Yaklaşık bir buçuk senedir hayatımızda olan pandemi sebebiyle hepimiz evlere kapandık. Bireysel iş, eğitim ve sosyal hayat döngüsünü devam ettirmek isterken adapte olmaya çalıştığımız dijital dönüşümle birlikte bilgisayarlar, akıllı cihazlar, tabletler gibi birçok elektronik aletin kullanımlarında büyük artışlar yaşadık. Şirketler ise, iş modellerinin değişimiyle uzaktan çalışma sistemleri geliştirmeye ve mevcut altyapılarını iyileştirmeye çalıştı. Böylece, tüm tüketici elektroniğinde sektörel talepler artış gösterdi. Dolayısıyla elektronik sistemleri oluşturan alt ekipmanlar değerlendi ve yüksek talep artışına uğradı. Özellikle elektronik cihazların yapı taşı olan çiplerde talep arzına yetişilemedi ve küresel boyutta bir çip krizi oluştu.

Pandemi başında çip sektörünün önümüzdeki beş yıl boyunca %5 büyüyeceği bekleniyordu fakat beklentiler aniden değişime uğradı. Şimdiki verilere göre %10 büyüme öngörülmektedir. Yarı İletken Endüstrisi Birliği (SIA) verilerine göre, çipleri oluşturan yarı iletken satışları 2020’de bir önceki yıla kıyasla %6,5 artarak 439 milyar dolara ulaştı. ABD pazarına yapılan yarı iletken satışları %19,8 artarken, yarı iletkenler için en büyük pazar olan Çin’de satışlar %5 yükseldi.

Çipler, 10nm’dan 30 mm’ye boyut çeşitliliğinde yarı iletken malzeme üzerine yüksek teknoloji kullanılarak elektronik devrelerin basılmasıyla meydana gelir. Çip üretiminde hammadde olarak silisyum kullanılmaktadır. Elektronik cihazlardaki boyutsal değişimlerden de gözlemlediğimiz üzere, yıllar içerisinde tasarımsal değişimlere uğrayarak günümüze kadar evrilmiştir.

Dünyada çip üretiminde liderlik Asya kıtasında görülmektedir. 2020 yılında dünyada üretilen sekiz milyon ton silisyumun %62,5 lik kısmı Çin’de üretilmiştir. ABD, dünyada üretilen yarı iletken çiplerin yüzde 47’sini tek başına ithal etmesine rağmen dünyadaki çip üretiminin sadece yüzde 12’sini karşılamaktadır.

Özellikle Avrupa’da yaygın olarak kullanılan, Türkiye’de nadir olsa da gördüğümüz “çevreci araçlar” kategorisindeki elektrikli ve hidrojenli araçlarda kullanılan elektronik alt ekipmanlar dizel ve benzinli araçlara göre daha fazla çeşitlilik gösteriyor ve içerisinde yüzlerce çip barındırıyor. İngiliz bilişim firması IHS Markit’e göre, çip kıtlığından dolayı 1.3 milyon adet otomobilin üretimi etkilenecek. AlixPartners danışmanlık firmasına göre, çip arzında yaşanan sıkıntının küresel otomotiv endüstrisinin gelirini 60,6 milyar dolar azaltabileceği tahmininde bulundu. Çip krizi karşısında otomobil sektörünün ilk çözümü, kârı daha düşük olan arabaların üretimini azaltmak oldu. Türkiye’deki örneklerden, Oyak Renault, çip sorunu nedeniyle 15–22 Mart’ta üretimine ara verirken, Tofaş, çiple ilgili yaşanan tedarik sorunu nedeniyle 19 Mart-5 Nisan’da üretimin duracağını duyurdu.

Peki çip krizinin tek nedeni Covid-19 mu ? Jost Wübbeke’ye göre çip krizinin asıl başladığı yer kuraklıktır. Son derece yüksek enerji harcayarak eritilmesi gereken silisyum, Çin’de yaşanan kuraklıkla birlikte etkilenen hidroelektrik santrallerinde yaşanan sorunlar ve artan elektrik fiyatları nedeniyle çiplerin hammadde üretiminde temel aksaklıklar yaşandı. Aksaklıkları fark eden büyük firmaların yaptıkları aşırı stoklarla birlikte krizin son halkası da tamamlanmış oldu.

“Her şirket kendi çiplerini üretse olmaz mı ?” dediğinizi duyar gibiyim. Bu noktada, çiplerin küçük fabrikalarda küçük ölçeklerde üretilmelerinin karlı olmadığını belirtmek gerekir. Sürümden kazanma esaslı, büyük ölçekte ürettikçe maliyetten düşme yaşanır ve üretici kârı artar. Kısacası Microsoft, Apple, Amazon gibi teknoloji devi firmalardan değilseniz kendi çabanızla bu ekosistemde tutunmanız oldukça zorlayıcı olacaktır. Kriz öncesinde çip endüstrisinin en büyük müşterilerinden biri olan Apple, akışın diğer tarafına geçerek çip üreticisi olmayı hedefliyor. Aynı şekilde Microsoft ve Amazon içerisinde de geliştirme planları yapılıyor. Amerika, yarı iletken ve çip üretiminin yaygınlaşması için 37 milyar dolar kaynak ayrılacağını açıklamıştır. Arizona eyaletinde yapılandırılan projeler arasında Intel’in 20 milyar dolarlık yatırımla iki yeni çip fabrikası ve Taiwan Semiconductor Manufacturing’in 12 milyar dolar değerinde bir fabrika kurması yer alıyor. Asya kıtasında ise, Güney Kore’nin dünyaca ünlü elektronik şirketi Samsung’un, 2030 yılında en büyük çip üreticisi olma hedefiyle 116 milyar dolar bütçe ayırması dikkati çekiyor. Çin ise milli üretim bayrağını tekrar kaldırarak sayısız teşvikle ilerleyerek kendi içinde üretime devam edeceğini açıkladı. Ülkeler arası rekabeti tetikleyen çip krizinin küresel etkisini ileriki dönemlerde görmeye devam edeceğiz gibi duruyor. “Çipler, petrol savaşlarının yerine mi geçecek?” sorusu da dijital dönüşümün ve teknolojinin çarpıcı gücüne dikkat çekiyor. Ayrıca çip üretiminde harcanan yüksek su miktarları, kuraklık artışıyla birlikte doğal kaynakların doğru kullanımı konusundaki soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Merakla beklediğim başka bir nokta ise bir tweet’i ile tüm piyasaları karıştıran, sektörün çılgın girişimcisi Elon Musk çip krizinde nasıl bir strateji izleyecek? Arizona’ya bir fabrika da kendisi mi kuracak yoksa Mars kolonisi taslağında çip fabrikasının yeri çoktan hazır mıdır? Bütün bu soruların cevaplarını çok yakın zamanda öğreniyor olacağız.