Sevgili okurlar,
Türkiye’deki sosyal, ekonomik, siyasi ve sportif, sanatsal gelişmeler ile ilgili görüş ve düşüncelerimizi sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz..
Bütün isteğimiz, bütün çabamız ve her türlü özverimiz sizlerin gerçek, doğru bilgiler ile buluşmanız ve bunlara kafa yormanızdır..
Bakınız Türkiye “Dedim-dedikodu” ile kan kaybetmeye, ayrışmaya doğru çok hızlı sürükleniyor..
İşte size İstanbul Boğaziçi Üniversitesi’ndeki son gelişmeleri aktaralım;
Burada ne oldu, gelişmeleri nasıl okumalıyız?
Ülkenin en saygın bilim yuvasına, siyasi iktidar bir atama yaptı. “Temayüller ve gelenekler ile bilgi birimi ve liyakat düşüncesi çiğneyerek, siyasi iktidar, seçimlerde bile aday göstermediği, hatta milletvekilliği sonrası ıskartaya çıkmış emekli milletvekilleri” bu bilim yuvalarına atıyor..
İyi de, güzel de bu ülkenin yerleşmiş kadim gelenekleri, yasalar neden hiçe sayılır, kulak arkası edilir?
İşte bu sorunun cevabını siyasi iktidarın yaptıklarında aramak gerekmektedir..
İşte isyan, işte tepki, işte kabul görmeyen bu atamanın nedeni budur!
Siz her kurum ve kuruluşa, fabrikaya, önemli yerlere, “hep kendi siyasi iktidar yanlısı biatcıları atarsanız”, böyle tepkiler ile karşılaşırsınız..
Yani,” her yere benim adamlarım gelsin, bir maaş daha fazla alsın, her yeri biz kontrol edelim” derseniz, “orada kavga çıkar, orada kaos olur, orada bu haksızlıklara başkaldırı olur, ülkedeki birlik ve beraberliğe fitne ve fesat sokmuş” olursunuz!
İşte, İstanbul Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan durumun özeti budur..
Sonuç mu?
Devlet, polis marifeti ile sopasını öğrencilere, tepki gösterenlere göstermiş, tutuklamalar olmuş, korku ve sindirme bizzat devlet eli ile gerçekleştirilmiştir!..
Oldu mu şimdi?
Haydi, ayıkla pirincin taşını!?
İktidar hız kesmiyor?
Daha doğrusu yapılanlar, hala iktidarı kesmiş değil!.. Her yere “bir partili”, her yere “bizden olan biri” anlayışı ile ülke genelinde “partililer ordusu” oluşturuldu!
Peki, bu milletin diğer yarısı ne olacak?
“Sizinkilere ballı börek maaşlar, berikilere coop, gaz, polis şiddeti” öylemi?
Olmadı, yakışmadı,Türkiye bu noktaya getirilmemeliydi?..
Türkiye’nin kurum ve kuruluşlarına eşit, adil, hakkaniyet ölçüsünde liyakat usulü ile atamalar yapılmalı, vatandaşın evlatlarına fırsat verilmelidir..Zira bu ülkenin insanları bizim geleceğimiz, zenginliğimizdir..
Siz, bu gücü ikiye bölerseniz, yarın bunun hesabını sizden sorarlar!..
Bizden söylemesi!
***
Sevgili okurlar,
Ülkenin bir başka acı yarası da SMA’lı çocuklarımızın tedavi sorunudur.. Bu konuda medyada birbirinden farklı haberler ile acılarımız depreştiriyor, kahroluyoruz!..Her gün bir başka kampanya ile yardım isteyenlerin feryadı dağları, taşları deldi, taa Avrupa’ya kadar yankılandı!..
Ana yürekleri, baba sevgisi bu feryatlara kayıtsız kalmadı.. Açılan kampanyalara ilgi gösteren vatandaşlarımızın önü, maalesef Türkiye’den yapılan açıklamalar ile kesildi..
Ne acı bir durum!
Hani,”sağlıkta çağ atlıyoruz, uçuyoruz” diyenler neredesiniz?
Bu SMA’lı çocukların tedavisi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Sağlık Bakanlığı, neden bu güne kadar bu kanayan bu yaraya mehlem olmadı ve yapılan kampanyaları durdurdu?
İşte size acı ama gerçek bir haber. Gelin Bizim Sakarya Gazetesi’nden okuyalım:
“Hastalığın hızlı ilerlemesini önleyen ilacın 6. dozunu verilmeyen Eymen’in annesi Esma Çakmak, “Bir ay sonra hareket edemeyecek, ölüme terk ediyorlar Eymen'imi “ diyerek gözyaşı döküyor.
Yurt dışında gen tedavisi görmesi için internet üzerinden yardım kampanyası yürütülen ve tedaviye başlayabilmesi için 27 günlük süresi kalan Eymen Bebek’in SGK tarafından karşılanan çok önemli bir ilacı kesildi.
Anne Esma Çakmak, “Eymen artık Türkiye’deki ilacını da alamıyor, bu ilacı almadığından hastalık çok hızlı ilerleyecek. Bir ay sonra hareket edemeyecek, ölüme terk ediyorlar Eymen’imi” diyerek gözyaşı döküyor.
Şimdi, bu çaresiz Esma annenin feryadına kayıtsız kalabilir miyiz?
Peki, çare olacaklar, sorunu çözecekler nerede?
Ülkenin zenginliklerini üç-beş iş adamına akıtanlar nerede?
Ülkenin kurum ve kuruluşlarına ballı börek maaşla atama yapanlar nerede?
Ülkenin, dağlarını, yaylalarını, limanlarını talan edenler nerede?
Lütfen “benim bacım, benim kızım, başörtüm, konu mankeni” söylemlerini bir kenara bırakınız ve ülkenin acı gerçeklerine deva olmaya bakınız!
Vatandaş sizlerden her alanda çözüm, iş, hizmet bekliyor!
Şu Koronavirüsü salgını döneminde yaşananları, burada konu etmek hiç istemiyorum!..
Bir ülke, insanına, esnafına 500 ve 750 TL mi Koronavirüsü yardımı mı yapar!
Öğrencilere verilen cep harçlığı bile değil!
Ne büyük çözüm!
Ülkede, “işsiz, çaresiz, yoksul ve yalanlarla avutulan insanımız” iktidardan daha “radikal çözümler” bekliyor..
Bu çözümlerin, “adil, eşit, herkese fırsat sağlaması bakamından, her kesim tarafından kabul görmesi” gerekir..
Türkiye’nin ihtiyacı,” palavralar sıkmak, dedim dedikodular değil, çözümler üretmek, vatandaşın derdine deva olmaktan” geçiyor..
Lütfen sorumluluk üstlenenler, gereğini yapınız!..
Kendi adamlarınızı, kendilerinize yakın olanları ve sizden olanları kayırmak, kollamak yerine, bu milletin evlatlarını da kucaklayınız!
Mandagözünü açtı, artık yalanlarınıza, yanlışlarınıza sessiz kalan, göz yumanlar yok!
Bu böyle gelip, böyle gitmez!..
Vatandaş, yarın sandık başında size, gereğini hatırlatır!
Bizden hatırlatması!
NOT
SMA Hastalığı nedir?
Nadir görülen bir hastalık olan SMA merkezi sinir sistemini ve iskelet kas sistemini etkileyen kalıtsal bir nöron hastalığıdır. Kesin bir tedavisi bulunmayan hastalık son günlerin en çok konuşulan sağlık problemleri arasında yer alıyor.
Spinal müsküler atrofi (SMA) genellikle bebekleri ve çocukları etkileyen kas hastalığıdır. Halk arasında Gevşek Bebek Sendromu olarak da bilinen SMA, dünyada olduğu gibi ülkemizde de çocukların hayatlarını kaybetmesine neden olabiliyor.