Seksenli yıllarda, sanırım 1985 yılıydı. Sıcak bir yaz günü memleketim olan Bayburt askeri birliğinde bir askerimizin kendi silahının ateş alması sonucu Antalya' lı bir yiğidimiz şehit düşmüştü.

O tarihlerde midibüsle (yarım otobüs) yolcu taşımacılığı yapan dayımla birlikte şehidimizin babası ve 2 kardeşiyle birlikte şehit cenazemizi Antalya Manavgat ilçesine bağlı Toroslarda bir köye defnedilmek üzere birlikte getirdik.

Geri dönmek için vedalaşırken şehidimizin babası bize oğlunun birlik komutanına teslim edilmek üzere bir çuval soğan teslim etti.

Biz soğan üretimi olmayan bu insanların bunu göndermesine bir anlam veremedik. Kısaca 1200 km. uzaklığa ve koskoca birliğe neden bir çuval soğan gönderilir anlamadık.

Velhasıl,

Bir çuval soğanı aldık ve Bayburt'a geri döndük.

Memlekete ulaşınca bu emaneti o tarihteki garnizon komutanımıza teslim etmek üzere makama çıktık.

Komutanımızla yolculukla ilgili kısa bir sohbetten sonra bir çuval soğanı komutanımıza teslim ettik.

İşte o anda komutanımızın yemekhane komutanını çağırıp verdiği talimattan anladık tüm bunları.

Komutanımız yemekhane subayına "Şehidimizin babası bize acısını göndermiş, götürün ve bu öğlen yemeğinde doğrayıp masalara koyun ve tüm birlik bu acıyı paylaşsın" diye talimatı verdi. Ve bize dönerek teşekkür etti ve acıyı tüm silah arkadaşları olarak paylaşıyoruz dedi. Ardından oradan ayrıldık.

Dayımla biz tüm bunlar karşısında şaşkındık.

Bu mesaj ne ince bir mesajdı. Gönderen babanın inceliği ve bilgeliği, teslim alan komutanın da bu ince mesajı anlamadaki akıl ve bilge kişiliği bizi kendilerine hayran bırakmıştı.

Orada bir daha anladım bu milletin asil kişiliğini ve de inanılmaz medeniyetini.

Bu vesileyle şehidimizi rahmet ve minnetle yad ediyorum ve de bu koca yürekli babaya yaşıyorsa uzun ömürler diliyorum.

Aynı duygularla o büyük komutana da yaşıyorsa sağlıklı uzun ömürler diliyorum.

Böyle bir milletin mensubu olduğum için de gurur duyuyorum...

UĞUR KOCABEY

ŞUBAT 2021

(Prof. Dr. Ferhat Ecer den alıntıdır.)

Ne yazık ki şehit olan askerlerimizin ölümüne neden olan helikopterlerin bu ilk vukuatı değil. Bu helikopterleri Tansu Çiller döneminde AB üyeliği tartışmaları sırasında Fransa’dan almışız. Aslında helikopterlerin yapısı askeri kullanımlara uygun değil. Bunlar personel taşımacılığı için yapılmış. Bir takım revizyonlar yapılmış. Eşref Bitlis paşadan bu yana bu kazalarda suikast iddiaları da çok konuşuluyor toplumda. Cougar helikopterlerinin 20 tanesi 1993 yılında, 30 tensi ise 1996 da TUSAŞ tesislerinde lisanslı olarak üretildi. Bu helikopterler ilk alınırken Kara Havacılık dairesi karşı çıkmış. Aslında bunlar sınıfının en iyisi. Ancak bunların üretim ve kullanım amacı farklı. Bu helikopterler yüksek rakım ve olumsuz hava koşullarında kullanılmak üzere üretilmemiş. Bunların Fransada üretim amacı hava alanları arası yolcu taşımak. 4 Haziran 1997 de Zap Bölgesinde Füze Koruması olmayan bu helikopterlerden biri füze ile vuruldu ve 11 askerimiz şehit oldu. Yine aynı helikopter ile 29.04.2003 te yüksek gerilim hattına çarpıp 4 askerimiz şehit oldu. 01.06.2017 de Şırnak ta 12 askerimiz şehit oldu. Toplamda bu helikopterlerde 39 askerimiz şehit oldu.

Yüksek irtifa taşıma gücü, çevikliği, yeni nesil uçuş ve silah sistemleri açısından Güneydoğu şartlarına uygun nakliye ve saldırı amaçlı Skorsky S-70 helikopterlerinden 1990 da 50 adet alındı ve 109 adedinin Türkiye de imalatı için anlaşma yapıldı. 2021 ilk çeyrekte teslimatı yapılması gerekirken bir teslimat yapılmadı ve akıbeti de meçhul. Türkiye nin elinde ABD başta olmak üzere bir çok orduda kullanımdan kaldırılan çok eski helikopterler mevcut. Asker sözü dinlemeyerek S-400 füzeleri alınarak Türkiye nin başı belaya sokuldu. Askerin kullandığı araç ve gereçlerde Askerin sözünü dinlemek gerekirdi.