdamı, kağıt, boya, elektrik, ofis kiralarının her ay düzenli olarak ödenmesi, sosyal haklar ile ilgili ödemeler bu işin öyle bedavadan yapılmadığına işarettir..
İşte bu yola adım atanlar, devletin sağladığı resmi ilanlar ile bir nebze nefes alırlar..
Bir kentteki ilan potansiyelini siz düşününüz..
Bu ilanların kesimi geçtiğimiz günlerde gündeme geldi..İktidar, bu yönde yerel gazetelerin ilanlarının kesilmesi yolunda bir teklif hazırladı..
Çok şükür, bu yasa teklifi direkten döndü ve yerel basın bir rahat nefes aldı..
İşte böyle çalkantılı, ekonomik krizin hat safhada olduğu, paramızın pula döndüğü günlerde, her malzemesi “dolara endeksli” bu mesleği yürütmekte  güçleşiyor..

NE KATKI YAPIYORUZ Kİ?
Sevgili okurlar,
Daha önceki yazılarımda da işaret ettiğim gibi, kentin bu habercilerine,” bizim acaba ne katkımız oluyor” diye düşünmek istemez misiniz?
Sayıları ne olursa olsun, nüfusu 1 Milyon 300 Bini geçmiş bu kent, bu kent insanı bu gazeteleri yaşatabilmeli!..
Gazete sayfalarına baktığımda, devletin yanı sıra, başta Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile ilçe belediye başkanlarının ve bazı sivil örgütlerin desteklerinden başka, göz çarpan ilan ve reklamlara rastlamıyoruz!?
Neden acaba?
Bu gazetelerden haberleri mi yok?
Onlar başka bir dünyada mı yaşıyor, ticaret yapıyorlar?
Bu kentin gerçeklerini, yapılan hizmetleri, sorunları, yaşama dair bilgileri her gün bize sunanlara gerçekten destek olmayı düşünmek, plan ve programlarınızda yok mu?

KENDİN PİŞİR, KENDİN YE DEVRİ!?
“Artık sanal medya var” diyerek, kendi reklamlarını, sanal ortamda yapanlara elbette bir şey diyeceğimiz yok!
Ama bu kentten para kazanan, bu kentten nemalanan, bu kentte adresi olanların, bu kentin medyası ile bütünleşmesi, en azından bu topraklardan kazananların, bu kent insanına bir ahde-vefa göstermesi iyi olmaz mı, takdir edilmez mi?
Hem bu kentten, hem bu kentin insanından gelirler elde edeceksin, hem de bu kentin sosyal kültürel olgusuna, değerlerine bir şey katmayacaksın?
Oldu mu?
O nedenle bu kentte ticaret yapanları, büyük fabrika sahiplerinin, uluslar arası ticarette adını duyuranları da, basınla bütünleşmeye, basına sahip çıkmaya davet ediyorum..
Onları da bu meydanda görmek istiyoruz..

EN AZ KİTAP OKUNAN İLLER ARASINDA SAKARYA!
Bu manada, Türkiye’nin “kitap okur” haritası yayımlandı.. Gerçi bu gazete okuru ile de yakından ilgili ama, ne yazık ki, bu haritada Sakarya “en az kitap okuyan” nüfusa sahip iller arasında yer alıyor..
Sakarya’da bulunduğum sırada, sevgili Portre Yazarı Fahri Tuna ile birlikte hazırladığımız, “Hakikatin Peşinde Bir Ömür Yusuf Cinal” adlı eserimize, sadece basın mensupları, birkaç dostun gösterdiği ilgi beni ziyadesiyle mutlu etti..
Ya ötekiler?
Ötekiler, sivil toplum kuruluşları, başkanları,  ticaret erbabı, okullar, okul yöneticileri, üniversiteler, akademisyenler nerede?
Paraları mı yok?
“Kitap, gazete” onlar için bir şey ifade etmiyor mu?
Kitaba, gazeteye dair bütçeler mi ayırmıyorlar?
Vesselam, araştırma ortada, cahil toplumlar ile bir yere varılamayacağı da aşikardır!..
Ne acı bir durum!
İşte böyle bir kentte, “cinayetler, tartışmalar, kavgalar, trafik kazaları, bencillik, egoizm, kendini beğenmişlik..” alır başını gider!
İyi ki,bu kentin yürekli basın mensupları,sahipleri var..
En azından, “her gün insanımızı bilgilendirmeye, haberdar etmeye” devam ediyorlar!..
Yine,” en azından bu gazeteleri satın alan bir avuç insanımızın da olması” yüreklerimize su serpiyor!..
Bu dine inanlar bilmiyorlar mı ki, yüce Peygamberimizin ilk paylaştığı öğreti, “Allah’ın adıyla oku” değimlidir?
Öyleyse, neyi okuyacağız, okutacağız?
Bizim Sakarya’nın böyle bir ortamda her güne bir gazete hazırlaması çok önemlidir..
Katkı ve emek verenleri tebrik ederim!..
Sağlıklı hafta sonları, güzellikler dilerim!
Yusuf Cinal yazıyor, 16 Ekim 2021 Brüksel,www.bizimsakarya.com.tr