Sevgili okurlar,
Bugün sizlere farklı bir yazı sunmak istiyorum..
Kısacası bir gazetecinin günlüğünden bir kesit bu!
Bir gazeteci, belli zamanlarda işbaşında değildir..
Gazetecinin görevi 24 saat değil, hatta daha da fazlasıdır..Araştıracak, bilgiye, yani habere ulaşacak, onu derleyip, toparlayacak ve sunacak..
Sakarya’da ilk ofset gazeteyi(Sakarya) çıkardığımız zaman, en büyük sıkıntımız haberden yanaydı..Öyle ya, yarın ki gazetemizde vatandaşlarımıza, yani okurlarımız ile neleri paylaşacaktık?
Neler önceliklerimizdi?
Gazetede yeni görev almış muhabirler, ellerinde  fotoğraf makineleri, kendilerine verdiğimiz bir makara film ile alanlara saldığımız günleri hatırladım..
Onlara en çok sitemim “gidin haber üretin, mutfağa getirin ki, yarın okurlarımız ile paylaşacak çok şeyimiz olsun” idi..
Bu takılmalar, bu nasihatler zaman, zaman gülüşmelerimize neden olurdu..
Burhan Güven, Turan Çatalbaş, Necdet Başoğlu, Nedret Saran, Müjdat Çetin, Hayri Yortanlı(Merhum), Fahri Tuna, Mustafa Öztunç ile diğerleri “haberci” sıfatları ile alanlara çıkar, iyi bir haber yakalayanlar ise mutlu, güleryüzlü geri dönerlerdi..
Ne günler?
Hatta bazen, fotoğraf makinesine filmi takmayı unutanlar bile vardı..
Sonra resimlerin hazırlanması, haberlerin  daktilo tıkırtıları ile hayat bulması ve gazete sayfalardan yer alması, baskı aşaması derken, müthiş bir yarışın içindeydik..
Rahmetli Semih Köprülü, elinde bir haber kupürü ile gelir, ”bunu  bizde haberleştirelim” derdi..
Bazen de reklamlarımızın duayeni sevgili Semih Saner, diğer komşu gazetelerden kesip getirdiği haberleri, Sakarya’da da yapılmasını önerirdi..
Ya gazeteciler duayeni  rahmetli Dündar Çiğit, her gün farklı haber seçeneği ile bize yardımcı olurdu..
Bir de Günaydın Gazetesinden gelen asparagas, renkli magazin haberleri mutfağımıza düşerdi..
Ve o günlerden bugünlere geldiğimizde,şimdi Sakarya’da birbirinden farklı, yarış içinde maşallah yeteri kadar ofset gazetemiz var..
Dünden,bugüne “gazetecilik” mesleği çok evirildi!..İşin içine “yandaşlık” girince, evdeki hesap artık çarşıya uymaz oldu!..
İktidarın elinde nalıncı keseri gibi tuttuğu, “sansür, baskı, ceza, ilan ile korkutmak, sindirmek, ayrıştırmak,damgalamak” silahları nedeni ile Türkiye’de gazeteciliğin ne kadar özgür, ne kadar doğru ve ne kadar ruhuna uygun yapıldığına siz karar veriniz..
Biz zor günlerin gazetecileri olarak,siyaseten 12 Eylül’ü görmemize rağmen çok şanslıydık..Ama bugün bu mesleği yapanlar için aynı şeyleri söyleyemiyorum..
Günümüzde haber yağmuru altında,insan neyi yazacağını bile şaşıyor.. Ve daha önemlisi, hangisi doğru, hangisi asparagas?
Gel, ayıkla pirincini taşını?
Bakın, şöyle sanal ortama çıktım ve sizlere güne damga vuran paylaşımları sunuyorum:
Sedat Peker, bildiklerini açıklar teker, teker!
Yurtdışına çıkan
Sedat Peker, yayınladığı bir video ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın kendisini yok etmeye çalıştığını söyledi. Peker, “Bir gün bana bir telefon yollandı bu telefonun kamerasında çekim yapılmış kamera çekiminin içerisinde bir dosya ve bu dosya bana karşı hazırlanan örgütlü bir suç dosyası. Ben bunu alınca dedim ki UYAP’a kaydedilmemiş. Sayın cumhurbaşkanımızın sözü var. ‘Fettullahçıların yapmış olduğu hiçbir şeyi yapmayacağız’ diye ancak UYAP’ işlenmemiş bu şekilde dosya hazırlamanın ne anlamı olabilir ki” ifadelerini kullandı.
Sedat Peker

Rüşvetin belgesi mi olur demeyin, neler oluyor, neler?
Bir belediye başkanı rüşvet alıyor. Bundan bakanların haberi var! Olay ulu orta konuşuluyor, herkesi gözü önünde..AK Parti kurmaylarından tık yok! Böyle rüşvet düzenini protesto ediyorum..
Egemen Yılmaz


Ah sizi gidi “Dış Güçler”,başka memlekete gidin ula!?
Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu: “Diyorlar ki ‘Türk Lirası’na Londra’dan operasyon yapıldı.’ Peki bu Londra'dakiler niye dolara, yuana operasyon yapmıyorlar? Paramızı bir avuç tefecinin operasyon yapabileceği hale kim döndürdü? Biliyorum yine ‘CeHaPe yaptı’ diyecekler.”
CHP Merkez

Bizimle işiniz nedir Len?
Kendi yurttaşına bir maske dahi verme, bunlara maske gönder, önlük gönder, bir sürü malzeme gönder yinede bizimle uğraşıyorlar arkadaş. Dış güçler uğraşmayın len bizimle...
Ali Sarıkuş

Londra, Londra, duy sesimizi?
Londra tefecilerinin yaptığı operasyonla, muz 15,patates 5, biber 5,domates 7,et 70,peynir 35,zeytin 40,liraya çıktı.
Londra bu bayrağı indiremeyeceksiniz.
Yersen!?.. ..
Metin Erdoğan

Lütfen!
 Bizimde sesimizi duyurun!
 Borcunu ödemiş, kara listede olanlara hiçbir ŞEY yok!. Üstelik ,
meclisten bununla ilgili sicil affı çıkmasına rağmen, ama bunu takip eden denetleyen bir tane kamu görevlileri yok!
Kenan  Kara

Vay be!. Racon bu artık demek ki?..
Muhalifleri, iktidar mensubu olmayanları, solcuları, cumhuriyetçileri, CHP'lileri tehdit ve hakaret etmek serbest, AKP'nin lider ve yöneticilerini ise eleştirmek bile yasak.. Bunun adı da demokrasi, öyle mi!
Merdan Yanardağ/Tele 1 TV


Gazeteciler içeri, tehditçiler dışarı!
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hakaret ve tehdit içerikli elektronik postalar gönderdiği gerekçesiyle tutuklu olarak yargılanan Tuna Görgünoğlu’nun tahliyesine karar verildi.
TELE 1 TV


Atın içeri gitsin yahu?
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un avukatlarının suç duyurusu üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından CHP'li vekiller Özgür Özel ve Engin Özkoç hakkında soruşturma başlatıldı
Sözcü Gazetesi

Hep Cengiz'in mi "askıda fatura"sını ödeyecektik? Şimdi birbirimizin askıda faturasını ödüyoruz. Şimdi her şey yerli yerine oturmuş oldu. İşte bu!
Doğan Subaşı
****
Sevgili okurlar,
Herkes anladığı kadarı ile olup bitenlere kafa yoruyor..Asıl olan memlekette hizmet yarışıdır..Vekaleti verdiklerimizden, askıda ekmek, faturanızın ödenmesini, size imtiyazlı davranmanızı beklerseniz, daha çok beklersiniz..
Toplum için en güzel hediye, elbette “hizmettir”, bunu bilenler olarak, “eşit, adil, tarafsız, doğru ve dürüst ,paylaşmaya,uzlaşma“ olmaya öncelik vermediğimiz zaman, o balık, hep baştan kokmaya devam edecektir!..
Günümüzde artık haberdar etmenin de bir anlamı kalmadı?
Zira herkes bildiğini okuyor?
Ya biz, doğruyu nasıl öğreneceğiz?..
Sağlık ve afiyetler dilerim..