AK Parti 7. Olağan Büyük Kongresini 24 Mart Çarşamba günü yaptı! 

AK Parti MKYK Listesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tensipleriyle 50 kişiden 75 kişiye çıkarıldı! 

Ali İhsan Yavuz listede yerini korudu! 

AK Parti Olağan Kongresinin önüne KORONA geçti! 

Kongre sonrası AK Partinin MKYK Listesi fazlaca konuşulmazken, kongre salonundaki KORONA Tedbirleri konuşuluyor… 

Ali İhsan Yavuz’un MYK’da Seçim İşleri Başkanlığı konuşulmazken, AK Parti Karasu İlçe Başkanının KORONA yüzünden apar topar Sakarya’ya geri gönderilmesi çok konuşuluyor! 

Sakarya kamuoyunda Koronalı ilçe başkanı ile ilgili sorular oluştu. İşte o sorular: 

İlçe başkanı Ankara yolculuğuna çıkmadan önce nerelere uğradı? 

Ankara yolculuğu öncesi AK Parti İl Binasına çıktı mı? 

Koronalı Karasu İlçe Başkanı kongreye kimlerle gitti? 

İlçe başkanı Ankara yolculuğunda nerelerde mola verdi? 

İlçe başkanının Korona öncesi ya da sonrası temasta bulunduğu kişilerle ilgili filyasyon çalışması yapıldı mı? 

Sakarya kamuoyu bu sorulara cevap beklese de cevap gelmez! 

AK Partili yetkililer iktidarın verdiği güçle, bu sorulara dil ucuyla cevap verirler! 

Günlük vaka sayısının 30 bini aştığıölümlerin 3 basamaklı sayılarda olduğu ve hastanelerin yoğun bakım ünitelerinin doluluk oranının %80-85 olduğu bir salgın döneminde iktidar partisi, lebaleb kongre yapıyor… 

Ülkeyi yönetenler çıkardıkları kanunlara uymuyor! 

Kanun koyucular, halkın gözünün içine baka baka kanunları çiğnerse, halk ne yapar? 

Siyasi erk salgın hastalık için çıkardığı yasaları hiçe sayıp lebalep kongre yapacak, esnaflarında dükkanları kapalı olacak. Bu mu sizin adalet anlayışınız? 

Korona sürecinde yaşadıklarımız bize Ortaçağ Avrupa’sındaki toplumsal sınıfları anımsattı! 

Üst sınıfta bulunanlar siyasi erki, yargıyı ve ekonomik gücü elinde tutar! 

Alt sınıfın hiçbir söz hakkı olmaz. Alt sınıftakiler, Üst sınıfın çıkardığı kurallara harfiyen uymak zorundadır! 

Korona ile mücadele konusunda yapılan yanlışlara birilerinin yanlış deme zamanı geldi de geçiyor! 

En azından Korona konusunda birileri “Kral Çıplak” Diye bağırmalı!!! 

Korona vesilesiyle Kral Çıplak hikayesini bir hatırlayalım… 

KRAL ÇIPLAK! 

Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda bereketli topraklarda bir kral yaşarmış. Kendini çok akıllı sanan, giyimine kuşamına çok düşkün olan. O kadar kibirli, o kadar kendini beğenmiş bir hükümdarmış ki, sürekli aynada kendine bakar, ne istiyorsa onu yapar, halka da istediklerine ses çıkarmasınlar diye baskı yaparmış. Bu sırada çok defa hata yapar, ama baskıcı tutumundan dolayı halk gerçekleri söylemeye korkarmış… 

Günlerden bir gün, komşu ülkenin kralının ziyaret edeceğini duymuş. Kendisinden haz etmez ve onunla ilgili hoş olmayan planlar yaparmış. “Fırsat bu fırsat, en şık ben olmalıyım.” Diye düşünmüş ve terzi aratmaya başlamış. Demiş ki yaverlerine; “Dünya’nın her yerine habercilerimi gönderin, bir terzi bulun bana, dünyanın en güzel elbisesini dikecek terziyi!” 

Bir sürü terzi gelmiş, lakin hiçbirisini beğenmemiş. Sonra bir gün yabancı güçlü bir krallık kendi terzisini yollamış krala ve bu gönderilen terzi demiş ki; “Öyle güzel bir kumaşım var ki, öyle şık olacaksınız ki, kimse sizden gözünü alamayacak. Herkes sizi konuşacak, çok güçlü gözükeceksiniz. Ve sizden önce hiç kimsede olmayacak bu giysi.” 

Kral çok şaşırmış tabii, hemen kabul etmiş. Ama terzi eklemiş; “Tek şartım var, ben dikerken karışmayın.” 

Gel zaman git zaman, sonunda terzi bitirmiş ve giydirmiş kralı. Kral aynaya bakmış ve üzerinde hiç giysi olmadığını görmüş. Tam kızacakken terzi; “Sayın kralım, bu kumaşı sadece akıllılar görebilir.” Demiş. 

Tabii bizim kral kibirli ya, aptal durumuna düşmemek için “Çok güzel” demiş. Etrafındakilere sormuş, elbette hepsi korktuğu için cesaret edememişler doğruyu söylemeye ve “Çok güzel efendimiz”, “Harika oldunuz efendimiz” demişler. Kral daha da böbürlenmiş tabii ki… 

Ardından, büyük bir kendini beğenmişlikle çıkmış halkın arasına. Halk çok meraklı, çünkü duymuşlar sadece akıllıların görebileceği iddiasını. Halk, görünce şaşırmış, üzerinde hiç giysi yok… 

Herkes görmüş, anlamış vaziyet, kralın nasıl kandırıldığını fark etmişler, ama korktukları için hiçbir şey söyleyememişler. O anda bir çocuk atlamış meydanın ortasına, parmağıyla kralı işaret etmiş ve gülerek bağırmış; “KRAL ÇIPLAK” diye.  

Bir anda halk, bu ilk sesle cesaretlenmiş ve kahkahalar atıp, hep bir ağızdan birlik içinde bağırmışlar; “Kral Çıplak!”   

Bu seslere, kralın çevresindekiler de katılmış, korkuyu aşmışlar, zincirlerini kırmışlar ve hep bir ağızdan gerçeği söylemişler; Kral çıplak…  

En sonunda kral durumu geç de olsa böyle bir acı olayla anlamış ve çok utanmış….