Rahmetli babam 1969 yılında başlayan Milli Görüş hareketinin içerisinde oldu. Milli Nizam Partisinden itibaren, Selamet, Refah, Fazilet ve Saadet Partisinde il başkanlıkları ve il müfettişi olarak görev yaptı. Rahmetli Necmettin Erbakan’ı, Sakarya’ya geldiğinde evimizde ağırlardık. Daha sonra Refah ve Fazilet Partisinde aktif olarak görev aldım.

Yaklaşık 50 yıldır seçimleri izleme imkanım oldu. Seçim neticelerine bazen sevindik bazen de üzüldük.

Babam seçim çalışmalarında, yanına gençleri alıp köy köy, mahalle mahalle, kasaba kasaba gezerek davasını anlatır, bazen 1 hafta-10gün eve uğramadan köylerde yada arabada yatarak çalışırdı. Kendi adına hiçbir yere aday olmadığı gibi, yakınlarının da aday olmasına izin vermedi. Ona göre bu çalışmanın karşılığını bu Dünya’da değil, öbür Dünya’da alacağını ümit ediyordu. Çünkü çalışmalarında, önce ahlak ve maneviyat, maddi ve manevi kalkınma, adalet, sömürü, bağımsızlık, gelir dağılımı bozukluğu ve refahı anlatıyorlardı. Halka hizmet etmenin, Hakk’a hizmet ettiğini biliyordu. Doğal olarak, hedefi bu ülkeler olan bu çalışmada hakaret, iftira, yalan ve gıybet olamazdı. Eleştriler hiçbir zaman şahısları değil, zihniyeti hedef alıyordu.

Liderler birbirinin rakibi olmasına rağmen, nezaketten uzaklaşmıyor, TV’lerde ve açık oturumlarda tartışabiliyorlardı. Benim de babamdan öğrendiğim siyaset anlayışı bu oldu.

Son 50 yılda izlediğim seçim kampanyalarının en kötüsünü bu dönemde izledim. Liderler birbirlerine her türlü hakareti yaparken, nezaket ortadan kalktı.

Toplumu kamplara ayırdılar,

Yalanlar, iftiralar, aşağılamalar kol geziyor.

Devlet’in tüm imkanları yine sonuna kadar kullanıldı.

Tabanın ve teşkilatların talebinden uzak adaylar atandı.

Belde’nin ve toplumun ihtiyaçlarından uzak uçul kaçık projeler sunuldu.

Adayların vaatlerine bakarsak, bedava su, bedava ulaşım, bedava kreş, bedava bedava.

Bunlara değil belediyelrin, devletin bütçesini harcasanız yetmez. Hani halk arasında bir söz var; “Atma Mehmet din kardeşiyiz” diye.

Buradan bir teşekkürü mutlaka etmem lazım. Sayın Ekrem Yüce, sayın Cihan Kolip, sayın Fahrettin Abay ile ilçe belediye başkan adayları, kampanyalarında tepenen söylenenlerin aksine, centilmence bir kampanya yürüttüler. Birbirlerini aşağılamadılar, hakaret etmediler. Toplumu germediler. Hepsi mümkün olduğunca halk ile temas kurmaya çalıştı.

Ancak keşke, bir televizyon kanalında bir araya gelseler de, Sakarya’nın sorunlarını ve çözüm yollarını tartışsalardı. Kendilerinden, bir yılda, iki yılda ve beş yılın sonunda yapacakları icraatları dinleseydik. Ve bu dönem sonunda bu taahhütlerine göre kendilerini ölçme imkanımız olsaydı.

Bu mahalli seçimleri de genel siyasete kurban ettik. Keşke edilmeseydi. Acaba sadece yerel sorunların konuşulduğu bir mahalli seçim yapabilir miyiz? Sizce bu boş bir hayal mi?