Sevgili okurlar,
Yaşadığımız kent Sakarya’nın, bir “Kültür kenti” olarak anılması hepimizi mutlu ve memnun etmez mi?
“Cinayetleri, tartışma ve kavgaları, trafik kazaları, hır gürü” ile bir kentin “kültür kenti” hatta “hoşgörü ve tolerans kenti” olması mümkünmüdür?
İşte basına yansıdığı gibi, hergün birbirinden farklı olaylar, bizleri de yakından sarsmıyor değil..
“Aile bireylerini kurşuna dizen, miras kavgası için anne ve babasına etmediğini bırakmayanlarımızdan” tutun da, “omuz attı, yan gözle baktı” diyerek, yolda yürüyenle kavgaya tutuşanlarıyla anılan bir kentin, imajını hemen değiştirmek te, o kadar kolay değildir?
-Bir kentin, efelenen kesimi ile anılmasını mı istersiniz, yoksa kültür adamları ile mi anılmasını tercih edersiniz?
-Hatta, bu kentin kabadayılar kenti olması, sizi ne kadar mutlu eder?
Soruları elbette çoğaltabiliriz!

KENT İMAJI?
Kimse kusura bakmasın, bu kent için siyasilerimizin bazı yakıştırmaları, maalesef kent imajı ile ötüşmüyor?
Yani bu kent için “Sakin kent” tanımlaması, ne kadar inandırıcıdır?..
Elbette siyasilerimiz, “bu kent yaşamına dokunmak, değiştirmek, sosyal kültürel olguya” hizmet etmek için bu tarz söylemlerde bulunuyorlar ama,bu işin bu söylemlerle olacağına kim inanır ki?
İşte bu kentin kültür birimlerinde görevli bir öğretim üyemiz çıkıp, üniversite yurtları, üniversiteye yakın mekanları “fuhuş yuvası” olarak damgalamadı mı?
İyi de bu muhterem öğretim üyemiz, nasıl bir kent yaşamı konusunda, bizlere neden ipuçları vermedi dersiniz?
O nedenle, “suçlayacı, karalayıcı” değil, bu kentin “kültür kenti olgusuna” hizmet edecek görüş ve düşüncelere katkı yapacaklara ihitiyaç vardır..
İLÇELERİMİZ DE MUZDARİP?
Sakarya İl’i bağlamında, bu husustan muzdarip ilçelerimiz de var!?
Maalesef, bu ilçelerimizde de ileri dönük, geleceğe, kültüre yatırım yapacakların sayısının az oluşu, bu imaj değişikliğine katkı yapmadığı gibi, gelişen yeni yaşam biçimleri, anlayışlar, tarzlar ile sarsılıyoruz da!..
Bir kere Sakarya, üniversiteleri, meslek yüksek okulları, fakülteleri ve  orta dereceli okulları ile aydınları, entellektüel insanları ile bu “kentin kültür elçileri “ olabilirler..
Ama nedense, bu “kültür hazinemizi” çok öne çıkaramıyoruz, konuşamıyoruz?
Okullarımızın, bu eğitim kurumlarında yer alanların, “sosyal, kültürel, sportif ve diğer alanlardaki başarıları”, basına çok az yansıyor!..

KÜLTÜR ELÇİLERİ?
Mesela, Amarika, Avrupa ülkelerinin, kentlerinin, hatta Birleşmiş Milletlerin(BM) bu manada, “kültür elçileri” olduğunu biliyormusunuz?
Sakarya’ya bu bağlamda çok yakışacak “kültür elçimelerimizden” biri sevgili Portre Yazarı Fahri Tuna’dır..
Aynı zamanda, Türk Yazarlar Birliği Sakarya Şubesi Başkanı olan Fahri Tuna, geçtiğimiz günlerde beni Akyazı Karaçalılık köyünden aradı..
Kimse kusura bakmasın,”mahalle” kavramını, hala içime sindiremiyorum!
O nedenle, kent yaşımı dışındaki alanlar, benim için hala köydür!
Bir yerin ismini değiştirmek ile oralara yeni numaralar vererek, o kente, o kentte yaşayanlara hizmet etmiş olamazsınız!
Asıl olan, o kent ile adları anılanlardır!?

FAHRİ TUNA’NIN TELEFONU?
Uzatmayalım, telefonun uçunda Fahri Tuna, yine tatlı dili ile “Hocam nasılsın”diyiverdi..
“Hoş-beşten”, yani “hal ve hatır” sorduktan sonra, kamerasını çevirdi, ekranda çizgi romanı kahramını Tarkan’ı yaratan merhum ressam Sezgin Burak’ın oğlu Tan Burak ve annesi  Türkan Hanım göründüler..
Selamlaşmadan sonra Fahri Tuna, “Hocam, merhum ressam Sezgin Burak’ın,yaşadığı baba evi müze olarak tanzim ediliyor” dedi..
Yüzler gülüyordu, benim de yüz ifadelerim, taa Karaçalılık köyüne gitmişti..

KERİM BEY’İN DEĞİRMENİ?
Bir zamanlar Kafkas kökenli bir ailenin ileri geleni olarak, bu köye adını veren ve “Kerim Bey’in(Burak) Değirmeni” olarak anılan tarihi ev onarılmış, müze olacak hale getirilmişti..
Sonra, Sevgili Tan ve muhterem annesi ile uzun, uzun konuştuk..
Akyazı Alaağaç Köyü mezarlığında ebedi istirahatgahında olan merhum Sezgin Burak’ın adı ile ataları merhum Kerim Bey’in de adının yaşatılması öngürülüyordu.
Doğup, büyüdüğüm Alaağaç ve Karaçalılık’tan, bu güzel haber, beni ne kadar mutlu etmişti..
Sakarya’nın Kaynarca İlçesi’nde doğup, büyüyen, bir makine mühendisinin, edebiyata düşkünlüğü, ta Karaçalık’ta beni karşılamıştı..

KÜLTÜR ELÇİSİ FAHRİ TUNA!
Fahri Tuna bu ya, bilmem kaç il,  kaç ilçede öğrencilerle edebiyat sohbetinde bulunmuştu..
Kaç kitap yazmış, kaç kitaba editörlük yapmamıştı ki Fahri Tuna?..
Benim gibi “muhalif” bir yazara bile tahammülü konuşulmuyor değildi!
Böyle bir Sakarya’da, “fanatik çıkışlara” aldırmadan, kente hizmete kendini adayan bir başka biri varmıydı acaba?
Nasıl olmuştu da, ta İstanbullarda yaşayan merhum Sezgin Burak’ın Ailesini bulmuş, tanışmış, dostluklarını ilerletmişti?
İşte size çiçeği burnunda bir kültür elçisi?
Ne güzel yakışır Fahri Tuna kardeşime?
Birkaç gün sonra Fahri Tuna,t ekrar Karaçalılık’tan, evet,müze olacak merhum Sezgin Burak Ailesi’nin evininin önünden aradı..
Bu defa yanında eski Karaçalılık Köyü Muhtarı,iş insanı Yılmaz Çetin, yine Karaçalılıklı iş insanı Akyazı Belediye Meclis Üyesi Mustafa Birinciğoğlu ve sevgili Tan Burak kardeşim vardı..

SEZGİN BURAK VEYA TARKAN MÜZESİ?
Fahri Tuna,”Sevgili Hocam, bu müzeye Sezgin Burak’ın adının verilmesi düşünülüyor.
Müzeye ulaşan ve Salihiye’ye çıkan caddeye de; Kerim Bey’in adı uygun düşer..Ama Akyazı Belediyesi bu işe ne der “
dedi?..
Elbette, bu tarihi evin, onarılması, müzeye dönüştürülmesi kadar, evin hala bir duvarında, “bir Türk Alperen’i olarak kılıçının kapzasından tutmuş, yanında Kurt’u ile Tarkan’ın” sizi karşıladığını hatırlatmalıyım..

“KÖYÜN GÜZELİ” FİLMİ ÇEVRİLMİŞTİ?
Sadece, Burak Ailesi için değil, yöre için büyük bir değer olan Kerim Bey’in Değirmeni,aynı zamanda birçok filmin platosu olarak ta kullanılmıştı.
1961’lerde Işın Kaan, Muhterem Nur, Muzaffer Nebioğlu ve diğer sanatçıların katılımı ile çevrilen “Köyün Güzeli” filmi burada çevrilmişti.
Bu film ile sinemaya adım atan, yine hemşerimiz merhum Yıldırım Gençer, burada Perihan Savaş ile başrollerini oynadığı “Kanlı Değirmen” filmine imza atmıştı.
Velhasıl büyük anıların yaşandığı, bu tarihi evin “Tarkan müzesi” olarak Akyazı’ya, Sakarya’ya büyük değer katacağını, bu müzenin “Sakarya kültür değerlerinin” bir başka mihenk taşı olacağına inanıyorum..

SAHİP ÇIKMALIYIZ?
Başta Akyazı olmak üzere, Sakarya Valiliği ile Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin, sivil örgütlerin, üniversitelerin, sanat dünyasının, bu girişime sahip çıkacaklarını ve gerekeni yapacakları muhakkatrı..
Yeter ki,siyasi mülhazalar ile haraket edilmesin?
İşte Sakarya, kendi bağrından çıkardığı sanatçıları, edebiyatçıları, sporcuları, iş adamları ve bu kente hayat verenleri hatırlamalı ve gerekeni yapmalıdır..
Yoksa, “çalsın sazlar, başlasın eğlence” kültürü ile “Sakarya’nın imajına” katkı yapılacağı düşünülüyorsa yanılıyor!
Son olarak şunu söylemeliyim ki, Sakarya, “kültür kenti” bağlamında adımlarını, ünlü romancı, hikayeci Sait Faik Abasıyanık ile barışarak atmalıdır!..
Kent yaşamına büyük katkı yapan ve hafızalardan silinmeyen şahsiyetlerin adlarını, levhalarını, kent sokak ve caddelerinden kaldırmakla bu şahsiyetleri unutturamazsınız?
Kültür konusunu irdelemeye devam edeceğiz!
Yusuf Cinal yazıyor/ 12 Nisan 2022 Brüksel