Sevgili okurlar,
Türkiye, sağlıkta uçuyordu ya, birden bire önümüze “Türkiye Risk haritaları” konmaya başlandı..
Bir baktık ki, Sakarya’da bu risk haritasında kırmızı!
Oysa bizim rengimiz hep belliydi..
Bu toprağın “yeşili- siyahı” bizim için vazgeçilmezdi..
Rengimiz, rozetimiz, bir bakıma sembolümüzdü yeşil-siyah!..
Yer, gök böyle inlerdi Atatürk Stadı’nda..
Yeşil…
Siyah..
En büyük..
Sakaryaspor…
Bir zamanlardı ya?
Hey gidi günler hey!
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün  adını bile sildiler, spor tesislerimizden!..
Yerine, kim icat etmiş, kim koymuşsa “arena” geldi!..
Arena;cellatların, birbirini boğazladığı, boğaların kan-revan içinde öldürüldüğü, alanlar olarak bilinir..
Bir eski çağ anlayışı böylece sürdürülür..
Şimdi sırada okullarımız..
Merak etmeyiniz, bu zihniyet oralardan da adını siler Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün!
Korkarım, 21 Haziranlarda unutulur..
Unutulur, Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübey’de ile buluştuğu Sakarya günleri!
Bir ana oğul buluşmasına sahne olan Sakarya’mızda olup bitenler elbette derdimizdir, üzüntümüz, sevincimizdir..
Birden nasıl oldu da “kırmızı” oldu, kentimiz?
Adına “Corona” ya da “Covit 19” denilen Çin menşeli virüs nasıl oldu da diğer kentlerimiz gibi Sakarya’yı da teslim aldı?
“Sakarya bunu başarır” denilerek, açılan kampanyalar ne olacak şimdi?
Hani esnafımız için “nefes açılımları” isteniyordu ya?
Bu yeni açıklama ile tüm umutlar yıkıldı, gelecek belirsizlik içine girdi..
Hani o “Sakarya bunu hak etmiyor” diyenler?
Tesellimiz, yaya geçitlerine çizilen kırmızılar oldu!
Artık Sakarya’nın da “kırmızı çizgileri” var..
Kırmızı çizgileri!..
Bu kentte, yayalara öncelikli geçiş sağlanacak ya?
Türkiye’nin en çok kazaya sahne olan ilinden bir güzel haber..
İnşallah bu “kırmızıçizgilere” uyarlar!
Ülkemizin de “kırmızı çizgileri” vardı, tarihin derinliklerinden gelen..
Kırmızıçizgileri!
Bir, bir kulak arkası edildi!
Bir siyasetin kurbanı edildi, kırmızıçizgilerimiz!
Bir anlayış, bir istikbal hedefi, yerini bir dini, siyasi zihniyete teslim edildi!
Devlet dairelerinde kadrolaşmalar, devlet ihale ve işleri, devlet kurum ve kuruluş işleyişleri değişti yavaş, yavaş!
O değişim konuşmalarından birini, önceki gün yaptı Devlet büyüğümüz..
“Şunu yaptık, bunu yaptık, ey muhalefet, bir dikili ağacınız var mı” diye hava bastı ya?
Bir de “Ayasofya Başimamımız” oldu,yenicek!?
Sabah, akşam konuşan, ülkenin tepesinde, aşağılarda bir parti, bir dini siyaset rüzgarı estiren bu zihniyetin, ülkeyi kırmızıya dönüştürmesi sizleri üzmesin, endişelendirmesin!?
Bu zihniyet, yavaş, yavaş hedefine yürüyor..
Acısız, narkozsuz bir operasyon bu!
Şimdi de kent müzik topluluklarının adları değişti..
Levhalardan “Türk” kelimesi tepetaklak edildi!..
Gözün aydın Türkiye!
Bütün  ülkem, kırmızıya boyanırken, serhat illerde Atatürk heykelleri de saldırıdan nasibini aldı!..
Ha öyle, ha böyle, ne fark eder?
Orada Atatürk’e saldırı, beride Türk’e?

Gözünü sevdiğim memleket, hani uçacaktı?
Umutlarımız yeşerecek, ceplerimiz dolacak, geleceğimiz garanti altına alınacaktı?
Evlatlarımızın gözü dışarıda değil, ülkelerinde olacaktı..
Bu, “Türk Tipi Cumhurbaşkanlığı Sistemi” ile Türkiye çağ atlayacaktı ya, uça, uça ülkemizde bürokratlar, bakanlar ve euro ile dolar uçtu!..
Buna da şükür, hep birden uçabilirdik!
Vay be Türkiye!
“Labe leb kongreler” sonrası kırmızıya boyandı ülkemiz!..
Artık ülkemin ilkokullarında, Danıştay kararı ile güya “andımız” marşı söylenmeyecek, çıktığımız, bir kenara ötelediğimiz “İstanbul Sözleşmesi” sonrası, kadın cinayetleri işlenmeyecek ti..
İşlenmeyecekti ya, 6 kadınımız bu tartışma aralığında, erkeklerin vicdanlarına, zihniyetine kurban edildi!
“Yaslı gittim, şen geldim, aç koynunun ben geldim..
Bana bir yudum su ver, çok uzak yerden geldim..”

Bu şarkı, türkü ve marşlar ile yeni baştan ihya ettiğimiz bu cennet vatan topraklarında, olup, biteni elbette anlatmak zor!
Alın size kırmızı haritalar!
Bu manada hayatlarının baharında Korana denilen bu salgına kurban verdiklerimizin günahı, vebali kimin üzerine?
“Köprüler, yollar, hava alanları, tüneller, şehir hastaneleri yaptık” nutuklarının arkası bir türlü gelmiyor!..
Nasıl olsa, biat etmiş bir toplum hazır olda!
Sabah, akşam, “iç suyu, çek nutuğu” yuttur halka!
Evet, “çıraklık, ustalık ve sultanlık” dönemlerinden bugünlere geldik!..
Ah be usta, bu kaçıncıdır, aynı masalı dinleriz!..
Evet bunları siz yaptınız, sizin devriniz işaretleri bunlar!..
İyi de,” kime, kaça, kaç yıllığına, kaç komisyonla, hangi şartlarda” bu eserleri gerçekleştirdiniz?
Bu sistemde, “hesap-kitap” sormak yok, anlaşılan?
Görevden “istifa etmekte yok” öğrendik!
Senden öncekiler yaptıklarının hesabını verip gittiler be usta!
Allah gani, gani rahmet eylesin, mekânları cennet olsun!
Sizden beklenen, bu zor günlerde millete önder, rehber ve kılavuz kuş olmanız!
Vallahi fazlası yok!
Hala, “devletteki büyük savurganlıkları, işgüzarlıkları, oldu-bittileri, alınan yeni kararları, savurganlığı, din bezirganlığını, bir kesimi ötelemenizi ve tüm olumsuzluklardan muhalefeti sorumlu tutmanıza anlam veremeyenler”, sizlerden,” açık, net, şeffaf” olmanızı bekliyorlar..
Lütfen, bu aziz Türk Milleti’nin, 19 Yıldır size emanet ettiği “Türkiye Cumhuriyeti Gemisini”, kazasız, belasız limana yanaştırın ve işi ehline teslim ediniz!..
Artık, bu saatten sonra sizden beklenen budur!
Ülkeye daha fazla zarar vermeyiniz, insanımızı germeyiniz, ayrıştırmayınız ve Türkiye Cumhuriyeti’ni, “Muasır Medeniyetler” hedefinden alıkoymayınız!
Yaptıklarınız, ne yapmaya çalıştığınız konusunda, bize yeterince bilgi verdi..
Bu kadar aldanmışlıklardan sonra, bizi de aldatmayınız!
Sisteminiz ile kadrolarınız ile ortağınız ile siyasetin gereğini yapınız!
Sizden beklenti budur!
Artık, bu masallara karnımız tok!
Hep kırımızıdır elbiselerimiz, biline!