Ateşe benzin dökülüyor!..

   Çözüm süreci öylesine yaşamımıza girdi ti, artık günlük yaşamda farklı şeyler konuşamaz hale geldik…

   Sürece olumlu bakanlar da var, olumsuz bakanlar da var.

   Fakat ortada hiç kimsenin görmek istemediği, ancak bir hayli belirgin bir gerilim de var.

   Bu gerilimi tetikleyen, besleyen en önemli unsur ise siyasetin dili oluyor…

   Liderlerin konuşmaları tabir yerinde ise ateşe benzin dökmeye benziyor…

   Gerek AK Parti Lideri ve Başbakan Erdoğan, gerek MH Lideri Bahçeli ve gerekse CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun söylemleri sokaktaki taraftarlarını bir yandan coşturuyor öte yandan da adeta gerip, kışkırtıyor!..

   Kusura bakmasınlar ama liderlerin milletin karşısına çıkarak yaptıkları konuşmaları sokaktaki sıradan insanlar bile yapmıyor.

   Ağızlarına geleni söylüyorlar…

    Örneğin;

   “Contayı yaktın, kayışı kopardın, suyu kaynattın” gibi…

   “Vur de vuralım, öl de ölelim” diyen gençlere toplumda nasıl bir karşılık bulacağı bilinmesine rağmen “Onun da zamanı gelecek” dendiği gibi…

    Daha da ötesi, birbirlerini “vatan hainliği” ile itham edebiliyorlar…  

   Soruyorum sizlere, böylesine hassas bir dönemde bu tür söylemlerin siyasete ve insanlara ne gibi faydası olabilir?..

   Hiçbir faydası olmaz.

   Bu gerilim ortamı, kullanılan dil biçimi hiç hayra alâmet değil…

   Unutmamalı ki; sokaktaki insanlar bu söylemleri doğrudan bilinçaltında kayda geçiriyor. Buna göre kendisilerine istikamet belirliyor.

   Allah göstermesin!..

   Eğer süreç liderlerin mevcut haliyle ve karşılıklı atışmalarıyla devam ederse yarınlarda hiç istenmeyen çok farklı gündemlere de şahit olabiliriz…

   Toplumdaki gerilim bu tür söylemleri kaldıracak gibi değil…

   Ne olursa olsun kolaycılığının arkasına sığınamayız.

   Yarınlarda çok geç kalmış oluruz.

   İnanın bu gerilim gelir bir notaya dayanır ve orada patlak verir diye endişe ediyorum…

   Umarım endişelerim boşa çıkar…

  ------------------------------

TEBESSÜM

Güçsüz adam

   Hakim, sanık adama sordu:
   "Hanımın kafasına niçin sandalye ile vurdun?"
   Çelimsiz sanık, boynunu büküp cevap verdi:
   "Ne yapayım hakim bey?.. Gücüm masayı kaldırmaya yetmedi!.."

 

Ne alakası var?..


   Temel, fotoğraf çektirecekti. Vesikalıkların güzelliğini aksettiremediğine inanıyordu.     

   Fotoğrafçıya gitti ve: "Fotorafımı çekeceksun da, vesikalık olmasın." dedi.
   Fotoğrafçı;
   "Tabii efendim, 24 çarpı 32'ye ne dersin?" diye sordu.
   Temel: 
   "768 derum da, punin konumuzla ne alakası var?"

    !!!