Sevgili okurlar,
Türkiye, tarihinin en büyük “ekonomik ve siyasi bir krizini”yaşıyor!..
Elbette bu üzücü bir durum!
Şu kış şartlarında artan fiyatlara yetişmek mümkün mü?
Bazı lüks harcamalarınızı erteleyebilirsiniz ama, “süt, ekmek, şeker, çay, et ve diğer gıda maddelerinde” kısıntıya nasıl gideceksiniz?
Alım gücü düşenler,Allah aşkına ne yapacaklar?
Bu yazıyı kaleme alırken, ana muhalefet Partisi CHP Grup Başkanvekili Engin Altay TBMM(Türkiye Büyük Millet Meclisi) bir basın toplantısı yapıyordu.
Televizyonlarda yayınlar kesildi!
Son dakika haberi paylaşıldı..
Merkez Bankası’nın, tekrar piyasaya müdahale ettiği duyuruldu.
Tam bu sırada; 1 Dolar 13,82 TL. Ve 1 Euro 15,58 TL civarındaydı..
Ekranlara bu defa, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son mesajı getirildi..
Erdoğan, “Yastık altında, kasalarınızdaki ve bankalardaki doviz hesaplarınızı çekinizve altınlarınızı bozdurup Türk Lirası’na yatırınız”diyor!
Ve mikrofon sokaktaydı..
Vatandaşlara bir dokun, bin ah işit!
-Ne bankada, ne yastık altında dovizimiz yok ki, çekelim Türk Lirası’na yatıralım!
-Bunu daha önce yapanlara ne oldu, bilmeyen mi var?

Açıklamalar, cevaplar gerçekten manidar!
İnsanımızın gözü artık, televizyonların alt sağ köşesine takılı kaldı!
Umutlar, şu dağın ardında gibi!
Muhalefet parti sözcüleri, televizyonlarda, meydanlarda, çarşı Pazar gezilerinde bangır, bangır kötü gidişata dikkat çekiyor..
Benim ev hanımlarımın hala,” yüzde 43 Erdoğan diyor da” başka bir şey demiyor?
İnanılır gibi değil?
Bu bağlılığın nedeni, ne olabilir ki?
İlk defa anketlerde, muhalefet partilerinin iktidarın çok önüne geçtiği, ekranlara yansıyor, yansıtılıyor..
Keramet, artık iktidarda değil?
Zira, Ülkenin zenginlikleri, kazanımları, kabiliyetleri bozuk para gibi bir bir  harcandı!..
Artık bunu herkes biliyor, ama suskunluk, sessizlik!
Hayra alemet değil, biliyorum!
Bütün bunlara rağmen, inandırıcı rakamlar ortaya koyamayan TUİK’e(Türkiye İstatistik Kurumu) göre “asgari ücret” belirleme çalışmaları, tepkilere neden olmuyor değil..
Öte yanda, ülkeyi 20 Yıldır yöneten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son katıldığı toplantıda, dini mesajlara başvurarak, bu kötü gidaşatın faturasını Korona’ya çıkardı ve sabır gösterilmesini istedi..
Allah’ım sen bize mukayet ol!
Ne acı bir durum!
Ülkede “Deccali öldürdüm, Deccali” diye kükreyerek, cinayet işleyeni bile, kurbanın babası yaptığı konuşmada, korkudanmıdır bilmem, biattanmıdır onu da bilmem, toz kondurmadı ve evladının ölümü ile ilgili “buraya kadarmış”demekle yetindi!
Sözün bittiği noktadayız!
Suskunluğunun bir nedeni olmalı?
Nereye baksan, nereye el atsan pis kokular gelmiyor değil!
Ülkede, bütün gözler TBMM’ndeki bütçe görüşmelerinde..
Atanmış bakanlar, çıkıp bütçelerini savunuyorlar..
Karşı görüşlerin ardı, arkası kesilmiyor!
O da ne, kızılca kıyamet kopuyor?
Gerçekler birilerini acıtıyor?
“Vay seni gidi, benzetirimler” ile ayağa kalkışlar, saldırılar, sıkılan yumrukların hedefe yönelmesi!
-Durun beyler, ne oluyoruz?
-Lütfen, millete hesap veriniz!
Aman Allah’ım, bu güruhun içinde tanıdık bir sima gözlere takılıyor..
-Beceriksiz ve asi futbolcu Alpay Özalan’dan başkası değil bu!
-Yumruğunu sıkmış, sanki boks ringinde gibi!
TBMM’nde,”devamsız, beceriksiz,  silik, hiçbir çalışması olmayan” bu zatı muhteremin fotoğrafı, bütün televizyonlarda, gazetelerde!
Ne büyük onur, ne büyük arka çıkış bu!?
Sanırım, bu yumruk ve fotoğraf Alpay Özalan’ın yaşımından, aile bireylerine kalacak en büyük hatıra,miras olmalıdır!
Ahlaksızlığın dibe vuruşunun fotoğrafı” bu!
Belli ki milletvekilliğe değil, bodigartlığa seçilmiş usta?
Yazıklar olsun!
Kendisine yakıştı ama, TBMM’ne hiç yakışmadı!..
Temennimiz, bu silik kişiliklere itibar edilmemesidir!
Umarım, halkımız ders alır, bu tiplere bir daha oy yağdırmaz!
Bizler bu duygu ve düşünceler, tartışmalar içindeyken, sınır ötesinden, 4 Kahraman evladımızın şahadet haberi geldi!..
Acımız büyük!
Milletimizin başı sağ olsun, Allah şehit yakınlarına sabırlar versin!
Mekanları cennet olsun!
Başımızdaki “ekonomik ve siyasi krizin” yanı sıra, “sınır ötesi bu operasyonların, akıbeti ne olacak”, bilen var mı?
Buna bağlı olarak içte, “birbirimizi yemeler, birbirimizin yakasına yapışmalar, birbirimizi hainlikle, terörist olmakla suçlamalar”, ne zaman son bulacak?
Tam bu bağlamda, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ne alınan memurlar ile ilgili açıklamaları nereye koyacağız?
Kim terörist?
Kim hain?
Kim işbirlikçi?
Kim devletten yana?
Kim Parti devletinden yana?
Kim Milletten yana?
Kim Türkiye’yi bu sarmaldan nasıl, hangi plan ve programla çıkaracak?
Kim sağduyu vi itidali ülkede hakim kılıcak?
Kim, “Türkiye’nin itibarını, güvenirliğini, saygınlığını” yeniden tesis edecek?
Bütün bunların çaresi, bir erken ve acil seçim mi?
Başka çaresi kalmadı mı?
Vay be Arifiye’ye duble yol yaptık!
Az ötedeki milli fabrikamızı sattık!
Haydi beyler törene!
Bu ne hafiflik?
Dünyanın neresinde, böyle basit yol yapımları için tören düzenlenir, bilen var mı?
Gelsin alkışlar, çalsın orkestra, verin mehter marşını, verin gazı!
Sanki babalarının kesesinden bu lütuf hizmeti getirmişler?
Vah ki, ne vah!
Anlayan, anlam veren varsa beri gelsin!
Biz bu hallere nasıl düştük, bilen varsa,beri gelsin!
Sabır taşı da çatlamak üzere biline!
Yusuf Cinal, 11 Aralyık 2021 Brüksel