Arzın az, talebin fazla olduğu sistemde her türlü sınav mübahtır, buna bir diyeceğimiz yok.

Yeter ki sınav adam gibi yapılsın. Herkes bilgisiyle yarışsın, kopya, yardım, destek olmasın, hak yenilmesin.

Maalesef bu iktidar döneminde her türlü sınav şaibeli ve tartışmalı hale geldi. Toplum resmi ve organize sınavlara ve sınava yapan kurumlara güvenini yitirdi.

KPSS yani Kamu Personeli Seçme Sınavının mimarı, merhum Bülent Ecevit’ti.

2002’de 57. Hükümet döneminde devreye girdi.

Malumunuz, ülkemizde en önemli istihdam kapısı devlet, devleti yönetenler de iktidardı ve haliyle ki istihdam ağırlıklı olarak partizanca yapılıyordu.

Ecevit’in amacı kadrolaşmanın ve torpilin önüne geçmekti.

Temel amaç, kamu kurumlarına girişte torpil uygulamasını ve nüfuzlu siyasetçilerin etkisini en aza indirgemekti. Fırsat eşitliği sağlamak, devlet kadrolarının belirli gruplar tarafından işgal edilmesinin önüne geçmek, devlet görevine alımlarda ayrımcılığı engellemekti.

Bu sebeple KPSS getirildi, sınav başarı puanına göre istihdam sağlandı.

Mevcut hükümet işbaşına gelince ismini değişip KPS yaptı, kısmen KPS olmaksızın atamalar yapmakla kalmadı, bunun yanında bir mülakat garabeti getirdi ki, sınavda başarılı olamayan yandaşlara istihdam kapıları açılabilsin.

Bu arada ÖSS ve KPS sınavlarının da iğdiş edildiği, güvenirliliğini yitirdiği bir gerçek. Malum sorular çalınıyor, yandaşlara dağıtılıyor falan…

KPSS tek belirleyici unsur olduğunda, ÖSYM Türkiye’nin en güvenilir kurumlarından biriydi. Şimdi pek güven vermiyor.

Olanı da yetmiyor… İktidar yandaşlarını kayırma adına ne mümkünse yapıyor.

Mesela mülakat, yandaş kayırmanın en kolay yolu…

Yakınımdan biliyorum, idareci mülakatına giren okul öncesi öğretmeni eşime ‘basketbol topunun yarı çapı kaçtır’ sorusu sorulmuştu.

Hitler fıkrası gibiydi. Bilmeyenler için hatırlatayım;

Hitler üç esir yakalamış, İngiliz, Fransız ve bir Yahudi.

“Size soru soracağım, bilirseniz sizi bırakacağım” demiş.

Önce İngiliz'e sormuş; “Titanik kaç yılında battı?”

İngiliz hemen cevap vermiş;1912…

Hitler göndermiş İngiliz'i. Sonra Fransız'a sormuş; “Titanik'te kaç kişi öldü?”

Fransız cevap vermiş; 1050…

Tamam, sen de gidebilirsin, demiş.

Ve son olarak Yahudi'ye dönmüş; “Say lan ölenlerin isimlerini!”

İşte ülkemizde mülakat böyle yapılıyor, böylece organize sınav başarı notları yüksek ama torpilli olmayanlar düşük mülakat sonuçlarıyla elenirken, sınav puanı oldukça yüksek ama yandaş olanlar ise yüksek mülakat notlarıyla sözde başarılı oluyorlar.

Sıradan bir memuriyete girmek için dahi AKP referansı sahibi olmak fiili zorunluluk haline geldi.

MEB, geçtiğimiz yıl 15 bin kişilik bir öğretmen ataması için yapılan mülakat sonuçlarını açıkladığında bizzat şahit olduk.

KPS Türkiye’de dereceye giren adaylar bile mülakatla elenmişti.

Öyle bir tezgah kurdular ki, okumuş, üniversiteyi bitirmiş KPS’ye hazırlanmış, çalışmış dirsek çürütmüş sınava girmiş 90 almış, mülakatta aldığı puana bakıyorlar, kaç puan verirsek eleriz diye hesap yapıyorlar ve eliyorlar.

Neden? O çocuğun ismi önlerine konulan partiden parti yan kuruluşlarından, cemaatten, tarikattan, malum vakıflardan gelen listede adı yok çünkü…

O zaman da yazmıştım:

“Bu gençlere özür borcumuz var. Adaletin olmadığı yerde huzur olur mu? Bu çocukların hakkını çalmak kimin hakkıdır? Buna hepinizin itiraz etmesi lazım. 84 milyonun itiraz etmesi lazım. Babaların annelerin çocuklarını nasıl yetiştirdiklerini hepimiz biliriz.

Anne babaların haklarını çalmak kimin hakkıdır? Daha önce benzer olaylar çıkınca Danıştay bir karar verdi. Bir puan aralığı belirliyor. Yazılıda alınan puanla mülakatta verilen puan arasında bir aralık belirlemeleri gerekiyor.

TBMM’nin milli eğitim kararına, Danıştay kararına uymayacaksınız; keyfinize göre hareket edeceksiniz, çalışkan öğrencilerin hakkını yiyeceksiniz. Sonra bana adaletten bahsedeceksiniz?”

Dün bir tweet gördüm diyor ki; “Abartmayın, netice de KPS’den yüksek puan alsanız da mülakatta eleneceksiniz” diyordu.

Doğru söylüyordu.

Evet, yeni ismiyle KPS’nin güvenilir olması elbette çok önemli ama asıl önemli olan mülakat garabeti…

KPS’de soruların dağıtılması, birilerinin öbürlerinin önüne geçmesi elbette büyük bir haksızlık ama neticede hak eden öğrencinin puanına direk etki etmiyor. Bazı muhtemel başarısızlar, torpilli başarı derecesiyle başarı barajını biraz etkiliyor olsalar da asıl cinayet mülakatlar da işleniyor.

Dolayısıyla hazır KPS tartışılırken, şu mülakat konusunun da masaya yatırılması, hatta bir daha hiç masadan kaldırılmaması hepimiz için önemlidir.

İktidar, gençlerle sorunlu olduğunu biliyor, görüyor yaşıyor, hatta kendi kendine ‘gençler bizi neden sevmiyorlar’ diye de soruyor.

Bu haksızlık ve güvensizlik ortamında gençler sizi neden sevsin ki?