HİÇ BİRİMİZ İYİ DEĞİLİZ...YA DA HEPİMİZ MASUMUZ...

 

   Aret vartenyan,İstanbulda doğmuş ve henüz  ilkokul sıralarında hikayeler yazmaya başlamış.Sonrasında insan,yaşam ve varoluşu üzerine araştırmalar yapıp,  bunları yazıya dökerek kanımca ne kadar iyi bir gözlemci olduğunun da görülmesini sağlamış.Ben bu yıl tanıştım onun sohbetleri,yazıları ve de  yaşam atölyesiyle.Son derece faydalı bulduğum olumlamaları var.Onu izlediğinizde ya da okuduğunuzda çok güvendiğiniz bir dostunuzla konuşuyor gibi oluyorsunuz.Çok fazla istifade edebildiğim , harika paylaşımları var. Benimde,''bu durumda Aret ne derdi,beni nasıl yönlendirirdi ?gibi durup düşünmüşlüklerim bile oluştu.

       ARET'İN çok beğendiğim bir paragrafını  sizler için  bu sayfaya da taşıdım.Fazlasıyla şekilci  ve de önyargılı olduğumuz ,sabır gösteremediğimiz,empati kuramadığımız ve bu nedenle mutsuz olduğumuz şu dönemde, mutlak değişim için önce kendimize dönmeli sonra aret ve yaşam atölyesiyle tanışmalıyız diye düşünüyorum.Bakın  Aret  bu paragrafında neler söylüyor; 

''Hiçbirimiz kötü değiliz... Hiçbirimiz masum da değiliz... Her birimiz ne isek, oyuz. Kusursuz da değiliz, hatalı kod da değiliz. Hangimiz doğru, hangimiz yanlış, hangimiz günahkar, hangimiz namusluyuz? Sen mi karar vereceksin? Ben mi bileceğim. Sen ‘ne’ isen ben de ‘o’yum. Koskocaman profesör, karısının yüzünü dayaktan tanınmaz hale getiriyor. Tinerci adam, enkazdan çocuk kurtarıyor. Din adamı zimmetine para geçiriyor, hayat kadını böbreğini bağışlıyor. Neye göre iyi, neye göre kötü.. Hepimiz önce insanız. Kusursuz değilim. Olamam da. Herbirimizin eksikleri, artıları, güzellikleri, çirkinlikleri, iyiliği, kötülüğü var. Bazılarımızın derisi siyah, bazılarımızın beyaz. Bazılarımız camide, bazılarımız kilisede, bazılarımız Sinagog’da dua ediyoruz. Neye inanıyorsak oradayız, neyi seçiyorsak yaşıyoruz. Ne doğduğum yeri seçebildim, ne de ailemi... Sen gibi geldim ben de, ben gibi gideceksin sen de...''

 

Hepimizin bildiği ama zaman zaman unuttuğu  gerçekler bunlar.Evet hiçbirimiz kusursuz değiliz.Hiçbirimiz sonsuza dek iyi olmaya dair efsunlanmadık.

    Mutlaka eleştiri yapacaksak, çok ama çok düşünmeliyiz,biri için hüküm vereceksek eğer ki...  Buna çok meğilli bir toplumuz biz, yargısız infaz yapmamalıyız. Hepimizin iyisiyle ,kötüsüyle  insan olduğunu hatırlamalıyız öncelikle.Birini yargılamak öyle kolay  bir şey olmamalı.

Elimizde bir  makine objektiften bakıp, deklanşöre basıp resmederken birilerini, verdiği görüntüyü iyi yada kötü eleştirmeden hemen önce, objektifi  birde kendimize çevirip nasıl göründüğümüze bakmalıyız....

 

''Etiketler seni yanıltır. Etiketlerin arkasında kalan insanı gör. İnsanların gözlerine bak! sözlerine, kartvizitlerine, onlar hakkında söylenenlere, geçmişlerine değil. ''Aret Vartanyan

Dün dinledim, bir üniversite öğrencisi toplu taşıt kullanıyor ve dolmuşa kendisini rahat hissettiği aşırı olmayan bir kıyafetle biniyor.O bindiği andan itibaren de, giymiş olduğu dar pantalon yüzünden, dindar bir fotoğraf veren yaşlı adamın önce gözle ,tacizine uğruyor.Araçtan inerkende elle ve sözle taciz görüyor.Üzerinede laf işitiyor o kılıkta dışarıda dolaştığı için.

      Şimdi   durum böyleyken ,hangisi doğru,hangisi yanlış,hangisi günahkar,hangisi namuslu,hangisi namussuz sorularını sormak yersiz geldi bana.Elinde tesbihi,ideolojik sakalı  ile hem sözle, hem elle taciz yapan  adam; zavallı ve günahkar .Salt üşüdüğü ve rahat hareket edebildiği için bir tayt ile  sokağa çıkan böylesi zihniyet ve şekillerden bihaber öğrenciyi ise olabildiğince masum ve namuslu  buldum.Ve Aret vartenyan neredesin ,bu  ve benzeri durumlara sen  ne dersin diye düşünürken  yine senin sözlerinde buldum yanıtı...Sakalı,tesbihi,yaşıyla başıyla etiketlerin  arkasında kalan insanı gördüm bu olayda....Ve çok üzüldüm,sokakta kendimizi her biçimde güvende hissedebileceğimizi sandığım bu fotoğrafın  verdiği hayal kırıklığıyla bir cümle daha ekledim ''ben'' kitabıma Aret haklı ''Etiketler bizi yanıltır,etiketlerin arkasında ki insanı görebilmeliyiz..''aslında.