Sevgili okurlar,
Fransa’da başlayan ve dalga, dalga Belçika ile Hollanda’ya yayılan ve diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, Türkiye’de de büyük bir merak konusu olan “Sarı Yelekliler” hareketi nedir, bu hareketi nasıl okumamız gerekir?
Bir kere şunu hemen teslim edelim; “Sarı Yelekliler” bir zamanlar Türkiye siyasetine damga vurmuş ve söylemi ile birçok kesimi etkilemiş olan devrin başbakanı, cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’ın deyimi ile “orta direği” temsil ediyor..
Yani, “ Sarı Yeleklilerin” büyük bir bölümünü, ücretli çalışanlar, memurlar, işçiler, dar gelirliler, göçmenlerden oluşturuyor.
Peki ne oldu da bu kesimin iktidara taşıdığı ve büyük umutlar bağlanan, Fransa’nın geleceğine hükmetmesi için büyük umut bağlanan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a verilen destek, güven oyu birden tepkiye dönüştü?
Bir kere şunu teslim edelim ki, siyasi kimliksiz olarak seçimlere giren Emmanuel Macron’un seçimi kazanacağına kimse ihtimal vermiyordu.
O zaman ki Fransa’nın siyasi yapısı ise Macron’un kazanmasına ortam hazırladı..
Nasıl mı?
Fransa’da merkez solu temsil eden Sosyalist Parti ile, sağı temsil eden Cumhuriyetçilerin, halk nezdinde rağbet görmediği bir ortamda, soldan Jean-Luc Mélenchon (La France Insoumise) ve aşırı sağın temsilcisi Marine Le Pen(Milliyetçi Cephe) son seçimlerde, başa baş kalınca, ikinci tur seçimlerinde Fransızlar Macron’u Cumhurbaşkanı yaptılar.
Anlayacağınız, Fransız seçmenlerin yüzde 82’sinin ilk turda oy vermediği Emmanuel Macron, gelip ikinci turda Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu..
İlginç bir durum tabii!..
Geleneksel, yerleşik,yılların siyasi partileri dururken, Emmanuel Macron birden Fransa’nın Cumhurbaşkanı oldu..
Kurduğu kabine de çok konuşuldu ve tartışıldı..
Burada Emmanuel Macron’un programını, vaatlerini, geleceğe dönük yapacaklarını da kulak arkası etmeyelim..
İktidarı döneminde Macron’un farklı siyaset anlayışı ile bildiğini okuması, bilgiç ve ukala cevaplarla halkı azarlaması, ülkeyi kararnameler ile yönetmesi, ağır vergiler koyması, halkın istek ve taleplerini dikkate almaması, istişareden uzak durması bardağı taşıran ve bugünkü tepkilerin işaretleri oldu..
Hatta Macron, bu tavırlarına “Fransızları tembel, sinik olarak” değerlendirmesi, iş arayan bir gence,” Şuradan yolun karşısına geçsem iş bulurum” diye alaya alması, halkın tepesini attırdı..
“Sarı Yelekliler “hareketi nasıl oluştu?
Sanal ortamda yaşanan bu tartışmalar, ülke gerçekleri ve hayat pahalılığı, artan vergiler ve gelecek kaygısı sosyal ağlarda farklı birliktelikleri oluşturdu.. Bu sosyal alanda oluşan birliktelikler, 17 Kasım 2018 tarihinde ilk defa sokağa yansıdı..
Birden yüz binler sokağa indi ve Fransa’nın siyasi kesimi, elit tabaka ve komşular, tüm dünya bu hareketi anlamaya çalıştı..
Aslında bu hareket, sadece petrol fiyatlarının “sentlik artışına” tepki de değildi..
Bu tepti aslında, “beceriksiz siyasi anlayışa” karşı bir tepkiydi..
Bu tepki, tüm dünyada da karşılık bulacak olan, “Neo-Liberal” politikalara karşı bir tepkiydi..
Bu tepki  umursamazlığa, halkın iradesini kararnamelere döken bir anlayışa karşı tepkiydi..
Fransa’daki iç siyasi gelişmeleri, ekonomik yapıyı, sosyal çalkantıyı iyi analiz edemezsek, bu hareketi iyi anlayamayız..
Bakınız, televizyon ekranlarına da yansıyan şikayetlerin başında çalışanların tepkileri ve aldıkları ücret, yaşam koşulları geliyor.. İnsanlar, artan vergiler, mali kıskaç, güçlükler karşısında geçinemediklerini dile getiriyorlar..Maaşlar normal bir hayat için yetmiyor..Zar, zor borç,harç alınan otomobillere bile, binme sıkıntısı yaşayanların tepkisini iyi anlamak gerekir..
Maalesef, Türkiye’de olduğu gibi Fransa’daki “Sarı Yelekliler” hareketinin ipuçlarını dışarıda arayan bir anlayışın da gündemi meşgul ettiği görülüyor..
Yok efendim, Macron, “Avrupa Ordusunun” kurulmasını istemişte, ABD buna karşı bir cevap vermişmiş!
Ah şu dış güçler?
Bir de bunu Türkiye’de “gezi” olayları ile farklı boyuta taşımaya çalışan aklı eveler var!..
Gezi olayları da halkın sanal ortamda örgütlenerek, ortaya koyduğu ortak bir tepkidir..
Fransa’da olduğu gibi bu hareketin içine sızan ve hareketi provoke edenler söz konusudur..
Bu tepkileri, farklı mecralarda aramak, mazeret üretmek, kendinizi haklı çıkarmak adına, alacağınız yanlış hukuki tedbirler, yarın elinizde patlayabilir!
Bakınız, Türkiye’de, bir devre damga vuran, ülkeyi kasıp kavuran, masum insanların bedel ödemesine vesile olan,  adına “Ergenekon, Balyoz, Kafes..” denilen olayların bir “kumpas” olduğuna mahkeme karar verdi..
Fransa’da bu hareketler, önce taşrada başladı. Sonra Fransa’nın kalbi Paris’e taşındı..Oradan diğer ülkelere yayıldı.
Yine Belçika’da bu hareket, ülkenin en fakir bölgesi Walon bölgesinde ve Fransa sınır bölgesinde alevlendi..
Sadece Belçika’dan örnek veriyorum..
Belçika’nın Flaman bölgesi olaya kayıtsız!
Neden mi?
Burada milli gelir, yıllık fert başına, 57 Bin Dolar da ondan..
Peki Brüksel’de fert başına milli gelir ne?
Brüksel bölgesinde 23 Bin dolar..
“Sarı Yeleklilerin”,Belçika’da örgütlendiği ve sokaklara çıktığı Walon bölgesinde milli gelir dağılımı ise, 17 Bin Dolar seviyesinde..
Bu rakamlar, ekonomik yapı hakkında, tepki hakkında, sosyal patlama hakkında önemli bilgiler içeriyor..
O nedenle “Sarı Yelekliler” hareketi,”Beceriksiz Siyasetçilere” olduğu kadar, “Çözüm” noktasında umursamazlık içinde olanlara karşı bir Halk hareketidir..
Artık günümüzde, küreselleşme ile yeni büyük halk tepkilerine hazır olmalıyız!
Siyasiler “Neo-Liberal” politikalarla bir yere varamazlar?
Devleti merkezden çıkartan, her şeyi özelleştiren ve bu özelleştirmeler sırasında, halkın ortak mallarını satan, eşe dosta, ahbaba peşkeş çeken ve sonra da gelen ağır faturalar karşısında çözüm üretemeyen, sattıklarının  parasını halkla paylaşmayan ve elinden tüm zenginlikleri çıkan ve arkasını dayayacak bir “devlet” bulamayanların öfkesi, dinecek gibi değil..
İşte Türkiye’de bu yönde oluşan birçok bireysel tepkiler ekranlara yansıyor..
Çiftçi isteksiz ve tedirgin, ürettiğini satamıyor, tarladan koptu!..
Memur, işçi artan pahalılık karşısında,  borç ve harçtan evine para getiremiyor!..
Siyasi klikleşme nedeni ile iş bulamayan gençler, çareyi yurt dışına kaçmakta buluyor..
Zengin sınıf ülkede bir gelecek görmediği için, başka ülkelerin yolunu çoktan tutmuş durumda..
Her gün bir cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile belli kesimlere rantlar yaratılıyor..Meclis çoktan devreden çıkmış,”Başkanlık Sistemi”nin geleceği belirsiz!..
Artık millet seçimlerden bile umudunu kesti, kime güveneceğini  iyice şaşırmış durumda..
Ülkeye taşınan milyonlarca göçmen, haksız bir şekilde ülke insanının ekmeğine ortak olmuş ve ülke insanı, geleceğini tehdit altında görüyor..
Siyasi iktidar, kendi iş adamlarına rantlar sağlarken, diğer kesime zırnık koklatılmıyor!
Velehasıl, beni “Sarı Yelekliler” değil, ülkemdeki bu sessizlik korkutuyor.. Fransa örneğinden dersler alarak, kendi insanımız için daha iyi, daha mutlu, daha güzel, daha barışçı, daha paylaşımcı, insani çözümler üretmeliyiz..
Yoksa, Türkiye’de de gidiş, gidiş değil!
Bu bakımdan Fransa’daki “Sarı Yelekliler” hareketini, “umutsuzluğa çözüm hareketi” olarak değerlendirmek gerekir..
Ders alınırsa tabii!