Hani, AKP’li bir Bakan; “Tahsil seviyesi arttıkça oylarımız düşüyor’ diye serzenişte bulunmuştu ya, doğruydu. Sadece eğitimli kesim oy kullansa AKP barajı bile aşamıyordu.

AKP’nin bir sıkıntısı da merkezlerden ziyade kırsaldan oy alabilmesiydi. Ama bunun yerel seçimlere bir faydası olmuyordu.

Oy kullanma şartlarını değiştirme şansları yoktu ama hiç değilse, genel seçimlerde kırsal oyları kendilerine aktarmaları mümkündü.

Nasıl mı? Büyükşehir Yasası ile köyleri mahalleye çevirip, yerel seçimlerde oy kullanmalarını sağlamakla.

Sadece siyasi rantla sınırlı değildi AKP’nin bu yasayı çıkarma gerekçesi…

Böylece hem belediye gelirleri artacak ama daha önemlisi köy ortak malları, arazileri, meraları üzerinden rant pastası büyüyecekti.

Sadece köylülere ait olan taşınmazlar da AKP’nin etki ve yetki alanına girebilecekti.

AKP bu sayede 2014 yerel seçimlerini kurtarabildi. İtirazı olan varsa girsin internete, merkez ve kırsal oyları arasındaki farkı ve AKP çoğu belediyeyi kırsaldan gelen oylarla kazandığını görürler.

Köyler mahalle olunca, neler oldu?

Tarımsal vasfı korunması gereken arazilerde, mevcut imara aykırı yapılar hukuki güvenceye kavuşturuldu. Yani bir nevi ‘İmar Barışı’ yapıldı.

Mahalleye dönüştürülen köy ve beldelerin ortak mülklerine el konuldu.

İşletmeler, araziler, gayrimenkuller gibi ortak varlıklar, köy tüzel kişiliğine ait olan tüm taşınmazlar, belediye ve mülki idarelerce devralındı.

Kamu orta malı olan meralar, yaylak, kışlak ve umuma ait çayırların imar vasfı değiştirildi.

Köy içi yerlerin kentsel arsa statüsüne dönüşmesiyle çevre ve temizlik vergileri geldi.

Çoğu çiftçi, daha önce ödemediği birçok yeni maliyetle karşılaşınca köyü terk etti.

Birçok mera satıldı, bazıları da imara açıldı.

Küçük ve orta ölçekli tarım işletmeleri tarım yapamaz hale gelince terk edilen tarım arazileri ve meralar yüksek bir hız ile tarım dışına çıkarılmaya başlandı.

Bugün pazaryerinde ve manav önünde sebzelere kasap kedisi gibi bakmakla yetiniyorsak, en önemli sebeplerinden bir tanesi de köylerin mahalleye çevrilmesi ve yeni mahalleli kesimin tarımdan uzaklaşmasıdır.

Neyse ki iktidar bir süre sonra, bu yanlışını telafi etme yoluna gitti.

Tamamen vaz geçmediyse de birtakım tadilatlar yapma gereği hissetti.

Mesela ‘kırsal mahalle’ uygulamasına geçildi.

7254 sayılı Kanun ile mahalleye dönüştürülen köy ve beldelerle ilgili belli şartları sağlamak ve başvuru yapmak koşulu ile köy ve beldelere “kırsal mahalle” olma hakkı getirildi.

Yetki belediyelere verildi.

Lakin, “Kırsal Mahalle” yasası çıktıktan ve uygulanması ile ilgili yönetmelik yayınlandıktan sonra Sakarya dışındaki Büyükşehirlerin tamamında başvuruları sonucu yüzlerce mahalle, kırsal mahalle statüsüne geçerken, Sakarya’mızda yasaya rağmen ne yazık ki belediyeler muhtarların müracaatlarını çeşitli şekilde engelledi, başvuran köylerin dilekçelerine cevap bile verilmedi.

Bunun üzerine ilimizde, değerli ağabeyim Mecdi Cengiz önderliğinde ‘Köyüme Dokunma’ platformu kuruldu.

Platform, 30 Büyükşehir içinde en önemli tarım ve hayvancılık bölgelerinden biri olan Sakarya’mızda bugüne kadar kırsal mahalle statüsüne alınan tek bir köyün olmaması üzerinden kamuoyu oluşturdular.

Üst düzey siyasi ve bürokratik görüşmeler yaptılar.

Bu engel sebebiyle köylerde telafisi imkansız olumsuzluklar ve sorunlar yaşanacağını/yaşandığını, tarım ve hayvancılığın, köylere özgü yaşam tarzı ve kültürünün, doğanın, kent mahalleleri gibi beton yığınları arasında kaybolmak üzere olduğunu dile getirdiler.

İstedikleri Kırsal Mahalle avantajlarından yararlanmak, toprağımızı ve tarım alanlarını korumaktı sadece…

Bu talepleri/taleplerimiz siyasi erkin pek hoşuna gitmedi, gitmemesi de normaldi.

Ama halkın büyük çoğunluğunun bu taleplere pek oralı olmamaları canlarını sıkıyordu.

Geçtiğimiz günlerde daha da can sıkıntısı yaşatan bir olayla karşılaştılar.

Halkın taleplerini dillendiren Platform, halkın hamisi, önderi olması gereken, köyün ve köy halkının çıkarlarını koruması gereken bir kısım muhtarlarca hedef alındılar.

Adını anmak istemediğim muhtar, biz memnunuz diyor. Yolları yapılmış, suları gelmiş, çocuk parkları, spor alanları yapılmış falan…

Saydığı hizmetleri yapan kurumlar vardı zaten ülkemizde ama çoğu kapandı veya atıl duruma düşürüldü.

Haliyle bu türlü kamusal hizmetler, belediyeler vasıtasıyla siyasi erkin iki dudağı arasında bırakıldı.

Yani bürokratik hizmet, siyasi hizmete dönüştürüldü.

Bu bırakılma ve dönüştürülme sebebini bugün bu muhtarın çıkışından ve kendi ayağına sıkan tavrından da anlıyoruz zaten…

Lütfen ‘Köyüme Dokunma’ Platformunun sosyal medya hesaplarını takip edin, özellikle ‘muhtar, sen kimin muhtarısın’ başlıklı açıklamayı bulup okuyun, kimin ne istediğini ve kimlerin nasıl engellediğini görün.

Ve bu yerel seçimlerde hükmünüzü buna göre verin…