Sevgili okurlar,
Günler akıp gidiyor..
Zaman bir üflemelik!
Dilimin uçunda kaldı söyleyeceklerim!
Özlemlerim var, vatana dair..
Sapanca akşamlarını mı yazsam?
Karasu’da sandal ve martıları…
Akyazı’da çarşı içi koşuşturmaları..
Atatürk Bulvarı’ndaki bitmez yürüyüşler..
Bir yayla haykırışlarındasın sevdiğim..
Kekik kokulu çimenlerden topladım..
Al ne olur, bunlar var-git çiçekleri..
Var-git, o yare selam söyle..
Gecenin karanlığındaki bu sala..
Bir dostu daha kaybettik ya!?..
Hey hayat, hey yaşam, hey dostlar..
Ne olup bittiğini boş verin..
Zaman alıp gidiyor, en sevdiklerimizi..
Fındık dallarına asılı kaldı umutlarımız..
Sarı buğday başaklarında söndü ışıklarımız..
Bu yazda gelemedik, alacağın olsun usta?
Bilmem, hangi meyhanede, bir kadehlik aşkımızı..
Doya, doya içeceğimiz kuytu köşeler..
Issız, yalansız güneş batımları..
Bir sonbahar günü, yaprak düşüşleri..
Titrek sesler, seni sevi yorumlar..
Bize yeter be güzelim!..
Bize yeter, Sakarya akşamları…
Isıtır, içine alır, üstümüzü örter geceler..
Ah be güzelim, sığındığımız o karanlıklar..
Bir gün aydınlık olur,
Güneş yüzünü, bize de gösterir..
Sen yeter ki, sevmeyi unutma..
Karasu’da kumsala çizdiğimiz kalp!
Hala seni anlatır, seni düşünür..
Varsın, ülkenin tüm meyhaneleri kapatılsın..
Senin için yeni buluşlarım var..
Rakının en alasını, şarabın en renklisini yaparız..
Bir kimyager ustalığında..
Yeter ki, ellerin uzansın, sımsıkı sarılsın..
Birlikte kışları yaza çeviririz..
Çocuklarımız olur, özgür ve barış adında..
Geleceğe mektuplar göndeririz..
Geleceğe mektuplar!..”


***
Sevgili okurlar,
Sakarya’da yaşadığımız o büyük felaketin, o büyük depremin, o büyük acıların üzerinden, tam 21 yıl geçti..
Zaman içinde, depreme dikkat çeken açıklamalar yapıldı, raporlar sunuldu, manşet haberlere tanıklık ettik..
Tüm bunlara rağmen, seçtiklerimiz, bürokratlarımız, bu deprem sonrası, atılması gereken adımları bir türlü atmadılar!?..
İşte Bizim Sakarya’da, yine dikkat çeken bir haber yer aldı..
İlginizi çekti mi bilmem?
Haberden bir bölümü birlikte okuyalım:
“Sakarya Müteahhitler Birli
ği Başkanı Murat Bayrak şehrin deprem güvenliğiyle ilgili yazılı bir açıklama yayınladı. Başkan Bayrak depremin doğul bir olay olduğunu hatırlatarak, “Deprem bir doğa olayı. Şehrimiz fay hattında yer alıyor. Ama biz deprem gerçeğine kulaklarımızı tıkayıp bekliyoruz. Asrın felaketi olarak adlandırılan 17 Ağustos depreminin üzerinden 21 yıl geçti. Hasar durumu belli olmayan ve kentsel dönüşüme ihtiyaç duyduğumuz gün ışığı gibi ortada!. 17 Ağustos’u unutmak için gayret gösterenler, Elazığ ve İzmir depremlerine bakıp şehrin durumunu yeniden gözden geçirsinler istiyoruz” dedi..
Ve devamla,”
Önceliğimizin deprem olması için televizyonlarda, haber sitelerinde “Sakarya’da korkunç deprem. Can kaybı…” Alt yazısını görmek mi gerekiyor? Acil koduyla toplantılar yapıp şehrin gündemini deprem güvenliği yapalım. Herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirsin ve bu meseleyi geçte olsa çözelim” diye uyardı..
Kimi mi?
Kimleri mi?
Sizi, bizi, herkesi!..
Başka ne söylesin Murat Bayrak?
Kendisine bir Sakaryalı olarak teşekkür ederim..Ama bunu sadece depremlerin ardından hatırlatmak yetmez?..
Her gün, her saat, her dem hatırlatmakta yarar var..
Milletin zenginliklerini, bilmem ne bahçelerine harcayanlar, lütfen kolaycılığı bırakınız!
İnsanımız Sakarya’da “tabutluklarda” ömür geçiriyor!..
Bu “beton tabutlukların” durumunu hepimiz biliyoruz..
Kimi binalar, allandı, pullandı, boyandı ve kiraya verildi..Birçok hasarlı, az hasarlı ve ömrünü tamamlayan bina kent içinde tehlike saçıyor..
Bir depremi beklemek niye?
Bakınız, Avrupa ülkelerinde koca, koca gökdelenler, “ömrünü tamamladığı için, metal yorgunluk” nedeni ile yıkılıyor, yerine yeni gökdelenler, binalar yapılıyor..
Biz neyi bekliyoruz?
Sahi kaç can daha, deprem yıkımlarında kaybolmalı!?
Sakarya,” bu yürek yangınlarına” daha fazla dayanamaz!..
Lütfen gereğini yapınız, yasaları işletiniz..
Bu sizin göreviniz..
Bunu çıkıp,” Sarı Çizmeli Mehmet Ağa” yapacak değil ya?
Neyi ve kimi bekliyorsunuz?
Lütfen,” göz boyamaları, ağdalı sözler” ile geçiştirmeleri bırakınız!
O güzelim, verimli tarım arazilerini imara açan kafalar?
Bu bataklık, çorak, yumuşak arazi üzerindeki binaları, ne kadar kontrol ettiniz, denetlediniz?..
Bakınız, daha yeni yapılan “Adalet Sarayı ve Sakarya Valilik Binası” tel, tel dökülüyor!..
Ya diğer iğreti binalar, apartmanlar?..
Demedi demeyiniz?
Bu millet, bunun hesabını sizden er-geç sorar?
Sizi Sakarya’da iktidar yapan bu millet, yarın al-aşağı almasını da bilir!
Sakarya, topyekun depreme hazır olmalı..
Yöneticilerimiz, itfaiyemiz, sağlıkçılarımız, mühendislerimiz, kurtarma ekipleri ile üniversitemiz, belediyelerimiz, valilik ve kaymakamlıklarımız..
Ve siz vatandaşlar!
Kimin üzerine ne düşüyorsa, vakit geçirmeden, elini taşın altına koymalı..
Yapılması gerekenleri yapmalı!..
Yapılması gerekenleri!..
Bu millet sizden, öncelikle bunları bekliyor..
Yüce Mevla’m, Sakarya’ya tüm güzellikleri zaten bahşetmiş!
Milletin parasını har-cur etmeyiniz!
Sonra,” bu beton tabutlukların altında”, sizlerde kalırsınız!
Allah korusun da, haydi göreve!
Yusuf Cinal/7 Kasım 2020 Brüksel