İyi haftalar,

Yoğun bir haftayı geride bıraktık ve aynı yoğunluğun yaşanacağı bir haftaya girdik.

Geçen hafta rahatsızlığım nedeniyle yazamadım. Önceki hafta kent gündemine oturan olaylardan pek söz edemedik.

Bazı bankaların çalışanlarının da katıldığı bir dolandırıcılık olayı geniş bir kesimde şok etkisi yarattı. Sakarya’nın tanınan iş insanlarının ve bir hakimin ismini de kullanan bir şebekenin, güven telkin ettikleri kişileri yüsek kar vaadiyle dolandırdıkları ortaya çıktı. Yeni şikayetler var mı bilemiyorum ama bizim haberi yaptığımız anda dolandırılan para miktarının 10 milyon liranın üzerinde olduğu belirtiliyordu.

Üç farklı bankanın şubesinde çok sayıda kişinin işine son verilmesine neden olan bu olayda dolandırılan miktarın yanı sıra yatırımlarını bankada tutan mevduat sahiplerinin yaşadığı telaş dikkati çekti. Gazetemizi arayan çok sayıda kişi, parasını yatırdığı banka şubesi çalışanlarının da şebeke içinde olup olmadığını öğrenmek istedi. Bu da gösterdi ki, güven endeksi tüm sektörler için dibe vurmak üzere...

Son dönemin tartışma konusu olan Kırkpınar’daki teleferik konusu gündemdeki yerini koruyor. Yeni bir hukuki süreç başlatan Kırkpınar Hasan Paşa Mahallesi sakinleri, şantiye alanının yanındaki çadırda direnişlerini sürdürme çabasında. Ne var ki geçen haftanın sonda sabah saat 6 sıralarında direniş çadırları polis destekli firma çalışanları tarafından kaldırılmak istendi. Durumu fark edip sokağa fırlayan mahalleli ile firma çalışanları arasında gerginlik yaşandı. Çadır yola çekildi ve olaylar yatıştırıldı ve sorun yine buzdolabına konuldu. Ancak gidişatın çok da iyi olmadığı çok net görülebiliyor. Halkın ihaleyi alan firmaya olan nefretinin yanı sıra belediyeye olan güveni, polise olan inancı giderek yok olmak üzere.

Üstte güven endeksinden söz ettim, burada da bu uyarıyı yapmış olayım.

Bizden haberlere gelince...

Bu yılın ilk soru yağmurunda biraz da kendimizi sorguladık aslında.

Basın İlan Kurumu Sakarya Şube Müdürü Engin Kaşdaş konuğumuz oldu. Gazetelerin yaşadığı krizi, bu kadar güçsüz hale gelmesinin nedenlerini, kötü gidişi tersine çevirebilecek önlemleri konuştuk. Manşetimizde ‘Gazeteler Güçlüyse Şehir de Güçlüdür’ diye düzenlediğimiz yorumunu yaptı ve kolaylıkla uygulanabilecek önerilerde de bulundu. Kendi adımıza, oldukça yararlandık diyebilirim. Güçlü birg azete için bugüne kadar olduğu gibi elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.

Konu buraya gelmişken okurlarımıza bir çağrı daha yapmak istiyorum.

Küçük hatalar için kızıp okumaktan vazgeçmeyin. Uyarın, denetleyin ve hataların düzelmesine yardımcı olun. Desteğinize her zamankinden fazla ihtiyacımız var.

Daha dolu, daha güzel gazetelerde buluşmak üzere hoşçakalın...